Kuzey Ormanları Savunması ‘Burhanettin Soğancılar Taş Ocağı’nın durdurulması ve gerekli yasal işlemlerin yapılması hakkındaki basın açıklaması yaptı.
Kuzey Ormanları Savunması faaliyet durdurma kararına rağmen çalışmaya devam eden, Kuzey Ormanları’nı ve Antik Roma Su Yolu’nu tahrip eden ‘Burhanettin Soğancılar Taş Ocağı’nın durdurulması ve gerekli yasal işlemlerin yapılması hakkındaki basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘’Ormanlarımız maden, taş, kum ocaklarıyla delik deşik ediliyor, canlılığın ortasında ay yüzeyindeki kraterleri anımsatan ölüm çukurları açılıyor. Kâr hırsıyla her ağacın altında taş aramakta sakınca görmeyen şirketlerden biri, ‘Burhanettin Soğancılar, Kuzey Ormanları’nın Kalfaköy bölgesini dinamitliyor. Açtığı devasa kraterde kazma vurmaya devam ediyor. Üstelik bunu, İstanbul’a nefes, yaban hayatına yuva olan; köylünün geçimini sağladığı Kuzey Ormanları’nın tam ortasında yapıyor. Üstelik, Antik Roma’dan kalan ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından da istifade edilen Trakya’nın eşsiz 1700 yıllık su isale hattına zarar vererek yapıyor. Üstelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı koruma kurulunun “tarihi su yolunun bir kısmının yok edildiği, bir kısmında ise kaçak kazılar yapılarak tahrip edildiği” tespitine rağmen yapıyor. Üstelik, kurulun koruma kararına ve şirket hakkında suç duyurusunda bulunulması kararına rağmen yapıyor. Üstelik, Çatalca bölgesinin 37 köy muhtarının ve Kuzey Ormanları Savunması’nın Çatalca Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına rağmen yapıyor. Üstelik, “ÇED Gerekli Değil” kararında belirtilen alanın dışında çalışıldığını belirten İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün, Valilik oluru ile taş ocağı hakkında kapatma kararı vermesine rağmen yapıyor. Faaliyet durdurma kararına rağmen bölgeden alınan görüntülerde iş makinalarının çalışmaya devam ettiği belgelendi. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkili resmi kurumlara sesleniyoruz; bu yıkımın durması için daha ne olması gerekiyor? Dünyada başka bir benzeri bulunmayan Antik Roma Su Yolu’na vurulan kepçe, vatandaşların aklına kaçınılmaz olarak şu soruyu getirmekte; şahısların maddi çıkarları yurdun doğasının, köylüsünün, tarihi değerlerinin ve kültür mirasının dahi üzerinde mi? Maden işletmesinin faaliyete geçmesine onay vermek büyük bir hataydı. Bu hata, sonunda suça dönüşen bir sürecin başlangıcı olmuştur. Yasaları çiğneyerek, devlet kurumlarını itibarsızlaştırarak çalışmaya devam eden şirkete neden engel olunmamakta? Orman Genel Müdürlüğü’nü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ve İstanbul Valiliğini, verilen karar doğrultusunda harekete geçmeye, yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Faaliyete devam eden işletmenin sorumluları ile verilen kararın uygulamaya koyulmasında ve denetlenmesinde ihmali olanların derhal cezalandırılmasını talep ediyoruz.‘’ dedi.
Doğa temelli çözümler iklime katkı verebilir
Nature’da geçtiğimiz hafta yayımlanan yeni bir Oxford araştırmasına göre, doğa temelli çözümler (NbS) yüzyılın sonuna kadar iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilir. Analiz; küresel sıcaklık artışını sınırlamak, ekosistemleri ve arazileri korumak, yönetmek ve eski haline getirmek için emisyonları azaltmamız ve doğa temelli çözümler yatırımını artırmamız gerektiğini gösteriyor. Oxford ekibi, ekosistemlerin korunması ve büyük ölçekli restorasyonu ve iyileştirilmiş arazi yönetimi dahil olmak üzere doğa temelli çözümler önlemlerinin küresel ısınmayı 1,5 derecelik ısınma hedefi için 0,1 derece, 2 derece için ise 0,3 derece düşürebileceğini keşfetti. Bu, 2025 yılından itibaren yılda 10 gigaton karbondioksiti kaldırarak elde edilebilir. Bu miktar ton karbondioksit başına 100 dolardan daha düşük bir maliyetle, küresel ulaşım sektörünün yıllık emisyonlarından daha fazla.
Mexico City yılda 50 cm toprağın altına batıyor
Bilim insanları Meksika’nın başkenti Mexico City’nin yılda 50 santimetreye varan bir hızla toprağın altına battığını açıkladı. Araştırmacılar, 21 milyon nüfusa sahip olan Kuzey Amerika’nın en kalabalık kentinin toprağın çökmesi nedeniyle meydana gelecek seller ve yıkılabilecek binalar nedeniyle tehlikede olduğu uyarısını yaptı. Uzmanlar, ilk kez 1900 yılında yılda yaklaşık 9 santimetrelik bir hızla Mexico City’nin battığını fark etmişti. Yeraltı suyunun sondajı 1950’lerin sonlarına kadar devam etti ve bu süreç içinde batış hızı yılda 30 santimetreye çıktı. Ardından, sondajının yasaklanmasıyla çökme hızı yeniden 9 santimetreye düşürüldü. Ancak bu çözüm, kentin batışını durduramadı ve şehrin nüfusu arttıkça daha da kötüleşti. JGR Solid Earth dergisinde yayınlanan çalışma, tarihi şehir merkezi de dahil olmak üzere şehrin bazı bölümlerinin yılda artık 40,6 santimetre bir hızla battığını ortaya koydu. Bazı bölgelerde durum daha da kötü. Kentin az gelişmiş kuzeydoğu bölgesindeki batış hızı 50,8 santimetre olarak kaydedildi. Diğer taraftan araştırmacılar, kentin çekme hızının durdurulma ihtimali olmadığını ifade ederek, kuzeydoğunun sanayileşmesi durumunda durumun daha da kötüye gideceği konusunda uyardı.
Bu arada Adana Çukurova’da küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği etkisini gün geçtikçe daha çok hissettiriyor. TRT’den Fatma Er’in haberine göre kışlar daha kurak geçiyor, yazın da kavurucu sıcaklarla birlikte buharlaşma artıyor. Bu durum tarıma da yansıyor. Ovada yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan birçok türde ciddi verim kayıpları ve kalite kayıpları yaşandığını belirten Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Kafkas, “Özellikle göbekli portakal, mandarin, limonlarda 40 derecenin üzerindeki sıcaklar ciddi meyve dökümlerine neden oldu” dedi. İklimle beraber Çukurovalı çiftçinin yıllardır alıştığı ekim ve hasat zamanları da değişti. Tarlasına ekim daha önceki yıllarda nisan ayında yapılırken bu yıl mart ayına kaydı.