Besin Zorbası

-
Aa
+
a
a
a

Conn Hallinan27 Temmuz 2003Portside

Büyük bir potansiyel pazar olan Avrupa Birliği'nin (AB) genetik değişikliğe uğratılmış (GM) besinler için beş yıllık morataryum ilan etmesinden sonra ABD tarafından mahkemeye verilmesi, bu pazara girebilmek için küstahça yürütülen bir "şok ve dehşet" operasyonunu andırıyor. Ancak Dünya Ticaret Örgütü'ndeki (DTÖ) dava AB'den çok güçlülerin taktikleri karşısında daha kırılgan olan gelişmekte olan ülkelere yönelik. 

İsteksiz Mısırlıları ele alalım.

Mısır başlangıçta Arjantin ve Kanada ile birlikte ABD tarafından açılan davaya katıldı ama ülke içinde GM ürünlere karşı gösterilen şiddetli tepki karşısında geri çekildi. Bununla birlikte kuraklığa dayanıklı kendi GM pamuğu için AB'ye dava açarak hiç olmazsa manen ABD'nin yanında oldu. 

Ayrıca Mısırlılarda herkes gibi ABD'nin davadaki kavgacı tutumundan rahatsız oldular. Bir Mısırlı yetkili Financial Times'a : "Dava bildirimi AB'ye karşı savaş ilanı gibiydi, biz dış ticaretimizde %40 payı olan AB ile savaşa giremeyiz" dedi. 

Ancak AB ile savaştan kaçınınca ABD'nin hedefi haline geldiler. Öfkelenen ABD, Mısırlıları sözlerini tutmamakla suçlayıp serbest ticaret görüşmelerini iptal etti. 

Financial Times'a göre, daha  geçenlerde ABD Ticaret Temsilcisi Robert Zoellick tarafından Orta Doğu serbest ticaret anlaşmasının "temeltaşı"  ve "Arap dünyasının kalbi" diye nitelendirilen Mısırlılar, ABD'nin tepkisi karşısında afalladılar. 

Beyaz Saray azgelişmiş ülkelere ve özellikle Afrika'ya GM ürünlerin gerekliliğini anlatmakta Mısır'a güveniyordu. GM besin maddelerinin Afrika'daki açlığa çözüm getireceği tezi, ABD'nin AB yasaklarına karşı kullandığı temel argumanlardan biriydi. 

Görünen o ki Bush Yönetiminin terörizme karşı kullandığı "ya bizdensin ya onlardan" formülü, Mısır gibi gelişmekte olan ülkelere uygulanan ticaret politikasında da geçerli. Hırvatistan ve Tayland, GM ürünlerin sağlıklılığı konusundaki endişelerini öne sürünce ticari yaptırım uygulamasıyla tehdit edilip geri çekildiler. 

Beyaz Saray Hindistan ve Brezilya gibi büyük ülkelere karşı daha dolambaçlı bir yol izlemekte. ABD firmaları Brezilyalı politikacıları ve bilim insanlarını, GM ürünleri konusunda, masrafları vergi mükellefleri tarafından karşılanan  inceleme gezileri için ABD'ye ve Güney Afrika'ya gönderdiler. Böylelikle Hindistan'ın GM ürünleri yasaklamasının  getireceği sonuçlar önlendi.

Amerikan "yardımı"

Bioteknoloji savaşının açlığı önlemek ve kıtlığı ortadan kaldırmakla hiçbir ilgisi yok. Bu bir çıkar savaşı. Beş büyük biyoteknoloji fabrikası (Monsanto, Dupont, Syngenta, Dow Chemical ve Aventis) araştırma ve geliştirmeye milyarlarca dolar yatırdılar. Alınan 1 085 patentin 937'si bu beş büyük firmaya ait. 

ABD GM ürünlerin artan dünya nüfusunu besleyecek bir "yeşil devrim" olduğunu savunuyor. Ancak GM ürünlerde verimin normal ürün veriminden daha yüksek olmadığı, ABD Tarım Bakanlığı'nın kendi Ekonomik Araştırma Servisi tarafından ortaya çıkarıldı. Bu ürünler gelişmekte olan ülkelerde yaygın olan küçük ölçekli tarım birimleri için değil, büyük ölçekli Amerikan süper-çiftlikleri için geliştirilmişti. Ek olarak GM tohumlar daha pahalı ve fakir çiftçilerin çok azı bu parayı ödeyebilecek güçte. 

