Günün Sözü
"Bugün Türkiye’de adaletsizlik, hukuksuzluk girdiğim günden çok daha yaygınlaşmış durumda. Hiçbir iyileşme gözükmüyor. Yargı reformuna rağmen hukuksuzlukların sürmesi, yaygınlaşması Türkiye’nin geleceği açısından ümit kırıcı.”
Kadına karşı şiddet ve hakareti kabul eden bir kültür, arkasında da bunu destekleyen bir güç yapısı var.
Devrimin kazanacağını söyleyecek kadar naif değilim ama şunu söyleyebilirim ki eğer devrim kazanmazsa ABD'de çok çirkin bir şirket tiranlığı oluşacak.
Liderler iklim krizini azalttıklarını söyledikleri zaman bunu krizi doğrudan reddedenlerden daha tehlikeli buluyorum. Çünkü bu sayede biz onlara güvenebileceğimizi hissetmeye devam ediyoruz.
Duruma bakmak zorundayım. Hayır, evet demeyeceğim.
İklim krizini ve ekolojik krizi kriz olarak ele almadan çözebilecekmişiz gibi yapmaktan vazgeçmek zorundasınız... Ve siz iklim krizini görmezden/bilmezden gelme seçeneğine sahip olsanız bile, bu bizim için – yani sizin çocuklarınız olan bizler için– bir seçenek değil.
Çocuklarımızı “bakacağız” diyerek bizden alıyorlar, onlar da bakamıyorlar. Çok endişeliyim…
Ermenistan ile Azerbaycan sınırları boyunca yaşanan şiddetin artışından endişeliyim. Yeni ölüler olmadan derhal ateşkese geri dönmeye çağırıyorum.
Lütfen, lütfen bizi vergilendirin. Doğru olan bu. Tek seçeneğimiz bu. İnsanlık paramızdan daha önemli.
20 Temmuz'da grevler, protestolar, sosyal mesafeli oturma eylemleri ve seçmen kaydı müracaatları görecek olmanızın nedeni; her ırktan, inançtan ve renkten binlerce yoksulun, düşük ücretli işçinin ırksal, ekonomik, sağlık, göç, iklim ve diğer adalet mücadelelerinin birbirine bağlı olduğunu anlamış olmasıdır.
Cenazeyi almadan tazminat peşine düştüler.
Hani bir rüya görürsün, o rüya gerçek çıkar. Bu da öyle işte.
Hasankeyf'i kaybettik. Ne kadar özeleştiri versek, düşünsek de kaybettik. Tek bir Hasankeyf vardı, onu da kaybettik.
Ben Ennio Morricone, öldüm. Bana her zaman yakın olan dostlarıma ve biraz daha uzak olanlarına ölümümü böyle ilan ediyorum, onları büyük bir sevgiyle selamlıyorum… Beni, herkesi böyle selamlamaya ve özel bir cenaze törenine iten tek bir neden var: Rahatsızlık vermek istemiyorum.
Altın maskenin virüse karşı koruyuculuğu konusunda emin değilim ancak temizlik ve sosyal mesafeye dikkat ediyorum.
Anlattık, dinlemediniz. Başkentimize geldik, yürütmediniz. Adalet Komisyonuna almadınız, görüşmediniz. Basın yayınladı, ekranlarını kararttınız. Sosyal medyada göründük, kapatmaya kalktınız. Miting çağrısı yaptık, yasak koydunuz. Haberiniz olsun: vazgeçmeyeceğiz!
Önce yılbaşı çekilişinde numaralar çekilmeden televizyonda servis ediliyor, sonra 20 gün arayla yapılan iki ayrı çekilişte aynı numaralar çıkıyor. Üstelik son çekilişte 6 rakamı da tam bilen yine aynı yerden, Ankara Yenimahalle’den.
Barolarımızın bölünmesine, içi boş, sesi kısık, cübbesi düğmeli topluluklara indirgenmesine karşı, tüm meslektaşlarımızı ‘Büyük Savunma Mitingi’ne bekliyoruz.
AKP çaydanlığı fokurduyor, çıkan buhar muhalefetin toprağına yağmur olarak düşecek mi belli değil.
Beni bağışlayın ama, bu kez gelmeye mecbursunuz. 50 bin avukat olmalıyız.