Cengiz Aktar'ın bu haftaki gündeminde NATO zirvesi, İsveç’in NATO Üyeliği ve Türkiye bağlantısı vardı.
NATO zirvesi ile haftaya başlayan Cengiz Aktar, tarihinde görülmemiş bir zirve gerçekleştirildiğini ifade ederek, yayınlanan ve oldukça kapsamlı olan 90 maddelik basın açıklamasının temel sebebinin Rusya’nın Ukrayna'ya saldırısı olduğunu belirtti. Yayınlanan basın açıklamasının en başında yer alan “özel davetlilerde bu alttaki sonuçlara birebir katılırlar” (İsveç ve Ukrayna kastedilerek) notuna dikkat çeken Aktar, Ukrayna ile ilgili en az 10 maddenin yer aldığını, Ukrayna’nın üyeliğinin neredeyse kesinleştiğini ve üst düzey bir Ukrayna-NATO konseyinin kurulduğu bilgisini verdi. Aktar, bu konseyin, Ukrayna ve NATO’nun sürekli istişare hâlinde olacağı anlamına geldiğini ve bu 90 maddelik basın açıklamasının dünyanın gidişatını anlamak açısından önemli bir metin olduğunu belirtti. Aktar, 32 üye ülkeye milli gelirin %2’ sinin askeri harcamalara ayrılması gerektiği yönünde çağrıda bulunulduğunu aktardı. Ukrayna’nın üyeliği halinde, NATO’nun kurucu antlaşmasının 5. maddesi uyarınca tüm üye ülkelerin Rusya ile savaşa girmesi gerekiyor açıklamasına yer veren Aktar, durumun absürtlüğüne dikkat çekerken “Ukrayna savaş bittikten sonra üye olacak” yönündeki söylemlerin bir nedeninin bu olabileceğini belirtti.
Türkiye bağlamında analizlerini sürdüren Aktar, pazartesi günü Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson arasında bir toplantı gerçekleştirildiğini ve bu toplantıdan 7 karar çıktığı bilgisini verdi. Aktar, bağlayıcılığı hem var hem de yok olarak ifade ettiği bu maddelerden en dişe dokunur olanı 7. maddedir dedi ve “Avrupa Atlantik bölgesinin caydırıcılığı ve savunmasına ilişkin zorunluluklar göz önünde bulundurularak, Türkiye İsveç'in katılım protokolünü TBMM’ ye sevk edecek ve onaylanmasını sağlamak üzere meclisle yakın iş birliği içerisinde çalışacaktır” şeklinde toplamda yedi maddeden oluşan bu çıktıların son maddesini belirtti. Diğer maddeler ile ilgili olarak, İsveç'in bir hukuk devleti olduğunu ve belirtilen bu madde içeriklerine sahip çıkmamasının yüksek olasılıkla muhtemel olduğunu ifade etti, ek olarak NATO zirvesinin 90 maddelik basın açıklaması ile bu toplantı kararları arasındaki uyuşmazlığa da dikkat çekti.
1809’dan bu yana savaşa girmeyen bir ülke olarak İsveç'te yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Ömer Madra, bu araştırmaya göre NATO üyeliğini isteyenlerin oranının %49’ dan %65’ e yükseldiğini ve NATO karşıtlarının seslerinin günden güne azaldığı yönünde açıklamalar olduğu bilgisini verdi. Aktar, Türkiye'de fazla konuşulan Türkiye-İsveç-NATO ahitnamesindeki bir maddeye daha yer vererek; “İsveç, AB, Türkiye gümrük birliğinin modernizasyonu ve vize serbestisi de dahil olmak üzere Türkiye’ nin AB’ ye katılım sürecini yeniden canlandırmaya yönelik çabaları aktif olarak destekleyecektir” şeklinde aktardı ve bu maddeyi biraz da lafügüzaf olarak değerlendirdi.
AB ve Türkiye: Yeni İlişki Tarzı
Geçen haftanın programında yer verilen İsveç’ in dönem başkanlığının değerlendirildiği toplantıda, ilk defa konseyin, komisyona “Türkiye artık belli ki üye olmayacak, yeni bir ilişki tarzı belirlememiz lazım, bunun üzerine bir çalışma başlatın” şeklinde bir talimat verdiğinin bilgisini aktaran Aktar, AB üyelik sürecinde, Erdoğan tarafından gerçekleştirilen ikili görüşmelerin yeterli olmadığını ve daha yüzeysel kaldığını ekledi.
Boğazların Adı Sorunsalı ve Kıbrıs
Aktar, yayınlanan maddelerde Montrö’ ye atıf olduğunu ancak boğazların adlarının ne olacağı ile ilgili konuya hiç girilmediğini belirtti ve beklenilen bir manevra olarak durumu değerlendirdi. Aktar, benzer bir şekilde geçen hafta da “Nereye Doğru” programının gündeminde yer verilen Kıbrıs'ın adının geçmesi ile ilgili konuya da girilmediğini belirtti ve yine bunu da beklendik bir hamle olarak açıkladı.
Nükleer Santraller Artıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ ın, Türkiye’ nin ikinci hatta üçüncü nükleer santralleri için Çin, Rusya ve Güney Kore ile görüştüğünü ifade eden Aktar, yeni santraller için çabalarını arttıracaklarını hatta Sinop’ a ilaveten Trakya da yapılacağını açıkladıklarını aktardı.
Mersin Akkuyu santralinin Fransa tarafından bağımsız bir denetlemeye tabi tutulacağı şeklinde ki bilgiyi garipseyerek belirten Aktar, santralin Rusya'ya ait olduğunu düşününce bunu anlamanın zor olduğunu belirtti.