Kopuk Bağlar'da Çağın Erbek'in Kapitalizmin Unutulan Bileşeni Malzeme: Pamuktan Polyestere Türkiye’de Tekstil Sektörü adlı tezinden hareketle pamuğun Türkiye’deki seyrini, pamuktan polyestere dönüşüm sürecini, özellikle de Osmanlı ve Cumhuriyet’teki seyrini konuşuyoruz.
Hasan Ateş: Açık Radyo’dan merhabalar. Kopuk Bağlar’ın yeni bölümünde beraberiz. Bu yeni yılın ilk programı, bu vesileyle herkese iyi yıllar dilemek istiyorum. Soğuk bir İstanbul gününde, içimizi ısıtan bir konudan bahsetmek, pamuklu yünlü ürünlerden, nesnelerden konuşmak istiyoruz.
Kopuk Bağlar'da nesnelerin, malların uzun tarihini, meta olma süreçlerini konuşuyoruz. Bugün sevgili Çağın Erbek konuğumuz. Hoş geldin Çağın.
Çağın Erbek: Merhaba, hoş buldum.
H. A.: Çağın’ın Kapitalizmin Unutulan Bileşeni Malzeme: Pamuktan Polyestere Türkiye’de Tekstil Sektörü adlı tezinden hareketle pamuğun Türkiye’deki seyrini, pamuktan polyestere dönüşüm sürecini, özellikle de Osmanlı ve Cumhuriyet’teki seyrini konuşmak istiyoruz.
Pamuk, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti kalkınma sürecinde çok önemli bir yerde duruyor. Pamuğun emek, doğa, ulus devlet ve sermaye birikimi arasındaki ilişkiyi nasıl ele verdiği hakkında sohbet etmek istiyoruz.
Fatma Genç: Merhaba, öncelikle teknik masada Sevgili Feryal Kabil’e yardımları için teşekkür ederiz.
Hoş geldin Çağın! Pamuk dediğimizde, dünyayı dönüştüren kaldıraçtan bahsediyoruz. Bu ifadeyi Sven Beckert’in Pamuk İmparatorluğu kitabından esinlenerek aktarıyoruz. Beckert kitabında Avrupa’nın pamuk imparatorluğunun yükseliş ve çöküş hikayesini aktarır. Bunu tek bir meta üzerinden yapar. Modern dünyanın oluşumunun ve yeniden oluşumunun öyküsünü pamuğun merkeziliğinde aktarırır. Pamuğa can veren, dünyayı değiştiren bir enerjiyle ona yatırım yapan, sonra da pamuğun dünyayı değiştirmek için bir kaldıraç olarak nasıl kullanıldığının ilişkilerini aktarır.
Pamuk çok eski bir bitki. Biyolojik çeşitliliğinin yanında eski bir sanayinin Asya, Afrika ve Amerika’da el becerilerini ve dev piyasalarını kapsayarak Avrupalı girişimciler ve devlet insanları muhteşem boyutlarda ve enerjiye sahip bir pamuk imparatorluğunu nasıl kurduklarının öyküsünü aktarır Beckert, pamuğun dünyayı biçimlendirmekte oynadığı role dikkat çeker. Bugün üstümüzdeki kıyafetlere de baktığımızda pamuk öyle yaygındır ki, aslında onu insanlığın en büyük başarılarından biri olarak görmek de güçtür. Siz bu programı dinlerken muhtemelen pamuktan dokunmuş bir şey giyiyorsunuz, pamuk topağını sapından koparmamış, bir pamuk elyafı tutamı bile görmemiş, bir eğirme makinesinin ve dokuma tezgahının kulakları sağır eden gürültüsünü duymamış olmanız da bir o kadar olasıdır aslında. Pamuk tanıdık olduğu kadar büyük de bir bilinmeyendir. Etrafımızdaki kesintisiz varlığına bir o kadar da alışkınızdır. Cildimize giyeriz, altında uyuruz, yeni doğan bebeklerimizi pamuklara sarmalarız, kullandığımız kâğıt paraların, sabah ayılmamız sağlayan kahve filtrelerinin, yemek pişirmekte kullandığımız bitkisel yağın, yıkandığımız sabunun ve savaşlarımızda yanan barutun içinde hep pamuk vardır aslında. Bugün kıyafetlerimizde baktık ne kadarı pamuk ne kadarı polyester diye, Sevgili Çağın onu da açacaktır bize.
2023 yılında Sosyal Araştırmalar Vakfı Yayınları'ndan çıkan Kapitalizmin Unutulan Bileşeni Malzeme: Pamuktan Polyestere Türkiye’de Tekstil Sektörü kitabının giriş yazısında Sevgili Fuat Ercan hocamuz şöyle bir giriş yapıyor; İnsan Lekesi: Huluppu Ağacından Polyestere başlıklı giriş yazısında orada yuvasından kopartılan Hulluppu’nun geldiği yerde doğanın bileşenlerine nasıl uyum sağladığını, onlara yuva olduğunu söylüyor: “Hulluppu ağacı insanlara karşı iktidar olarak taht ve çoğalmak için yatağa dönüşür.” Tam da bu metamorfoz halinde petrol ürünü olan polyesterin bir tekstil ürünü olduğunda petrol olarak görünmüyor diye bahsediyor.
