Türkiye ile yeni bir ilişki üzerine

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Cengiz Aktar, Avrupa Birliği ile bağlantılı gelişmeleri aktardı.

Cengiz Aktar; ilk olarak seçim sonrasında ve İsveç’in NATO üyeliği bağlamında Recep Tayyip Erdoğan’ın hem ABD başkanından hem de İsveçli muhataplarından, Türkiye’nin AB üyeliği konusunu desteklemelerini istediğini belirtti. Aktar, ikinci olarak, “AB üyesi, karar verici 27 ülke, İsveç dönem başkanlığını bitiren Haziran zirvesinde, Türkiye ile yeni bir ilişki üzerine çalışılması amacıyla komisyona çağrıda bulunuldu” dedi. Türkiye’de varolan hükümetin kalıcı olduğu yönündeki kabulün Avrupa’yı bu karara yönelttiğini ifade eden Aktar, bu hükümet ile çalışmanın gerekli olduğunu reddedemeyecekleri ile yüzleştikleri noktada böyle bir çağrıyı gerçekleştirdiklerini söyledi. 

Eriyen Gümrük Birliği ve Avrupa’ da Üçüncü Dünya Ülkesi Gibi Çalışılan Bir Ülke; Türkiye

AB ve Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin tekrar gözden geçirilmesinin söz konusu olabileceğini aktaran Aktar, evvelinde alınan siyasi kararların ve yeni alınabilecek kararların bu durumda değişiklik sağlayabileceğini, komisyonun bu yönde bir karar (yetki) alma ihtimalinin olabileceğini sözlerine ekledi. Aktar, Gümrük Birliği sürecinin önünde duran Kıbrıs sorununa değinerek, müzakerelerin başladığı 2005 Ekim ayından itibaren, Türkiye’nin yeni eklenen tüm ülkeler dâhil olmak üzere Gümrük Birliği’ni genişletmesi gerektiğini ve hatta sadece Kıbrıs hariç bu genişletmeyi yaptığını hatırlattı. Aktar, Kıbrıs’ın bu uygulamanın dışında tutulmasından sonra Türkiye’ye ilk büyük tepkinin 2006’da pek çok başlığın müzakere çerçevesinden çıkartılması ile yansıdığını belirtti. Ek olarak bu konuda Yunanistan’ın da Kıbrıs’a desteğini anımsatan Aktar, “Şu anda Türkiye yönetiminin kalıcılaşmasıyla yeni bir sayfa açmaya hazır(!) bir Yunanistan mevcut” dedi.

Siyasi anlamda pek çok soruna dikkat çeken Aktar, Türkiye’nin artık reel politik bağlamında ve Avrupa’ da üçüncü dünya ülkesi gibi ele alındığını, sermayeyi gözetecek şekilde önlem alınmasının yeterli olduğu bir anlayışla bu sürecin devam ettiğini belirtti, insan hakları ihlallerine dair bir gündemlerinin olma ihtimalinin zayıflığını da ekledi. “Mısır, Pakistan gibi ülkelerle nasıl bir teşviki mesaide bulunuyorsa Türkiye ile de benzer bir ilişkilenişte olunması muhtemeldir” diyen Aktar, Türkiye için tek farkın Gümrük Birliği sayesinde AB’nin en önemli ticari ortaklarından bir tanesi olmasıdır, dedi. AB’nin gümrük birliği içerisinde olduğu ikinci bir ülke olmadığını önemle vurgulayan Aktar, Türkiye’nin müstakbel üyeliği ile müzakere edilen bu ortaklıkta, üyeliğe dair hiçbir ilerlemenin olmamasının hatta geriye gitmesinin Gümrük Birliği’nde sorunlara (Avrupa standartları ile uyumsuzluk, tarımsal ürün ihracatlarında sınırlılık, kötüleşen tarım politikaları vs) neden olduğunu ifade etti.

İsveç ve NATO Üyeliği

Ömer Madra’nın; “İsveç’in NATO üyeliği meselesi, Macaristan ve Türkiye’nin karşı çıkmalarıyla devam ediyordu, ne oldu?” sorusu ile Aktar, bir sürünceme sürecine girdiğini fakat aylar önce Britanya ve ABD’nin Finlandiya ve İsveç ile ikili güvenlik anlaşmaları yapmak üzere girişimlerini başlattıklarını belirtti. Ankara’nın da,  Budapeşte’nin de istememe yönündeki tavırlarının çok da anlamlı bir fark yaratmayacağını/yaratmadığını ifade eden Aktar, fiiliyatta İsveç’in NATO üyesi bir ülke gibi hareket ettiğini ekledi. 

 

Dinleme Önerisi: İsveçli bir topluluk olan; Abba-Waterloo