Hikâyenin Her Hali'nde “Ne Minnet Ne Şiddet” Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Pandemide Kadın Sağlık Çalışanları Raporu üzerine konuştuk.
Raporun yazarı Dr. Yeşim Yasin, araştırmacısı Sena Arslan ve Temiz Giysi Kampanyası Derneği Proje Koordinatörü Damla Uçak'ın bulunduğu programın ilk bölümünde raporun arka planı üzerine konuşuldu. Temiz Giysi Kampanyası Derneği çalışmaları hakkında verilen kısa bilgide derneğin tekstil işçilerinin koşullarını iyileştirmek adına çalışmalar yaptığına ve faaliyet alanlarından birinin de meslek hastalıkları olduğuna değinildi. Bu rapor da derneğin “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlık Alanındaki İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Uygulamalarında Yaygınlaştırılması” adlı projesi kapsamında kadın sağlık çalışanlarıyla ilgili bir alan araştırması olarak gerçekleştirildi.
Türkiye’de sağlık sektöründe toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler pandemi öncesinde de vardı. Örneğin: sağlıkta kadınların ve erkeklerin yaptığı işlerin ayrımı; kadınların yaptığı işlerin daha değersiz görülmesi ya da bir emek hiyerarşisinin olması; belli uzmanlık alanlarında kadınların yoğunlaşması; öte yandan belli branşlarda hala kadınların görünmezliği ya da kadın sağlık çalışanlarının domine ettiği bir sektörde aynı durumun yönetim kademelerine yansımaması gibi. Bu rapor ise pandemi koşullarında bu eşitsizliklerin hem daha görünür olduğunu hem daha da derinleştiğini gösteriyor.
Programın ikinci bölümünde raporun içeriği üzerinde konuşuldu. Rapor için 14 ilden 79 kadın sağlık çalışanıyla görüşülerek, COVID-19 sürecinde iş-yaşam dengesi, bakım emeği, ulaşım, artan kaygı seviyesi, sağlık çalışanına şiddet, ek ödemeler, kişisel koruyucu ekipmanların sağlanması ve ekipmanların kadın bedenime uygunluğu ile ilgili çeşitli sorular yöneltilmiştir. Raporda öne çıkan başlıca bulgular şunlardı:
- COVID-19 salgını ve yoğun çalışma koşulları, cinsiyet temelli düzenlenmiş̧ iş bölümü dağılımında herhangi bir değişiklik yaratmamış̧ ve hangi kademede çalışıyor olursa olsun, kadın sağlık çalışanları ev isleri ve çocuk bakımından sorumlu olmaya devam etmiştir.
- Cinsiyete dayalı işbölümünün göstergeleri, sadece ev içiyle sınırlı kalmamış̧ hastane içerisindeki tutum ve davranışlarda da kendisini göstermiştir. Bakım işinin kadınlarla ilişkilendiriliyor olması, hasta ve hasta yakınlarının kadın hekimleri, hemşire olarak görmesine neden olmaktadır.
- Kadın çalışanların yoğunlukta olduğu sağlık alanında, yönetici pozisyonunda çoğunlukla erkeklerin bulunması dikkat çekmektedir.
- Pandemi süresince sağlık çalışanlarının yaşadığı psikolojik sorunlar ve yoğun kaygı da araştırmanın bulguları arasında yer alır. Bu süreçte kadın sağlık çalışanları başta çocukları olmak üzere sevdiklerine hastalık bulaştırma kaygısını yoğun olarak yaşamışlar ve hastane-ev arasında süren yoğunlukta psikolojik olarak oldukça yıpranmışlardır. Araştırmaya katılan kadınların birçoğu bu süreci yine çalışma arkadaşları ile kurdukları bağ ve tecrübe aktarımı sayesinde atlatabildikletini belirtmişlerdir.
- Pandemi süreci boyunca belirli dönemlerde bakanlık tarafından ödeneceği açıklanan ek ücretlerin katılımcıların ifadeleri göz önünde bulundurulduğunda oldukça adaletsiz ve düzensiz bir biçimde dağıtıldığı sonucuna varılmıştır. Araştırmaya katılan kadın sağlık çalışanlarının birçoğu yapılan ek ödemeler konusunda yaratılan algının gerçeklikten uzak olduğunu ve ödenen rakamların verilen emeği karşılamasının mümkün olmadığını ifade etmiştir.
- Kişisel koruyucu ekipmanların ise pandeminin başlangıcında yok denecek kadar az olduğu ve pek çok birimde sağlık çalışanlarının aralarında para toplayarak ekipmanları satın aldığı öğrenilmiştir. Ekipman yetersizliğinin devam ettiği süreçte yönetimler ekipman tedariği kısıtlı olduğu için çalışanlardan az sayıda ekipmanla uzun süre çalışmalarını isterken çalışanlar ise bulaş riskini artırması nedeniyle aynı maske veya eldivenle uzun süre çalışma mecburiyeti konusunda zorluk yaşamışlardır.
- Kadın sağlık çalışanlarıyla yapılan röportajlarda, hiç istisnasız her kadının ismini gizlemek istemesi, cinsiyet konusundan bağımsız olarak çalışanların işlerini kaybetme korkusu taşıdıklarının bir göstergesi olarak değerlendirildi ve kadın çalışanların kreş ihtiyacına yönelik talepleri göze çarptı.
Programı kapatırken raporun başlık seçimi ile ilgili de ilginç noktalara değinildi. Sağlık çalışanlarının talepleri tek bir cümlede özetlenirse ortaya bu başlık çıkardı diye düşünülmüş. Çünkü sağlık çalışanları ne yaptıkları iş için kahramanlaştırılmak ne de değersizleştirilmek istiyorlar. Salgının başından beri işlerini sorumlulukla, kararlılıkla ve aralıksız çabayla yürütüyorlar ve başta özlük haklarındaki iyileştirmeler olmak üzere hak ettikleri karşılığı görmeyi arzu ediyorlar. Kısaca, ne minnet bekliyorlar ne de şiddete maruz kalmak; sağlık çalışanları sadece işlerini yapmak istiyor.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.