"Eskiden kurallara, demokrasiye, insan haklarına Batı sahip çıkardı"

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru'da Cengiz Aktar, Refah’a yapılan saldırılar sonrası ABD’nin açıklamalarına, Uluslararası Ceza Mahkemesi casus operasyonuna, Uluslararası Adalet Divanı’ndaki ve Cezayir’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki yeni karar tasarılarına ve Filistin’i tanıyan yeni ülkelere değiniyor.

""
Nereye Doğru: 29 Mayıs 2024
 

Nereye Doğru: 29 Mayıs 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

İsrail’in Refah şehrini bombalaması sonrası ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby’nin İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentinde düzenlediği son operasyonların ABD’nin kırmızı çizgilerini aşan büyük bir kara harekatı teşkil etmediğini ve Pazar günü trajik çadır kampına yönelik ölümcül saldırıyla ilgili soruşturmayı yakından takip ettiklerini belirten açıklamasına değinen Cengiz Aktar, “Dışişleri Bakanlığı’nın ve diğer sözcülerin gazetecilerin önünde düştükleri durum ABD tarihinde görülmemiştir. Karar üzerine karar çıkıyor her yerden,” diyerek, The Guardian gazetesinin ortaya çıkardığı casusluk operasyonu gündemine geçti.

İsrailli +972 ve Local Call adlı iki tane yerel dergi ile birlikte The Guardian gazetesi, dokuz yıl boyunca Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) eski başsavcısı Gambiyalı hukukçu Fatou Bensouda’ya ve çok sayıda UCM yetkilisine yönelik muazzam bir casus operasyonunu ortaya çıkardı. Mahkemenin soruşturmalarını yayından çıkartmak, baskı yapmak, karalamak için yapılan bir hareket tabii ki bu. Vakti zamanında İsrail istihbaratı Mossad’ın başındaki Yossi Cohen’in doğrudan doğruya Fatou Bensouda ile yaptığı tehdit görüşmesi ortaya çıkarıldı. Şimdiki başsavcı Kerim Han’ın söylediklerini teyit eden nitelikte bir gelişme bu. Kuruluş belgesi Roma statüsü olan UCM, bu katil devletlerin öcü gibi korktuğu bir mahkemeydi ve İsrail, ABD gibi çoğu ülke buna dahil olmadılar. Bu mahkemenin kuruluşunda yer almadılar,” diye belirten Cengiz Aktar, “İlgimi çeken, İsrail, Gazze harekatının başından bu yana ‘Ben uluslararası camianın kurallarını hiçe sayarım, umurum değil’ tavrında. Peki, madem uluslararası hukukun üstündesin niye UCM ile uğraşıyorsun? Zaten aldığı kararlar umurunda değil, niye uğraşıyorsun? Demek ki değil. Artık görüntü, prestij, karizma hiçbir şey kalmadı. Uluslararası camianın, en azından İslam dünyasının hepsinin kamuoyunu kalıcı olarak tamamen kaybetti İsrail. Dünya çapında Kuzey Güney ayrışmasının son demleri bütün bunlar. Öyle büyük bir kopuş var ki Kuzey ve Güney arasında. Güney, uluslararası hukukun tarafı olmuş vaziyette; Kuzey kendi koyduğu normları, değerleri yerle bir ediyor her gün. Bu yaşananlar çok tuhaf. Eskiden bunun tersi olurdu. Kurallara, demokrasiye, insan haklarına Batı sahip çıkardı,” açıklamasında bulundu.

Uluslararası Adalet Divanı’nda bu durumun Güney Afrika - İsrail davası olarak geçtiğini dile getiren Cengiz Aktar,  yeni gündemine geçerek, “Meksika, 63. Madde uyarınca bir müdahale beyanında bulundu. Divan’a başvurarak kültürel mirasın tahrip edilmesinin ve insani yardımın kasıtlı olarak engellenmesinin Filistinlilerin yok edilmesi için gerekli koşulları oluşturduğuna dair bir yorumda bulunmuş ve mahkemeye müracaat etmiş. Kültürel soykırım dediğimiz bu. Kuzey - Güney yarılmasının içinde Kuzey’in kamuoyu da var,” diye belirtti. Ömer Madra ise Aktar’a 154 yıl önce Ziya Paşa’nın ‘Terkîb-i bend VIII’ şiirinde yazdığı şu dizelerle karşılık verdi;
 
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?

Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın,
Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?
” 

Güney Afrika’nın başlattığı dinamiğin ardından başka ülkelerin de Filistin tarafına geçtiğini belirten Cengiz Aktar, “Meksika ve Kolombiya’nın dışında Filistin’i bugüne kadar tanımayan, yeni tanıyan ülkeler var; İspanya tanıdı, hatta parlamentoya bayrak çekti ve Doğu Kudüs’ü başkent olarak tanıyor. İrlanda ve Norveç de tanıdı. Belçika da geliyor ve 13 Haziran’da Slovenya da geliyor. Bu tanımalar sürecek gibi gözüküyor. İsrail, uluslararası hukukun dışında Batı ile olan ilişkilerine çok dikkat ediyor. Bu tanınma meselesi İsrail’i çok rahatsız ediyor. Şuradan anlaşılıyor ki koskoca delegasyonla İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Paris’e gitti, Fransa Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné ile toplantı yapıp sadece Filistin’i tanımamaları gerektiği konusunda konuştu. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında tanımış olan yok, bu çok tuhaf. Tamamen İsrail taraftarı tek bir ülke var ve o da Çek Cumhuriyeti. Diğerleri en azından çekimser oy veriyor. Norveç’in Dışişleri Bakanı da çok sert demeç vermiş; İsrail hükümetinin yapıcı bir gelişme göstermemesinin üzücü bir gelişme olduğunu söylemiş,” açıklamasında bulundu.

Cezayir’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yeni bir karar tasarısı hazırladığını, dün basına verildiğini ve bugün oylanabileceğini belirten Cengiz Aktar, tasarının can alıcı iki maddesini ise şöyle açıkladı; ‘İşgalci güç İsrail’in Refah’a yönelik askeri saldırılarını ve diğer tüm eylemlerini derhal durdurmasına karar verir ve tüm tarafların saygı göstereceği acil bir ateşkes talep eder ve ayrıca tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılmalarını talep eder ve ayrıca tarafların alıkoydukları tüm kişilerle ilgili uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uymalarını talep eder’. Aktar, “Burada işaret edilen, İsrail’in kodese tıktığı Filistinliler. Onlara rehine demiyor ama rehine meselesi tek taraflı değil. İsrail zindanlarında Gazze’den kaçırılıp rehine tutulan - başta Marwan Barghouti olmak üzere - İsraillilerin on misli insan var,” diye belirtti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Cezayir’in karar tasarısının oylamasını takip edelim,” diyen Aktar’a Ömer Madra, filozof Edgar Morin’in ‘Tanıklık en önemli silahımız!’ sözünü hatırlattı ve bu haftaki program tamamlandı.