Steven Geyer(Spiegel Online) 12 Haziran 2002
Washington - "Burada elimde bir grafik var, altında 'Hollanda'nın İşgali için Öneri' yazıyor" diyor David Obey, Temsilciler Meclisi'nin Demokrat üyesi: "Bize gösterdiği, bunu belki deniz yolundan, ya da havadan, paraşütçü komandolarıyla yapacağımız. Teksaslı Bey’in de bu kez Lahey'in nerede bulunduğunu bildiğinden emin olmak için, harita üzerinde işaretlenmiş." Temsilciler Meclisi üyeleri sırıtıyor.
Amerikan Kongresi'ndeki tartışmada Obey'in sunduğu yazı, Hollandalı bir diplomatın Cumhuriyetçilerin yasalaşması olasılığı güçlü olan bir kanun teklifine iğneleyici tepkisiydi. Bu tasarı ABD resmi kurumlarına, Uluslararası Ceza Mahkemesi'yle (International Criminal Court - ICC) işbirliği yapmalarını yasaklıyor ve Başkana, durumun ciddiyeti gerektiğinde, Temmuz'da Hollanda'nın Lahey kentinde çalışmalarına başlayacak olan mahkemenin etki alanından Amerikan ve müttefik ülke vatandaşlarını kurtarmak için, "tüm gerekli ve uygun yöntemlerine" başvurma yetkisi tanıyor. Tasarı askeri operasyonları özellikle dahil ettiğinden, Hollanda'da bugünlerde "Lahey'i İşgal Kanunu" diye anılıyor.
Birleşmiş Milletlerin Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi (DPA)Ancak bu haftanın başından beri, Hollandalı politikacılar bu tasarı hakkında dalga geçecek durumda değiller. Tasarı yalnızca Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmekle kalmadı çünkü. Perşembe akşamından beri "Amerikalı Askerlerin Korunması Kanunu"nun değiştirilmiş versiyonu, -uluslararası anlaşmaların onaylanmasından sorumlu, ABD Kongresi'nin alt meclisi konumundaki- Senato'dan da geçmiş durumda. Şimdi bu kanunun yasalaşması için geriye, iki kurumun -Senato ve Temsilciler Meclisi- iki tasarıda değişen ayrıntılar konusunda uzlaşması kalıyor.
Hollanda Parlamentosu bu yüzden Pazartesi günü kapalı bir oturumda, Dışişleri Bakanı Jozias van Aartsen'i bu Amerikan girişimini protesto etmeye çağırdı. Gerekçe, söz konusu kanunun Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin otoritesine gölge düşürmesi.
Amacı da bu zaten. "Biz Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden hoşlanmıyoruz ve Amerikalı askerlerin ya da başka vatandaşların bu mahkemenin pençesine düşmesini istemiyoruz" diyor Kongre'deki Cumhuriyetçilerin Sözcüsü Lester Munson Spiegel Online'a. "Avrupalıları kızdıran formülasyonlar iki partiden 75 senatörün desteğine sahip. Kısacası ülkedeki yaygın kamuoyu görüşü bu yönde."
29 sayfa tutan "American Servicemembers' Protection Act"te Amerikan hükümetine Uluslararası Ceza Mahkemesi'yle hemen her türlü işbirliği yasaklanıyor: Lahey'e sanıkların iadesi, soruşturma aşamasında yardım, mahkemenin statüsünü tanıyan ülkelere finansal ve askeri yardım!...
"Bu şer mahkemesini desteklemiyoruz"
Lester Munson, Kongre'nin bu kanunla Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne kesin bir ret yanıtı vermeyi amaçladığını, çünkü mahkemenin gücü üzerinde denetimleri olmadığını vurguluyor. Hollanda'yı işgal hakkı tanıyan maddeyi kenarda bir detay olarak görüyor Munson. Mesela Almanya'nın "20’nci hava korsanı" (11 Eylül) konusunda, idam cezası uygulandığı gerekçesiyle Amerikalı savcılarla işbirliği yapmadığını okuduğunu söylüyor. Çoğu Amerikalı politikacı gibi, yurtdışındaki farklı görüşleri güçlerini kullanarak bastırma arzusunda olan Munson, "Bu da beni öfkelendiriyor" diye çıkışıyor.
Böyle bakıldığında, Hollanda'ya tehdit savurması ABD hükümetinin Devletler Hukuku'ndan ve hukuk devletinin temel ilkelerinden uzaklaşması süreciyle gayet tutarlı görünüyor. Terörist zanlılarının soruşturma olmaksızın enterne edilmeleri ve askeri mahkemelerde yargılanmaları gibi anayasal hakların ihlali Amerikan politikasında artık prim yapmıyor. Dost ülkelerle ilişkilerde, NATO üyeleriyle bile, imzalanan anlaşmalar artık bağlayıcılığını yitiriyor.
