Gezegenin Geleceği: 16 Temmuz 2019

-
Aa
+
a
a
a

Karadeniz bölgesinde 9 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak olan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki 'Yeşil Yol' projesinin Çamlıhemşin ayağının yeni yol projeleri Rize İl Özel İdaresi tarafından onaylandı.

Fotoğraf: DHA
Gezegenin Geleceği: 16 Temmuz 2019
 

Gezegenin Geleceği: 16 Temmuz 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

Çanakkale Kirazlı Siyanürlü Altın Madeni proje alanının uydu görüntüleri üzerinde yapılan incelemeler, maden sahası ve yol bağlantıları için yaklaşık 195.000 adet ağacın kesildiğini ortaya koyuyor. Buna göre Çevresel Etki Değerlendirme raporunda belirtilenden 4 kat daha fazla ağaç kesimi yapıldı. Kirazlı'daki orman 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bu türlerin 7'si dünyada sadece Türkiye'de yaşıyor. Çanakkale merkezine sadece 30 km uzaklıkta yer alan Kirazlı Siyanürlü Altın ve Gümüş Madeni'nde faaliyet süresince yaklaşık 20 bin ton siyanür kullanacak. Bütün bir kentin tek su kaynağı, Kaz Dağları'nın dereleri, yer altı suları, tarım alanları kirlilik; ormanları, nadir bitkileri ve canlıları ise yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.Çanakkale Valiliği'nden ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan ÇED'e aykırı olarak kesilen ağaç sayısını tespit etmelerini ve ÇED'e aykırı ilerleyen bu işletmeyi durdurmalarını talep etmek için TEMA Vakfı’nın change.org/kazdaglarihepimizin adresi üzerinden başlattığı imza kampanyası devam ediyor. 

 

Independent Türkçe’den Phoebe Weston’un haberine göre, kırk yıllık veriyi inceleyen bir araştırmada Batı'nın avokado, kahve ve turunçgiller gibi gıdalara olan iştahı küresel gıda güvencesini tehdit ettiği görülüyor. Aralarında soya, kanola ve palmiyenin bulunduğu monokültür ekinler gittikçe daha fazla toprak kaplıyor ve küresel canlı çeşitliliğini azaltıyor. Bu ekinler polen taşıyan canlılar için sadece çiçek açtıkları çok kısa zaman dilimlerinde besin sağlıyor. Böylece bu bitkiler, dünyadaki sayıları zaten hızla azalmakta olan böcekler için istikrarsız bir besin kaynağı haline geliyor. Gübrelerin aşırı kullanımı da bu gidişatı hızlandırıyor. Araştırmacılar Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü’nün 1961-2016 yıllarında tarla ekinlerinin yetiştirilmesine ilişkin verilerini analiz etti. Analiz sonucunda, polen taşıyan canlıların azalmasının çok daha az mahsul alınmasıyla ve hatta hasatların tamamıyla sekteye uğramasıyla sonuçlanabileceği keşfedildi. Tarımın en istikrarsız olduğu yerlerin başında, ormanları yok ederek genişleyen soya tarlalarının bulunduğu Brezilya, Arjantin, Paraguay ve Bolivya geliyor. Soya genellikle Avrupa ülkeleri tarafından büyükbaş hayvan yemi olarak ithal ediliyor.Her ne kadar monokültür ekinlerin, ormanların yerini aldığı ülkeler en savunmasız konumda olsa da diğer ülkelerdeki tarım da daha çok polen yapıcı canlılara dayalı hale geliyor. Araştırmacılar bu çalışmanın kanun yapıcıları tarım ilacı kullanımını azaltmaya ve polen taşıyıcı canlılara yuvayla besin sağlaması için tarlaların etrafına çiçek ve başka ekinler ekmeye teşvik etmesini umduklarını söylüyor. Tüketiciler de belirli standartları talep etmeli ve aldıkları ürünlerde aramalılar. 

 

Birgün'den Dilan Şahinbaş’ın haberine göre, Karadeniz bölgesinde 9 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak olan 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki 'Yeşil Yol' projesinin Çamlıhemşin ayağının yeni yol projeleri Rize İl Özel İdaresi tarafından onaylandı. Samsun’dan başlayarak  Artvin’in yaylalarını birleştirerek bu alanları turizm merkezleri haline getirmeyi planlayan Yeşil Yol projesi kapsamında yapılan çalışmaların Çamlıhemşin ayağında yeni yolların yapılmasına ilişkin karar Rize İl Özel İdaresi tarafından onaylandı. 

 

Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Pekka Voutilainen, ülkesinin Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığında temel önceliğinin sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak olduğunu belirtti. Ayrıca dönem başkanlığı taahhütleri doğrultusunda başkanlık hediyelerine ayrılan kaynağın ağaçlandırma çalışmalarına yönlendirileceğini, Ankara’daki büyükelçiliğin de hediye bütçesini Türkiye’de fidan dikimine harcayacağını söyledi. Finlandiya’nın, 2009’da AB’nin anayasası olarak da kabul edilen ve yeni üyelerin AB’ye katılımına imkan veren Lizbon Anlaşması‘ndan sonra ilk kez, bu dönemin öncelikli konularının sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak olduğunu belirtti. Ekolojik adımlar atarak başarılı bir başkanlık yürüteceklerini ifade eden Voutilainen, Finlandiya’nın AB’nin küresel lider olarak iklim konularında pozisyonunu güçlendirmenin yanı sıra rekabetçiliği ve sosyal kapsayıcılığı, ortak değerler ile hukukun üstünlüğünü ve kapsayıcı güvenlik konularını öncelikli tuttuğunun altını çizdi. Sadece Finlandiya ya da AB için değil tüm dünya için son derece önemli olan iklim değişikliği konusunda bireylerin harekete geçmesinin de önemli olduğunu dile getiren Voutilainen, ülkesinin dönem başkanlığı sırasında düzenlenecek toplantıların sınırlı sayıda tutulacağına işaret etti. Voutilainen, “Toplantıların sayısını azaltarak seyahat sayısını düşürmeyi hedefliyoruz. Böylece başkanlık toplantıları için çıkılan hava yolu seyahatlerinden kaynaklı karbon salımı azalmış olacak. Ayrıca, başkanlık dönemimiz boyunca geleneksel başkanlık hediyelerini de vermeyeceğiz. Hediyelere ayrılan bütçenin tamamı ağaçlandırma çalışmalarına harcanacak.” dedi.