Nereye Doğru’da Cengiz Aktar’ın gündeminde, yeniden görülecek Osman Kavala davası, Kobani davasının ertelenen kararı, Fransa’da yapılan Sudan konferansı, İran - İsrail arasındaki gergin bekleyiş ve Türkiye’de belediyeler için alınan yeni kararlar var.
Cengiz Aktar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala davasını öne aldığını, davanın yeniden görüleceğini ve Selahattin Demirtaş ve Halkların Eşitliği ve Demokrasi Partisi’nden 18 siyasetçi için Kobani dava kararının belirsiz bir neden ile ertelendiğini, bunların takip edilmesi gerektiğini belirterekNereye Doğru’ya başladı.
Cengiz Aktar, Sudan’da çok ciddi devam eden açlık sorununa değinerek, “Sudan’da felaketlerin ardı arkası kesilmiyor. Uluslararası camia hareketlendi. Fransa, Almanya ve Avrupa Birliği Uluslararası İnsani Yardım Konferansı, Sudan ve çevresindeki diğer ülkeler için insani yardım çağrısında bulundular. Paris’te yapılan konferansa bütün bölge ülkeleri ve uluslararası donörler katıldı. 58’den fazla ülkenin bakan ve temsilcileri oradaydı. Ayrıca Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler uzman kuruluşları, Dünya Bankası Uluslararası Para Fonu ve Arap Kalkınma Bankası da oradaydı. Epey bir para taahhüt edildi. Avrupa Birliği ve diğer donörler tarafından toplam 2 milyon avro taahhütte bulunuldu. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 51 milyonluk Sudan nüfusunun şu anda neredeyse yarısının açlık çektiğini, gıda, sağlık ve diğer malzeme sağlanması için 2,7 milyon avroya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Gazze’den daha kötü bir durum söz konusu. İnsan eliyle yapılan bir felaket bu da,” diye belirtti ve Sudan özelinde konuşmasına şöyle devam etti, “Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (Cancavid) meselesi devam ediyor. Ülkede iki başlı iktidar var. 20 yıl önceki Cancavid katliamlarından gelen bir katliam geleneği oturmuş vaziyette ama bunun arkasında da iklim değişikliği yatıyor. Cancavid gerillaları besi hayvanı besleyen Araplar ve onların karşısında tarım yapmaya çalışan Bantular yer alıyor. Sudan’da ağırlıklı olarak iki farklı etnik grup var. 20 yıl önce katliam ötesinde soykırım olarak adlandırılan cinayetler işlendi ve işlenmeye devam ediyor. Sudan’da herkese yetecek kadar su ve toprak yok.”
Dubai’de olduğu gibi bir yandan da akıl almaz sellerin olduğunu hatırlatan Ömer Madra’ya Cengiz Aktar, “Sıcaklık rekoru kırılıyor her gün. Atina, Ağustos ayındaki renklere büründü. Çok ciddi bir susuzluk bütün haritalarda görünüyor. Bu susuzluğun sonucu olarak herkes yangından korkuyor. Türkiye’de Yalova’daki yangın üç saatte söndürülebilmiş. Kuru Yaz gibi Kuru İlkbahar dönemi başladı,” derken, Ömer Madra ise “Ya da fazla sulu olabiliyor,” yorumunu ekledi.
Cengiz Aktar, “Savrulan bombaların iklim krizine faydası olmuyor,” diyerek İran ve İsrail ile ilgili gündemine geçti. “Suriye’deki İran Büyükelçiliği’nin bombalanması sonrasında İran’ın misillemesi oldu. Ciddi sayıda füze yolladılar, pek bir zarar vermedi ama İsrail o gün bugündür tepki vereyim mi, misilleme yapayım mı diye konuşuyor. İsrail - ABD arasında telefon trafiği var. ABD’nin İsrail’e ‘İran’a misilleme yapmak istiyorsanız yapın ama çok fazla yapmayın’ dediği şeklinde bir bilgi geldi. Bekleme hali var ve hâlâ Gazze’deki insanların sıkışıp kaldığı Mısır sınırındaki Refah şehrini vurmak, yok etmek konuşuluyor. İsrail Refah’ı vurur ise soykırımı başka boyutlara taşıyacak bir hamle olur. Şu anda bekleme hali var. Ramazan’da ateşkes olacaktı olmadı, Bayram’da olmadı,” diyen Aktar’ın sözlerine Ömer Madra, Pazartesi günü yerle bir edilen El Şifa Hastanesi’nin enkazı arasında doktorların toplu bir mezar bulduklarını, ölen hastaların üzerinde hâlâ kataterlerin görüldüğünü ve 11 tane oyun oynayan çocuğun vurulduğu yeni bir katliamın daha olduğunu ekledi.
Son olarak belediyelerle ilgili gündem maddesine geçen Cengiz Aktar, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in seçim öncesi başlayan kemer sıkma yaklaşımının, ekonomiyi tekrar toparlama amacıyla yapılmakta olan sıkı para politikasının devam edileceği söyleniyor. tv100 yazarı Fuat Uğur’un haberine göre, motto ‘tasarruf’ yani her taraftan, her odada ciddi tasarrufa gidilmesi konuşuluyormuş. Obez olmuş bir ekonomi ciddi bir diyete girecek, kayıt dışı para üzerine gidilecek, vergi kaçağı asgariye indirilecek, devlette her zaman olduğu gibi tasarruf yapılacak ama üstün körü yöntemlerle değil, büyük yatırımlara son verilecek. Kanal İstanbul ve tüm AKP’nin yıllardır memlekete iyilik adıyla dayattığı Karadeniz tünelleri, bölünmüş otoyollar, havalimanları, köprüler gibi devasa yatırımlara son verilecekmiş. Üretime dayalı reel sektöre, yeşil enerjiye, üretime ve tarıma öncelik verilecek, Dünya Bankası’nın Türkiye kullanımı için açtığı 17 milyarlık yatırım kredisi ve buna eklenen 18 milyar ile toplam 35 milyar kredi bu amaçla kullanılacakmış. Tarım ve hayvancılık konusu da gündemdeymiş. ‘Belediyeler artık kendi yağlarıyla kavrulacak’ diye bir haber var. Türkiye’de belediyelerin kaynağının ezici bölümü merkez bütçeden gelir. Seçim sonucundan sonra haksız olan iktidarın muhalif belediyelere yönelik kısıtlamaya gitmesi bekleniyordu. Zaten İstanbul gibi belediyelerin para verilmeyerek önü kesiliyordu, şimdi artık doğrudan doğruya merkez bütçeden belediyelere verilen parada kısıtlamaya gitmek üzere düğmeye basıldı. Bu tabii muhalif belediyeleri seçmenin gözünde çok yaralar,” diyerek bu haftalık gündemini tamamladı.