Dünya genelinde ortalama sıcaklıklardaki artış sürerken küresel ısınmanın göllere ve özellikle tuzlanmanın göl ekosistemleri ile canlılara yapacağı etkileri, Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Erik Jeppesen’in ODTÜ ile yürüteceği TÜBİTAK destekli bilimsel araştırmayla ortaya çıkarılacak.
Dünya genelinde ortalama sıcaklıklardaki artış sürerken küresel ısınmanın göllere ve özellikle tuzlanmanın göl ekosistemleri ile canlılara yapacağı etkileri, Nobel ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Erik Jeppesen’in ODTÜ ile yürüteceği TÜBİTAK destekli bilimsel araştırmayla ortaya çıkarılacak. Danimarkalı Profesör Erik Jeppesen, TÜBİTAK 2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında desteklenen projesinin yürütücülüğü için Türkiye’yi seçti. Tatlı su göllerindeki ekolojik araştırmalarıyla tanınan ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü ve ODTÜ Ekosistem Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Beklioğlu, Prof. Dr. Erik Jeppesen’in “İklim değişikliği ve tuzlu göller ekolojisinin etkisi” konulu projesinin ev sahibi, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde Doktor Öğretim Üyesi ekolog Korhan Özkan ile ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zuhal Akyürek ortakları olarak çalışacak. Antarktika hariç tüm kıtalarda 150’den fazla araştırma grubu ile dünya çapında iş birlikleri kuran, ayrıca 20 yıl boyunca, yıllık Grönland seferleri gerçekleştiren Jeppesen, AA muhabirine projeye ilişkin bilgi verdi. “Küresel ısınma, kuraklık alanını ikiye katlayacak ve tatlı su göllerinin çoğunun tuzlu su gölü haline gelmesine neden olacak. Bu durum, Türkiye dahil olmak üzere yarı-kurak iklim kuşaklarında dünyanın önde gelen sorunlarından biri” açıklamasını yaptı, bu nedenle sistem değişiminin nasıl olduğunu anlamanın, dünya çapında çok önemli bir bilgi olacağını vurguladı. Kuzeybatı Çin’de yaptıkları yeni çalışmaların artan tuzluluk oranına sahip göllerin biyolojik çeşitliliğinde ve besin zinciri uzunluğunda ciddi azalmalar olduğunu gösterdiğini aktaran Jeppesen, bu durumun göl ekosisteminin işleyişinde bir kayıp olduğunu gösterdiğini belirtti. TÜBİTAK desteğiyle başlatılan projelerinde ise küresel ısınmanın farklı tuzlu göl ekosistemlerinin yapısında meydana getirdiği değişimleri ortaya çıkarmak için çeşitli deneyler ve araştırmalar yapacaklarını anlatan Jeppesen, üç yıllık proje süresi boyunca ODTÜ’nün, iklim değişikliği perspektifinde tuzlu göllerin ekolojisi üzerinde uluslararası lider rolünü üstlenmesini beklediklerini ifade etti. Profesör Meryem Beklioğlu da iklim değişikliği nedeniyle küresel sıcaklık ve yağış modellerinin değiştiğini ve yarı kurak ve Akdeniz iklim bölgelerindeki değişimin, özellikle dramatik düzeyde olduğunun ve daha da ağırlaşacağının tahmin edildiğini anlattı.
Yenilenebilir enerjiye 4 milyar TL teşvik
AA muhabirinin yaptığı derlemeye göre, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamındaki teşviklerden bu yıl toplam kurulu gücü 21 bin 49 megavatı bulan 817 santral yararlanıyor. Söz konusu santrallara geçen ay toplam 3 milyar 888 milyon 886 bin 619 lira teşvik ödemesi yapıldı. YEKDEM kapsamındaki santrallar, Haziran’da toplam 6 milyon 169 bin 961 megavatsaat elektrik üretti. Enerji portföyündeki yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını en üst seviyede kullanmayı amaçlayan Türkiye, YEKDEM kapsamında rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisi kaynaklarından elde edilen elektriğe kilovatsaat başına alım garantisi uyguluyor.
Gelecek yıllarda sıcaklıklar artıyor
İngiltere Meteoroloji Ofisi’nin yeni araştırması, gelecek yıllarda hissedilen sıcaklığın 32 derecenin üzerinde olduğu gün sayısının artacağına dair verilere ulaştı. BBC’nin haberine göre, sıcaklığın neden olduğu ısı stresinin bayılma, mide bulantısı ve kramp gibi belirtilerinin olduğu vurgulanırken, bunların görmezden gelinmesinin vücuttaki bazı organların durmasına yol açabileceği kaydedildi. “Isı stresi” aşırı sıcak bir ortamda vücudun ısısını sabit tutmak için gösterdiği çaba olarak tanımlanırken, vücut ısısının olması gereken seviyenin üstünde seyretmesi durumunda kalp damar sisteminin yorularak kişilerde sıcak çarpması, sıcak bitkinliği, sıcak döküntüleri ve ısı kramplarına neden olabildiği ve bazı hayati organların durmasına yol açabildiği ifade edildi.
Karaburun RES'e karşı mücadele sürüyor
İzmir‘in Karaburun ilçesindeki Yaylaköy mahallesinde bulunan Karaburun RES Projesi‘nin kapasite arttırmasına karşı Karaburun Yurttaş Davacıları’nın hukuk mücadelesi sürüyor. Danıştay 6. Dairesi iptal kararını bozdu ve davayı temyiz yolu kapatılmak suretiyle reddetti. Karaburun Yurttaş Davacıları bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Karaburun Kent Konseyi Genel Sekreteri Aykut Uçar Konsey’in konuya ilişkin basın açıklamasını kamuoyuyla paylaştı: ‘’Danıştay’ın aldığı bu karar, lisansların ve ÇED Olumlu kararlarının defalarca “yaşamdan” yana iptal edildiği Karaburun Yarımadası’nda tabiatın ve yaşamın hakları Danıştay tarafından yok sayıldı. Karaburun Yarımadası’nın yüzde 61’ini tek başına kaplayan şirkete ait “Karaburun RES Projesi”ne karşı yürütülen hukuk mücadelesi beşinci yılına girdiği ve bu süre zarfında proje için verilen ÇED Olumlu kararı iki kez ve üretim lisansının bir kez iptal edildiğinin hatırlatıldığı açıklamada buna rağmen kapasite artışının sürdüğü belirtildi. Açıklamada bölgenin “afete maruz bölge” ilan edildiği kararına da değinildi ve heyelan riski bahane edilerek Yarımada’nın yok edilmek istendiği savunuldu. Yaylaköy’ün geçimlik ekonomisi keçi yetiştiriciliği ve keçi ürünlerine dayanmakta. Şirket ise Yaylaköy’deki keçi meralarının yüzde 90’ının üzerine türbin dikmiş ve meraları kullanılamaz hale getirdi. Yarımada’nın yüzde 71’inin RES’lere kiralandığı belirtilen açıklamada, “Akdağ’ın kapladığı yüzde 13’lük alan çıktığında Karaburun’da ‘kuş’a, ‘keçi’ye, ‘arı’ya, ‘insana’ yüzde 16’lık bir alan kalmakta. Bu sonuç “yenilenebilir/temiz enerji” maskesiyle örtülemeyecek kadar vahim ve yok edici bir tablodur” denildi.