İzmir’in Aliağa ilçesinde gemi söküm tesisi yakınlarında halk sağlığına zararlı asbest maddesi uzmanlar tarafından tespit edildi.
İzmir’in Aliağa ilçesinde gemi söküm tesisi yakınlarındaki 55 farklı sokaktan rastgele toplanan toz numuneleri, 27 Temmuz - 5 Ağustos tarihleri arasında analiz edildi. Asbest uzmanları halk sağlığına zararlı, serpantin grubu krizotil türü asbest liflerine rastladı. Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği ile Aliağa Çevre Platformu’nca yürütülen çalışmalar raporlanırken bölgedeki en riskli yerin tersane bitişiğindeki alan olduğu tespit edildi. Toz numuneleri inceleyen Asbest ve Tehlikeli Atıklar Derneği İzmir Temsilcisi ve Asbest Söküm Uzmanı Nimet Koç, “Asbest başta akciğer zarı kanseri olmak üzere karın zarı kanseri, ölümcül mezotelyoma ve türevlerine yol açıyor. İnsanlar, boğularak ölüyor ve oksijen tüpleri ile gezmek zorunda kalıyor. Bu araştırma bir başlangıç adımı ve mutlaka geliştirilmeli. Üniversiteler, TÜBİTAK bu çalışmaya el atmalı. Bu madde sadece bu alanı değil, geniş bir bölgeyi etkiliyor. Verilerin çokluğu hipotezlerin nesnelliğini gösterir. Sağlıklı bir yerde yaşayıp yaşamadığımızı araştırdık ancak araştırma genişletilip daha fazla numune alınırsa çalışma nesnelleşecek. Numuneleri yüzeyden, topraktan aldık. Rüzgarın etkisiyle bu maddenin sürüklenmesi durumu söz konusu. Bu maddeden Menemen ve İzmir etkilenebilir. Düzenli bir denetim gerekiyor.” dedi.
Suriye'den Akdeniz'e sızan petrol deniz-kıyı ekosistemlerini tehdit ediyor
WWF-Türkiye, Suriye'den Akdeniz’e yayılan petrol sızıntısıyla ilgili bir açıklama yaparak gelişmelerden duyulan kaygı ve üzüntüyü dile getirdi. Açıklamada olayın, bölgedeki kıyı ekosistemleri üzerinde doğrudan ve uzun vadeli etkiler yaratabileceğine dikkat çekildi. 800 km2'ye yayıldığı bildirilen petrol, Kıbrıs ve Türkiye kıyı şeridini de tehdit ediyor. Sızıntı, bölgedeki deniz-kıyı ekosistemleri ve biyoçeşitliliği üzerinde yıkıcı etki yapma riski taşıyor. Ayrıca geçimini turizm, balıkçılık gibi Akdeniz’in sağladığı kaynaklarla sürdüren topluluklar ve işletmeler için de ciddi riskler oluşturuyor. Yerel haber kaynaklarına göre, Baniyas Santrali’ndeki bir tankta meydana gelen patlama çok miktarda yakıtın denize karışmasına neden olurken Suriye devlet haber ajansı SANA'ya göre, sızıntı yapan tank 15.000 ton yakıtla doluydu. Yaşanan kaza, Akdeniz havzasında fosil yakıt çıkarma ve işletmenin taşıdığı büyük riskleri gözler önüne seriyor. Yarı kapalı yapısından dolayı Akdeniz havzasında petrol gibi kirleticiler kıyı ekosistemleri ve çevre ülkelerde yaşayan topluluklar üzerinde uzun vadede olumsuz etkiler doğuracak. WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Mersin, Adana ve Hatay kıyılarımız Akdeniz Havzası’nda tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağasının en yoğun yuvalama alanları ve Ekim ayına kadar yavru çıkışları devam ediyor. İskenderun Körfezi balıkçılık açısından önemli bir bölgemiz ve petrol kirliliği bu bölgede çalışan balıkçılarımız için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Doğu Akdeniz kıyılarımızdaki kıyı ve deniz koruma alanlarımız için de petrol kirliliği ciddi bir tehdit.” dedi.
Son 50 yılda hava koşullarından kaynaklı afetlerin sayısı 5 kat arttı
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün yaptığı, son 50 yılı kapsayan araştırmaya göre, 1970'ten bu yana hava koşulları kaynaklı afetlerin sayısı 5 kat arttı. Çalışma, bu çaptaki ilk iklim araştırması olma özelliği taşıyor. Hazırlanan raporda, aşırı hava koşulları kaynaklı afetlerde 2 milyondan fazla kişinin hayatını kaybettiği, en çok can kaybının kuraklık nedeniyle olduğu belirtildi. Raporda ölümlerin yüzde 90'dan fazlasının gelişmekte olan ülkelerde yaşandığına dikkat çekildi. 11 binden fazla afetin neden olduğu maddi hasar ise 3 trilyon 640 milyon dolar olarak hesaplandı. Rapora göre, 1970'li yıllardan bu yana yaşanan afetler sonucu oluşan maddi kayıp da 7 kat arttı. 90 sayfalık rapora göre kuraklık, 650 binden fazla insanın ölümüne yol açarak, "en öldürücü iklim olayı" olarak değerlendiriliyor. Aşırı sıcak hava kaynaklı kayıpların sayısı ise 56 bin olarak açıklanıyor. Rapora göre, iklim değişimi sonucunda daha ağır yıkımlara neden olan hava olaylarının sıklığı da arttı. Raporda, afetlere hazırlık için erken uyarı sistemlerine daha fazla yatırım yapılması önerisi de yer alıyor.
Yerküre üzerindeki ağaç türlerinin %30'u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
Londra merkezli Uluslararası Botanik Bahçeleri Koruma Örgütü (BGCI) yayımladığı raporda, dünyada ağaç türlerinin en az yüzde 30'unun vahşi doğada yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. Kuruma göre yüzlerce ağaç türü de yok olmaya çok yakın. "Dünya Ağaçlarının Durumu" isimli güncel raporda, tüm dünyada toplamda 58 bin 497 ağaç türü içerisinde 17 bin 510 türün büyük risk altında olduğu; 142 türün ise çoktan yok olduğu belirtildi. 442 ağaç türü ise 50'den daha az ağaçla varlığını sürdürüyor. Rapora göre 185 ağaç türü bulunan Türkiye'de türlerin yüzde 7'sini oluşturan 13 tür tehdit altında. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ağaç türleri, tehdit altındaki memeliler, kuşlar, amfibiler ve sürüngenlerin toplam sayısının iki katını oluşturuyor. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin Küresel Ağaç Uzmanları Grubu'nun eş başkanı Sara Oldfield "Her ağaç türünün kendine özgü bir ekolojik rolü var. Dünyadaki ağaç türlerinin yüzde 30'unun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olması nedeniyle koruma eylemini acilen artırmamız gerekiyor" dedi.