Bush yönetimi GM taraftarı politikalarını açlığa çözüm olarak sunuyor. Bush geçenlerdeki Afrika gezisinde : "Açlık tehdidi altındaki bir kıtanın adına Avrupa hükümetlerini biyoteknolojiye karşı çıkmaktan bir an önce vazgeçmeye davet ediyorum" dedi. Fakat Afrikalılar GM ürünlerin yayılmasının bir tür "biyoserflik", yani büyük biyoteknoloji firmalarının kölesi çiftçiler yaratacağı konusunda endişeliler. Uluslararası Tüketiciler Örgütü'nün (Consumers International) Afrika araştırma direktörü Amadou Kanoute, GM ürünlerinin yaygınlaşmasının: " besin maddelerinde Afrika'yı daha büyük bir  bağımlılığın içine sokacağını" söylüyor.

ABD daima kendi çıkarlarını şiddetle koruyan bir tarım politikası güttü. Besin yardımıyla görevli en önemli kuruluş olan  Amerika Uluslararası Kalkınma Ajansı (US Agency for International Development) gıda dış yardımı ile ilgili   politikalarını açıklarken: "Amerikanın dış yardım programları her zaman için en çok ABD'nin  yararına olmuştur" diyor.

Hindistan ve Uganda'nın içinde bulunduğu durumdan açıkça anlaşılacağı gibi, açlık bir üretim sorunu değil,  yiyecek bulma ve dağıtım sorunudur. Hindistan'ın gıda maddesi üretimi ihtiyacından 48 milyon ton fazladır. Ama bu fazla hiçbir zaman her gece aç yatan 320 milyon Hintliye dağıtılmamaktadır. Orissa eyaletinin yılda  ihtiyaçtan 50 bin ton fazla pirinç yetiştiren zengin ve verimli Kalahandi ilinde gerçek bir açlık hüküm sürmektedir.

Uganda'da sorun üretim değil ulaştırmadır. Sulak ve verimli güney bölgelerde ihtiyaçtan çok daha fazla üretim olmasına rağmen, bozuk yollar ve yetersiz demir yolu şebekesi yüzünden bu fazlayı kurak doğuya taşımanın maliyeti çok yüksektir. Ancak altyapı geliştirme konusunda çok az uluslararası kuruluş yardım etmekte veya borç vermektedir. 

ABD yönetiminin yaptığı, AB politikalarının Afrika'da açlığa yol açtığı suçlaması, Avrupalıları iyice kızdırdı. Avrupalı yetkililerin işaret ettiği gibi: Avrupa Afrika'ya ABD'den yedi kat fazla yardım etmekte ve yardımların büyük bir bölümü nakit olduğu için gelişmekte olan ülke ekonomilerine ayrıca yarar sağlamaktadır. Buna karşılık ABD kendi üretim fazlasını yardım olarak bu ülkelere boşaltmaktadır.

Zaten  Avrupa Parlamentosu GM gıdalara karşı ilan edilen moratoryumu, bu tür ürünlerin etiketlerde belirtilmesini sıkı bir şekilde kontrol ederek,  yavaş yavaş kaldırma kararı almıştır. Karar uyarınca %0.9 oranından fazla GM besin içeren ürünler bunu etiketlerinde belirtecekler ve yetiştirme ve hasat sırasında GM ürünlerle GM olmayan ürünler birbirinden ayrılacaktır. 

ABD etiket konmasını kabul etmemektedir. Tüketicinin seçme hakkına inanan Zoellick(ABD Ticaret Temsilcisi), "bu uygulamanın tüketicilerde önyargı yaratacak ve üreticileri güç duruma sokacak nitelikte olmaması gerektiğini", halbuki  yeni etiketleme planının "bu standartlara uygun olmadığını" söylemektedir. Zoellick "uygunluk" ile GM ürünlerle GM olmayan ürünleri ayırmanın maliyetini kastetmektedir. Aynı zamanda AB etiketlemeye geçerse Amerikalıların da aynı şeyi isyeyeceğinden endişelenmektedir. ABD'de raflara konan yiyeceklerin dörtte üçü GM  ürünlerdir. Yüksek biyoteknoloji firması Novartis'in yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalıların %92'si etiket konmasından yanadır. 

DTÖ'nün uygulayacağı cezalar, AB'yi yıldıracak gibi görünmemektedir. Eğer Amerikalılar etiket konmasını engellerlerse, Avrupalı tüketiciler büyük bir olasılıkla ABD'den ithal edilen bütün yiyacekleri boykot edeceklerdir. Bu konuda gerçekten zarar gören Amerikalı çiftçiler olacaktır. 

Bu dövüşün sonunda kazanılacak ödül Amerika'nın tarımsal ihracatından %10 pay alan AB değildir.  Ödül yasal düzenlemelerin gevşek, karların yüksek olduğu, karşı durmaların pahalıya ödetileceği gelişmekte olan ülkelerdir.

Çeviren: İnci Ötügen

Food Bully