Muhalefet ve dış politika

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Cengiz Aktar, bu hafta Nereye Doğru programını Sudan’daki gelişmelerle açtı. Bu gündemi; F-16 güçlendirmeleri, Türkiye'nin dış ilişkileri ve Suriyeli göçmen sorunu izledi.

Sudan’da iç savaş

Sudan’da olanın bir darbeden ziyade iç savaş olarak tanımlanmasının daha doğru olacağını söyleyen Aktar, Sudan’ın iç savaşa sürüklenmesinin sadece ülke açısından değil tüm Afrika açısından sarsıcı olabileceğini belirtti ve yabancı ülkelerin vatandaşlarını bölgeden çıkaracak adımlar attığını sözlerine ekledi. Aktar, Rusya’nın Sudan’daki altın madenlerine olan ilgisini ve Kızıldeniz’ deki Rus deniz üstünü hatırlatarak, paralı askerlerin de sürece olan dahli ile buradan oluşan tehditleri çok yönlü görmek gerektiğini belirtti.

 F-16 savaş uçakları güçlendiriliyor

Aktar, “Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen ani karar ile F-16 savaş uçaklarının elektronik sistemlerinin güçlendirilmesi netleştirilmiş ve bundan sebep, hükümetin 259 milyon dolarlık bir teklifi kabul etmiş olduğu anlaşılmıştır” dedi. Aktar, aylardır görüşülen bu kararın tam da 14 Mayıs seçimleri öncesine denk gelmesine şaşırdığını da sözlerine ekledi.

Muhalefet ve dış politika

Muhalefetin dış politika ile ilgili aktarımlarını paylaşan Aktar, en çok konuşulan meseleleri şöyle sıraladı:

  • AB adaylık sürecinin tekrardan canlandırılması
  • Gümrük birliğinin güncellenmesi
  • Schengen vizesinin kaldırılması

Bu gibi öncelikli meselelerde iki tarafında istekli olmasının önemli olduğunun altını çizen Aktar, Avrupa tarafı için paralel bir isteğin olmadığını ifade etti. Aktar, Türkiye’nin başkanlık sürecine geçtikten sonra Avrupa’nın müzakereleri dondurmaya yönelik adımlarını (26 Haziran 2018 AB konseyi karaları) hatırlatarak, aşırı merkeziyetçi başkanlık sisteminin ciddi bir sorun olduğunu, Avrupa nezdinde böyle değerlendirildiğini belirtti. Aktar, hem AB adaylığı hem de gümrük birliği konusunda, Türkiye’nin başkanlık sisteminin engel oluşturduğunu; Schengen vizesi konusunda ise, söylenildiği gibi üç kıstas kalmadığını birçok detay ve şartın olduğunu belirtti. Diğer yandan Türkiye’nin ciddi sayılarda mülteci üreten bir ülke oluğunun hatırlanması gerektiğini belirterek, muazzam bir Türkiyeli göçünden ve zorlukla verilen (bazen de verilmeyen) vizelerden bahsetti. Aktar, insanlara gereksiz umut verilmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Mısır, Irak, Libya, Suriye, Yunanistan ve Kıbrıs Sorunu

Türkiye’nin epeydir sorunlu olduğu, dolaylı ya da dolaysız askerî anlamda faaliyet içerisinde olunan diğer ülkeler (Mısır, Irak, Libya, Suriye, Yunanistan, Kıbrıs) ile ilişkiler konusunda, üslup değişikliği dışında bir adım olmadığını belirten Aktar, muhalefetin politika üretme noktasında ki sınırlılığına dikkat çekti.

Kendi çıkmazında Suriye

Aktar, muhalefetin elinde sadece mültecileri geri yollamak ile ilgili bir söylem kaldığını, bunun gerçekleşmesinin ise (milyon ile ifade edilen bir insan grubu düşünüldüğünde) zor olduğunu söyledi. Hem vicdani hem hukuki hem de fiziki açıdan imkânsız görünen bu geri gönderme planının, sorumsuzca ifadeler kullanılarak aktarımının yanlışlığını ifade eden Aktar; 300-400 bin mültecinin vatandaşlık aldığını da hatırlattı.

Muhalefetin iktidar olması durumunda, Suriye ile ilgili atılacak adımların neredeyse belli olduğunu belirten Aktar; TSK’nın bölgeden çekilmesi, Türkiye’de tarafların masaya oturması, Türkiye’nin müzakere süreçlerinin bir parçası olarak barış süreçlerini desteklemesi, Suriye Millî Ordusu diye tabir edilen askerî gücün silahsızlandırılması gibi konuların çözülmesinin gerektiğini, ancak bunlarla ilgili tedbirlerin muğlak olduğunu belirtti.

TSK’ya ait olan 47 karakolu ve Kandil dağının varlığını hatırlatarak daha eski tarihlere uzanan Irak sorununa değinen Aktar, Süleymaniye ve Erbil arasında süregelen sorunların altını çizdi. Bu konunun Türkiye’nin milli politikalarını ilgilendirdiğini ve muhalefetin bu konuda da bir şey yapamayacağını belirtti. “Libya’da küçük bir bölük var ve oradaki nabzı tutuyor” diyen Aktar; Mısır’ın Libya’ da ki bu bölüğün gitmesi ile ilgili talebinin olduğunu (Mısır’ın Türkiye ile normalleşme şartlarından bir tanesi) hatırlattı ve yine muhalefetin bu konuda bir politika geliştirip geliştirmediğinin belirsizliğini ifade etti. Mısır’ın bugün hükümetten talebi ne ise aynı şekilde muhalefetten de isteyeceğini belirten Aktar, üslup değişikliğinin dışında bir olup olmadığını bilmediğini ifade etti. Özdeş Özbay’ın, “muhalefetin bu konularda kendi aralarında bir fikir birliği var mıdır?” sorusuna ilaveten Aktar, muhalefetin karmaşa ya da direnç doğurma ihtimali olan konulara yanaşmadığını, en azından şu aşamada yanaşılmadığını belirterek program sonlandırıldı.