Hikayenin Her Hali programında Özlem Yalçınkaya’nın konuğu 65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Nörolog Dr. Gülüstü Salur’du.
Yalçınkaya ve Salur, karantina günlerinde değişen hayatlarımıza ve yaşlılık hallerimize, yaşlılarla ilişkilerimize göz attı. Pratik doktor önerilerini de duyguları da işin içine katan bu paylaşıma Tilbe Saran da “Salgının göbeğinde Covid-19 pozitif günler” yazısını seslendirerek dahil oldu.
Dr. Gülüstü Salur’un ilgili yazısı şöyle:
Salgının göbeğinde Covid-19 pozitif günler
Covid-19 pozitif arkadaş, eş, dost doktor sayısı artıyor. Artık sadece kendimizi nasıl koruyacağımızı değil onlara nasıl destek vereceğimizi konuşmanın zamanı. Desteğin birinci koşulu sosyal medyada, WhatsApp gruplarında felaket senaryolarına yer vermemek. Kıyamet kopuyorsa zaten hiçbirimize kaçış kurtuluş yok. Ama bu dünyada olduğumuz sürece, sağlıklıysak hastalarımıza destek verecek, hastaysak kendimize iyileşme zamanı ve izni vereceğiz.
Hastalıklar aslında vücudumuzun isyanları. Bir şeyleri yanlış yaptığımızın ilanı. Salgın dünyayı sardıysa hepimiz bir şeyleri yanlış yapıyoruz. Biraz bunu düşünelim. Bu yanlışı felaket senaryolarını artırarak devam ettiriyoruz korkarım. Zor zamanlardan geçiyoruz, ama geçiyoruz. Öfkemizi verimli bir şeyler yapmaya yönlendirmezsek çaresizlik duygumuz dinmeyecek ve öfkenin çaresizlikle beslendiği kısır döngüden kurtulamayacağız.
Yapılacak şey kolay olmayabilir ama net: Evde kalıyoruz, hastalık bulaşmasın gayreti hep devam ediyor. Hastalık belirtileri varsa hemen güvendiğimiz doktoru arıyoruz, yoksa Sağlık Bakanlığı’nın hattından, ya da websitesinden kendimize bir test yapıyoruz. (Sistemle ilgili bazı güvensizlikler olabilir ama bilim kurulu her gelişmeye göre bu algoritmaları, hareket planlarını güncelliyor). Bu değerlendirme sonucunda önerileni uyguluyoruz. Belirtilerinize göre size biraz bekleyin test öyle yapılsın da denebilir. Erken test hatalı negatif çıkabiliyor, yalancı bir güven hissi sizi ve sevdiklerinizi riske atabilir. O nedenle biraz beklenebiliyor. Ya da hemen tetkik ve testler istenebilir. Test zamanlaması konusunda tıbbi tavsiyeyi dinliyoruz. (Evet ideali herkesin her an test edilebilir olması ama henüz ülkemizde böyle bir kapasite yok.) Hem ilaç tedavisi hem de hastane yatışı gerekecek kişileri atlamayacak güvenilirlikte bir algoritma ile hareket ediliyor şu anda.
Solunum sıkıntısı olan hastalara genellikle akciğer tomografisi çekiliyor ve burada Covid-19 ile uyumlu bulgular varsa hata payı çok düşük. Zaten tedaviye testin (PCR hemen çıkmıyor henüz) sonucunu beklemeden klinik bulgu ve BT sonucu ile başlanıyor. Tabii kan tahlillerinin de bunu destekleyip desteklemediğine bakılıyor.
Ev karantinası önerildiyse endişelenmiyoruz, bu büyük ihtimalle hastalığı çok hafif atlatacak yüzde 80’de olduğunuzun ilk işareti. Stresi büyütmeden çok bulaşıcı bir grip olmuşuz gibi kendimizi izole ediyoruz, ilaç önerildiyse alıyoruz. Kesinlikle aç susuz kalmıyoruz. Tam dinleniyoruz. Gerçek bir doktora danışmadan hiç bir ilaç takviye, ot almıyoruz. İnananlar için dua ve enerji çalışmaları serbest.