Pamuk bitkisi de dünyanın harikalarından biriymiş gibi görünmez. Bu mütevazı ve göze batmayan bitki birçok şekil ve ebatta yetişiyor. Bu programın odağında da tam da o çeşit çeşit yetişen bitki ve yumuşak beyaz elyaf var. Bizlere bir yanıyla da yaşamını pamukla geçirmiş tüm dünyadaki insanların öyküsünü de anlatıyor: Hintli dokumacıları, Alabama’daki köleleri, Nil Deltası şehirlerindeki Yunan tacirleri, Lancaster’da son derece organize olmuş işçileri, emeğin Çukurova’sını, yıldızlara bakacağı bir merceğin hayalinde pamuk toplayan pamuk işçileri…
Dokuma ve ipliğin uzun tarihini de konuşacağız. Tarihin ilk çağlarında kutsal bir iş olarak kabul edilen, en eski ve uzun soluklu dokuma yöntemi olan eğirmenin kadınların asıl vazifesi olarak görüldüğünü ve cinsiyetlendirilmiş bir iş bölümü yarattığını da söylemek mümkün. Hatta Hristiyan inancında ilk iplik eğiren kişinin Havva olduğu da söylenmektedir.
Pamuk konuşurken Turgut Uyar’ın Terziler Geldiler şiirini de hatırlatmak isterim:
“Bir şey vardı ısınmaz kalın kumaşların altında,
Kesip biçtiler
Patron çıkardılar, karşılaştırdılar,
Katlanılmaz bir uykunun sonunu kesip biçtiler
Şarkılara başladılar ölmüş olan bir at için
Makaslarını bırakmadılar
Bekleniyorlardı
….
Ey artık ölmüş olan at! -dediler-
En güzeli oydu işte, yüzünün
Savaşla ilişkisi.
Boydanboya bir karşıkoyma, denge
ve istekli bir azalma. Onu bilirdik.
O ağaç senin kanınla beslenirdi,
hepimizi besleyen.
Bir ülkeyi yeniden yaratırdı şaşkınlığımız
Senin karşında,
Alışverişin, alfabenin,
İplik döküntülerinin ve
her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği…”
Her şeyin girdiye, malzemeye, dokunduğu her şeyi katılaşarak girdiye dönüştüren bir işleyiş içerisinde hayatı, hayatlarımızı etkisi altına alan bir malzeme üzerinden, doğadaki bir varlık olan pamuğun bir girdiye dönüşme süreci nasıl gerçekleşiyor?
Ç. E.: Öncelikle böyle bir alan açtığınız için hem size hem de Açık Radyo’ya teşekkür ederim. Bahsettiğiniz gibi pamuğum hem kapitalist üretim biçimi öncesinde hem de sonrasında üretim, bölüşüm ilişkilerinde nasıl bir fark yarattığını açmak istiyorum.
Pamuk kadim bir bitki. Girişte de söylediğiniz gibi 10-20 milyon yıldır yetişen bir bitki. Arkeologların bulgularına göre Pakistan’da MÖ 3200’lere kadar uzanan bir tarihi var. Hindistan’da da MÖ 1500’lere kadar gidiyor pamuk ve pamuk ipliğine dair kalıntılar. Keza Meksika’da da, Afrika’da da çok eskilere uzanan bir tarihi var ve Mısır’a doğru yayılıyor.
Pamuğun evcilleştirilmesi, eğrilmesi, dokunması da dünyanın 3 farklı bölgesinde, Hindistan, Mısır, Meksika ve Peru bölgesinde, birbirinden bağımsız olarak ilerliyor. Avrupa’ya da Hindistan ve Mısır üzerinden yayılıyor. Daha önceki programlarda Fuat Ercan’ın nesne, ürün, meta, mal ayrışmasını tartıştığı bölümde ifade ettiği gibi pamuğun izini sürdüğümüzde biçimsel, sembolik ve değersel değişimi görebiliyoruz. Bu oldukça önemli. Pamuk ile tarihsel olarak bireyin, toplumun hem doğayla kurduğu bağı, hem de doğayı yararlı nesnelere dönüştürme halini örnekleyebiliyoruz. Pamuğu sanayileşmenin, buharlı makinelerin kaldıraç etkisi yaratacak kadar dönüşümün bir dinamosu olduğunu söyleyebiliriz. Proleterleşme sürecindeki rolünü de görebiliriz. Çünkü pamuk hem tarlada yani bir tarım ürünü olarak hem de fabrikada ipliğe ve kumaşa dönüşme sürecinde çok ciddi emek gerektiren, emek yoğun bir ürün, bir malzeme.