Cumhuriyetçi lideri Thomas DeLay için uluslararası mahkeme "şer mahkemesi" (AP) Cumhuriyetçi senatörler Jesse Helms (North Carolina) ve John Warner (Virginia) ile Temsilciler Meclisi'nin çoğunluk lideri Thomas DeLay (Texas) bu kanunu geçen yıldan beri değişik versiyonlarla geçirmeye çalışıyorlar. "Başkan Bush, bu şer mahkemesini desteklemediğimize dair açık bir mesaj vermiştir" diye haykırıyor DeLay, Temsilciler Meclisi'ndeki oylamanın ardından: "Uluslararası teröre karşı savaş gücümüzü engellediğinden bu mahkeme milyonlarca Amerikalı için tehlike arz ediyor." Perşembe günüyse Senato yasanın yalnızca
"hafifletilmiş" şekline onay verdi; ağırlıklı olarak, Avrupa'daki müttefikleri kızdırma konusunda tereddütleri olan Demokratlar yüzünden. Böylece yasaya sayısız fıkralar eklenerek, Başkana, eğer çok gerekli olduğunda, yine de Avrupalılarla işbirliği yapma özgürlüğü tanındı.
"Bu istisnai durum fıkraları kanunu salt retorik bir girişime dönüştürüyor" Heather Hamilton'a göre. Washington'da ICC amacına yönelik devlet dışı kuruluşlara koordinasyon hizmeti sağlayan World Federalist Association 'ın (WFA) program direktörü Hamilton, kanunun "sert bir dille" yazıldığını, ama gerçekte Başkanı harekete geçirmeye mecbur tutmadığını söylüyor. "Tüm bunlar, seçim yılındaki Cumhuriyetçilerin sağ kanatlarına yöneldiklerini gösteriyor."
Nitekim WFA bir karşı hareket organize etmiş: Senato'ya gönderilen "Uluslararası Ceza Mahkemesi Washington Çalışma Grubu"nun protesto mektubunu kiliseler ve aralarında Uluslararası Af Örgütü, Human Rights Watch'ın bulunduğu sayısız insan hakları ve barış örgütleri yanı sıra sivil haklar savunucusu Jesse Jackson ve savaş gazileri de imzalamıştı.
Ve Lahey karşıtları Senato içinde de direnişle karşılaşıyor. Demokrat Senatör Christopher Dodd (Connecticut) örneğin, "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde birtakım kişileri kurtarmak için şimdi gerçekten askeri birlikler mi göndereceğiz. Filipinler de bizim müttefikimiz ama, orada da teröristler var" diyerek Tom Lenard'la polemiğe giriyor. "Eğer BM gelecekte bu teröristleri Lahey'de yargılarsa, sırf müttefik bir ülkeden geldikleri için Amerika ülkeyi işgal mı edecek?"
Senato’dan geçen yasaya Dodd'un çabaları sonucu hiç değilse yeni bir formül eklenmiş. Buna göre bu kanun ABD'yi "insanlığa karşı ya da soykırım suçu işlemekle suçlanan Saddam Hüsseyin, Slobodan Miloşevic, Osama bin Laden, el Kaide ve İslami Cihad üyeleri ve başka yabancıları adalet önüne getirmeyi amaçlayan uluslararası girişimleri destekleme konusunda engellememeli.”
"Başkanı kim tutuklayabilir?"
Anlaşılan Kongre böylece Amerika’nın insan haklarını dünya çapında savunma iddiasıyla, uluslararası bir mahkemeyi tanımaması arasında -ki burada BM kurullardakinin aksine veto hakkı olmayacaktır- bir balans denemesine kalkışıyor.
Söz konusu askerlerin korunması kanunu, “ABD birliklerinin yanı sıra, Başkanın ve diğer üst düzey hükümet yetkililerinin bile, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanabileceği” senaryosunu dikkate alıyor. Ancak bu kadarına artık Cumhuriyetçilerin Sözcüsü Munson dahi ihtimal vermiyor: “Başkanı kim tutuklayabilir, hayal edemiyorum. Ama ülkesi adına operasyonları gerçekleştiren herhangi bir er bile, ABD kanunlarına bağlı olmayan bu mahkemeden korunmalı.”
Oysa açıkça dile getirilen bu tarz endişeler için henüz çok erken gibi görünüyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ABD hükümetleri arasında çatışmalar muhtemel ki ABD’nin tartışmalı müttefikleri üzerinden alevlenecektir. Kolombiya’da Amerikan silahlarıyla donatılan CIA’nın paryalarından biri mesela Lahey’de mahkeme önüne çıkarılırsa ne olacak? Ya Pakistan diktatörü Pervez Müşerref ya da generalleri yargılanacak olursa?
Radikal kanat şimdi, Hollanda’nın gerçekte ABD tarafından işgal edilmesi olasılığının pek bulunmadığını söyleyerek, ortamı yatıştırma gayesinde. Cumhuriyetçilerin sözcüsü Lester Munson böyle bir ihtimal karşısında gülüyor ancak. Ama askerlerin korunması kanunu önümüzdeki günlerde yasalaştığında, parlamenterler ABD Başkanını, uluslararası bir ceza mahkemesinin kurulmasına ilişkin 1998’de varılan anlaşmaya dair tüm sorumluluklarından muaf tutmuş olacaklar. Demokrat partili David Obey için “doğru olan” diğer yoldu. “Bush, mahkemeyle ilgili pazarlıklarda Amerika’nın çıkarları için diretmeliydi” diye düşünüyor Obey: “Oysa Kongre bunun yerine Yalnız Kovboy, silahşör Marshall Dillon ve Ördek Duffy misali atını atlayıp yola koyuldu...”
Çeviri: Melih Kafa
US-Kongress droht Niederlanden mit Invasion (metnin orjinali)