Sosyal medyada felaket senaryosu haberleri izlemiyoruz. Gerekirse WhatsApp gruplarından çıkıyor/sessize alıyoruz. Etrafınızda çok hekim, sağlıkçı varsa her kafadan ses çıkmasına izin vermiyoruz. Bir tanesini seçip onun tavsiyelerini dinliyoruz. Tıbbi tavsiye beş kişiye sorulup ortalaması alınabilir bir şey değildir. Aklınızı kimin tavsiyesini dinleyeceğiniz için kullanıyorsunuz. Her doktor tanıdığınızı da gerekli gereksiz meşgul etmemiş oluyorsunuz böylece. Bana iyi bakılsın da ev halkına da bulaşmıştır artık tedbirsizliği yapmıyorsunuz. Gençler hafif bile atlatsa taşıyıcı olabiliyorlar. Ama karantinada tam yalnız kalmıyorsunuz, özellikle ateş yüksekliği ile insan kendine bakım kapasitesinin azaldığını fark etmekte geç kalabilir. Birisinin eli, gözü, desteği üstünüzde oluyor. Tercihen annenizin çocukken yaptığı çorbanın tarifini bilen biri yemeklerinize el verirse çok daha hızlı şifa buluyorsunuz. Karantinada olduğunuzu saklamaya çalışarak enerji kaybetmiyor ve risk artırmıyorsunuz. Grip olmak ne kadar ayıpsa korona pozitif olmak da o kadar ayıp. Karantinada arkadaşı dostu olanlar hemen ben bu arkadaşımın yakınlık olarak birinci halkasında mıyım diye düşünüyor. Değilse telefona sarılıp onu aramıyor sadece geçmiş olsun mesajı gönderiyor. Onu fazla yormuyoruz. Bu mesajların ölümcül bir hastalığa yakalanılmış tadında olması çok ters etki yapabiliyor. Şefkatin bile dozu önemli. İyiliğini takip etmek istediklerimizi o kişinin birinci halkasında olan kişilerden dozunda bilgi takibi ile yapabiliriz. Zaten bir hafta içinde bütün karantinada olacak tanıdıklarımıza yetişemeyebiliriz. Mümkünse evde içimizi açacak aktiviteler, müzik, film vs izliyoruz, telefonlarımız yüzünden o alışkanlığı çoktan kaybetmediysek kitap denilen basılı materyaller de çok iyi arkadaşlık edebiliyorlar bize. Salgın filmi izlemeye gerek yok. Zaten gelişmeleri takip eden bir hekim değilseniz tıbbi bilgi içeren metinleri anlamaya çalışmıyorsunuz. Bu bilgileri sindirip bize hap gibi sunabilme kapasitesi olan bilim insanlarına güveniyoruz hep birlikte.
Hastane yatışı önerildiyse orada iki seviye var, normal serviste yakın takip ve yoğun bakım takibi. Bu konuda öneriler burada özetlenemeyecek kadar kişiye özel. Ancak hastalarımıza daha iyi bakılması için sağlık sistemine ek yük yüklememek gerekiyor. Doktorlarımız her gün gözden geçirilip yenilenen, en son verilerle düzeltilen algoritmalara göre tedavi protokollerini uyguluyorlar. Bu büyük ölçüde merkezi olarak bilim kurulunun tavsiyelerine uygun düzenleniyor. Doktorlar sürekli kendi aralarında bilgi, deneyim paylaşıyorlar. İnanılmaz bir devinim var. Bu bilgi üretimi ve paylaşımı için bilim insanları, doktorlar, ve klinik hizmeti uygulamak için doktor, hemşire, fizyoterapist, sağlık teknikeri, hasta bakıcı arkadaşlarımız inanılmaz bir özveri ile çalışıyorlar. Onlara güvenerek, onları da güvende hissettirmek önemli. Evet süper kahraman gibi çalışıyorlar ama onların da korkuları, korumaları gereken canları ve sevdikleri var. Korona pozitif olana kadar çalışma gayretlerini ve sonra iyileşip kaldıkları yerden devam edecekleri umudunu korumaya ihtiyaçları var. Bu mücadelede hep beraberiz korkularımızla baş etmeyi öğrenip korkumuzu ve öfkemizi kimseye yük etmeden yaşamayı becermeliyiz. Daha önemlisi kendimizi koruyarak çevremize destek sağlama kapasitemizi sürdürmemiz gerekiyor.
Şarkıcı / Yorumcu | Parça Adı | Albüm Adı | Süre |
---|---|---|---|