Yeryüzü Derneği, kömürlü termik santrallerin hayata geçirilmesi aşamasında ve sonrasında yaşanan hak ihlallerini ortaya koymak amacıyla saha ziyaretleri gerçekleştirdi.
Yeryüzü Derneği, kömürlü termik santrallerin hayata geçirilmesi aşamasında ve sonrasında yaşanan hak ihlallerini ortaya koymak amacıyla sekiz ilde ve 38 köy/mahallede saha ziyaretleri gerçekleştirdi; 300’den fazla kişi ile görüştü. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre herkesin yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkı olduğunu savunan Yeryüzü Derneği, iklim krizinin en temel nedenlerinden biri olan kömürlü termik santraller nedeniyle haritadan silinen veya yok olma tehlikesi altında olan köylerdeki yaşam ve sorunlar yöre halkının anlatımıyla belgeledi. Son 30 yılda kömürlü termik santrallerden dolayı Kütahya’da Bozcahöyük, Aslanlı, Seyitömer, Beyeköy, Ömerler, Muğla’da Bağcılar, Eskihisar, Hüsamlar, İkizköy, Karakuyu, Sekköy, Tınaz, Yeşilbağcılar’ın insanların yerlerinden edildiğini belirten Yeryüzü Derneği, saha çalışmalarından hareketle istimlak edilme riski taşıyan 40’ın üzerinde köy olduğuna dikkat çekiyor. Yeryüzü Derneği’nin Sözcüsü Dr. Akif Pamuk, “Dünyanın vazgeçtiği kömürlü termik santraller, Türkiye’nin enerji üretimi planlarında hâlâ yüksek bir paya sahip. Bununla birlikte, geçici faaliyet belgesi ile ömrünü tamamlamış termik santrallere çalışma izni veriliyor ve bu sayede santraller üretime devam edebiliyor. Parçası olduğumuz doğaya bütüncül bir bakış ekseni etrafında, enerjiden ulaşıma, sanayiden kentleşmeye kadar tüm yaşam, radikal bir dönüşüm olmadığı sürece insanlar, atalarından kalan topraklarını ve yaşanmışlıklarını terk etmek durumunda kalmaya devam edecek. İnsanların bu sorunların büyüklüğünün farkına varmalarını sağlamak yeterli değil, hep birlikte harekete geçmenin zamanı.” dedi. Derneğin İspaskir.org sitesinde ve Instagram hesabında her çarşamba #islicarsamba etiketiyle paylaşılan insan hikayeleri, kömürün temel yaşam haklarına yönelik ihlalleri engellemek için kamuoyunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Videoların tamamına youtube kanalından ulaşabilirsiniz.
Dünya Sağlık Örgütü’nün hava kirliliğinden kaynaklanan milyonlarca can kaybını önlemek için hava kirliliği kılavuz değerlerini güncellediğine dikkat çeken ÇİSİP, Türkiye’nin de bu değerlere uymasını talep etti. Türkiye’nin hiçbir şehrinde DSÖ’nün güncel kılavuz değerleri karşılanmıyor, yani insan sağlığına zarar verecek boyutta hava kirliliği söz konusu. DSÖ’nün yeni değerlerine uyulması durumunda, hava kalitesi artacak, hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkileri de önemli ölçüde bertaraf edilecek. Çevre, İklim ve Sağlık için İş Birliği Projesi (ÇİSİP) çatısı altında bir araya gelen STK’lar ve kurumlar, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) hava kirliliğine neden olan maddelerin kılavuz değerlerini revize ettiğine dikkat çekerek, Türkiye’nin de bu değerleri sınır değer olarak benimsemesi çağrısında bulundu. Hava kirliliği, küresel olarak sağlığa yönelik en büyük çevresel tehditlerden, bulaşıcı olmayan ve kronik hastalıklar için beş ana risk faktöründen de biri. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, hava kirliliğinin sağlık üzerinde sanılandan da büyük bir etkisi olduğunu saptayan DSÖ, bu nedenle hava kirliliği değerlerinde değişikliğe gitti. İnsan sağlığına en çok zarar veren hava kirleticilerinden, kanserojen ince partikül madde PM 2.5 için sınır değer yıllık 10 μg/m 3 ’ten 5 μg/m 3 ’e, günlük 25 μg/m 3 ’ten 15 μg/m 3 ’e indirildi (μg/m 3 : metreküpte mikrogram). Bir diğer önemli kirletici olan, kalp damar ve akciğer rahatsızlıklarına yol açan PM 10 için ise yıllık değer 20 μg/m 3 ’ten 15 μg/m 3 ’e, günlük değer de 50 μg/m 3 ’ten 45 μg/m 3 ’e çekildi. Ağırlıklı olarak ulaşımda kullanılan fosil yakıtlardan kaynaklanan azot dioksit (NO2 ) için ise değer yıllık 40 μg/m 3 ’dan 10 μg/m 3 ’a düşürüldü.
Sri Lanka, Şili, Danimarka, Fransa, Almanya, Karadağ ve Birleşik Krallık'ın da aralarında bulunduğu bir grup hükümet bugün, 1,5 derece hedefini ulaşılabilir kılmak için, BM İklim Zirvesi COP26 öncesi tüm ülkeleri yeni kömürlü santrallerinin inşaatını durdurma taahhüdü vermeye teşvik etmeyi amaçlayan “Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi”ni duyurdu. İlk kez, farklı bir grup gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, yeni kömürlü termik santral üretimini sona erdirmek amacıyla küresel çabalara ivme kazandırmak için bir araya geldi. Bu yeni girişim, imzacıların yıl sonuna kadar, karbonu tutulmamış kömürlü termik santral projelerinin yeni inşaatlarına izin vermeyi derhal durdurmalarını ve sona erdirmelerini gerektiriyor. Bu ülkeler, diğer tüm hükümetleri bu adımları atmaya ve BM İklim Zirvesi COP26’nın “kömür enerjisini tarihe bırakma” şeklindeki iddialı hedefine ulaşılmasına yardımcı olmak için zirve öncesinde Sözleşme’ye katılmaya çağırıyor. Yeni Kömür Santrali Yok Sözleşmesi, erişilebilir ve temiz enerji sağlamayı hedefleyen Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 7'ye ulaşmaya destek vermenin yanı sıra, BM Genel Sekreteri'nin bu yıl yeni kömürle çalışan elektrik santrallerinin yapımını sona erdirme çağrısına da yanıt veriyor. İmzacı ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin, işçilerin ve toplulukların, sürdürülebilir ve ekonomik açıdan kapsayıcı bir şekilde kömürden elektrik üretiminden uzaklaşmak için desteğe ihtiyacı olduğunu kabul ediyor.