Açık Gazete’nin Nereye Doğru köşesinde Cengiz Aktar, Avrupa Birliği zirvesinde Türkiye hakkında alınan yaptırımları yorumladı: “Son derece sembolik.”
Aktar, sözlerine “AB zirvesi fare doğurdu” diye başlarken şöyle devam etti: “Alttan alma, yatıştırma politikası uygulandı. 27 ülke ortak bir karar alamadı. AB'nin ortak karar alması konusunda temel sorunlar ortaya çıkıyor hem zarfı hem mazrufu ile alakalı olarak. AB’nin bir dış politikası yok, AB’den ABD ile aynı hareketi beklemek abesle iştigal. Olumlu kararları birlikte almakta çok zorlanıyorlar.”
Alınan kararların yaptırımların son derece sembolik olduğuna değinen Aktar, “Bu yaptırımların Türkiye'nin, Türkiye’deki hukuk devletinin içinde bulunduğu içler acısı durumla alakası yoktu. Bu kararlar Yunanistan ve Kıbrıs’ı taciz ettiği için alındı” dedi.
“AB, 1999’larda olduğu gibi Türkiye’nin demokratik anlamda daha müreffeh bir ülke olmasını amaçlayan adımlar atmıyor, umuru değil” yorumunda bulunan Aktar, AB için Türkiye’nin üçüncü bir ülke olduğunu belirtti.
“AB’nin elindeki tek kaldıraç iktisadi, o da Gümrük Birliği” diyen Aktar, 1996'da başlayan Gümrük Birliği ile bugün işleyen Gümrük birliği arasında dağlar kadar fark olduğunu, AB için bir ağırlığının kalmadığını ancak Türkiye için hala çok önemli olduğunu vurguladı.
AB’nin savunma anlamında Türkiye’yi çevrelemek gibi bir derdi olduğunu söyleyen Cengiz Aktar, savunma mekanizmalarına üçüncü ülkeleri yani Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve ABD’yi dahil ettiklerini açıkladı.
“ABD'nin hasımlarıyla yaptırım yoluyla mücadelesi ile AB’nin yaptırımları birlikte okunduğunda, AB’ninkiler son derece sembolik. ABD’ninkiler çok mutedil olsalar da Türkiye artık Batı’da müttefikleriyle, yaptırımla anılıyor” diyen Aktar bunun iyi bir şey olmadığını, 1945’den bu yana böyle bir şeyin yaşanmadığını söyledi.
“Türkiye artık ABD’nin yaptırım liginde”
ABD’nin yaptırımlarına değinen Aktar, CAATSA’nın kapsamında üç ülke varken artık dört olduğunu; İran, Kuzey Kore, Rusya’dan sonra Türkiye’nin de artık bu ligde bulunduğunu ve bunun ikinci kez tekrarlandığını, birincisinin Kıbrıs Ambargosu olduğunu ve 3 yıl sürdüğünü açıkladı.
Yaptırımların, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir’i ve 3 memuru ilgilendirdiğini (vize yasağı vs.), esas olarak ise ABD menşeili parçaların bulunduğu askeri teçhizatın bu yasak kapsamına girdiğini vurgulayan Cengiz Aktar, Türkiye’nin imal ettiği İHA’larda bir parça dahi ABD malının olması durumunda bunları başka ülkelere satmasının yasak olduğunu, ikinci olarak S-400 hava savunma sistemlerinin elden çıkarılması şartı koşulduğunu ve ilişkilerin normalleşmesi için bunların şart olduğunu söyledi. “ABD’nin artık Türkiye ile silah sanayiinde işbirliği yapmayacak” diyen Aktar, Türkiye’de çok küçümsenen CAATSA yaptırımlarının içeriğinin öyle olmadığını açıkladı.
(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Sehel Oto’ya teşekkür ederiz.)