Dünya Eşitsizlik Raporu’nun 2021 sonuçlarına göre en tepedeki %1, 1990’ların ortasından bu yana biriken tüm ek servetin %38’ini aldı.
Ekonomist Thomas Piketty’nin kurduğu Paris merkezli Inequality Lab tarafından paylaşılan Dünya Eşitsizlik Raporu’nun 2021 sonuçlarına göre en tepedeki %1, 1990’ların ortasından bu yana biriken tüm ek servetin %38’ini; en alttaki %50 ise bu birikimin sadece %2’sini aldı BBC Türkçe’nin aktardığına göre, bugün küresel eşitsizlik, batı emperyalizminin zirvede olduğu dönemle aynı seviyede. Rapora göre Türkiye’de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttı. Buna karşılık en yoksul %50’nin ortalama geliri yıllık 20.260 TL iken en zengin %10 bunun 23 katı kadar yani 463.020 TL kazanıyor. En zengin %10, tüm gelirin %54,5’ini alırken, en yoksul %50’nin payı sadece %12. Türkiye’de kişi başı karbon salımının ortalama 6 ton karbondioksit eşdeğeri (CO2e/kişi) olduğunu söyleyen rapora göre, en alttaki %50’nin salımı 3,1 tondan daha az. Buna karşın en üstteki %10’ın salım miktarı 22.6 CO2e ile bunun yedi katından daha fazla. Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinde iyileşmenin yavaş olduğunu belirten rapor, küresel gelir ve servet eşitsizliklerinin ekolojik eşitsizliklerle ve ülkelerin iklim değişikliğine yaptıkları katkıyla yakın bağına dikkat çekiyor. Ülkeler arasında ve ülkelerin içinde en tepedeki %10 en fazla salımı yapmaya devam ediyor. Hükümetlerin servetlerindeki düşüş, eşitsizlikle ve iklim değişikliği gibi temel zorluklarla mücadele kapasitelerini sınırlıyor. Özel servetteki artış da ülkeler içinde ve dünya düzeyinde eşitsiz oldu. Küresel milyonerler son birkaç yılda küresel servet artışının orantısız bir payını ele geçirdiler.
plastik ambalajlar doğada yok olmadan yüzyıllarca kalarak çevre kirliliği yaratıyor, canlıların ölümüne neden oluyor ve eninde sonunda doğanın bir parçası olan insanlar da zarar görüyor. Özellikle pandemiyle birlikte online alışverişlerde yaşanan artış bu sorunu daha da büyütüyor. Sürdürülebilir yaşam konusunda farkındalık yaratılması için change.org üzerinden örgütlenen bir çevreci grup büyük e-ticaret sitelerine sorumluluk almaları için çağrıda bulundu. Çağrıda, “Kargo şirketleri veya üretici firmalar siparişleri kargolarken kısa vadede ucuz olduğu için plastik kullanmayı tercih ediyorlar. Üreticiye ulaştığında ise yırtılıp açılan plastik ambalajlar/paketler evsel atıklarla birlikte çöpe atılıyor, katı atık depolama sahalarında diğer atıklara karışıyor. Ancak bu plastikler doğada yüzyıllar boyunca kalarak çevre kirliliği yaratıyor, deniz ve okyanuslar kirleniyor ve canlılar zarar görüyor Ayrıca kargo poşetleri boyar madde içermeleri ve kalitesiz yapıları nedeniyle geri dönüştürülemiyor. Kampanyaya buradan imza vererek destek olabilirsiniz: change.org/plastiksizkargo” dedi. Gün geçtikçe çoğu üretici internet satış platformlarında satış yapmaya geçerken, tüketiciler de ihtiyaçlarını karşılamak için bu platformları daha sık kullanıyor. Bununla beraber tüketiciler, iklim krizinin farkında olduklarını ve giderek artan plastik kirliliğinden rahatsız olduklarını belirtiyor, plastiksiz kargonun mümkün olduğuna inanıyorlar. Bu sorunun bir parçası olmak istemeyen ve değişime öncü olmak isteyenler için başlatılan kampanyaya şimdiden binlerce kişi imza vererek destek oldu. Kampanyayı başlatan çevreci grup, mevcut tüketim ve üretim dinamiklerinin plastik kirliliği krizini büyüttüğünü ve doğa dostu ambalaj malzemelerinin ve sistemlerinin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Hatırlatalım change.org/plastiksizkargo
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin, Bilkent Enerji Politikaları Araştırma Merkezi ve Alman Enerji Ajansı (dena) işbirliği ile hazırladığı ‘Türkiye’nin Yeşil Hidrojen Üretim ve İhracat Potansiyelinin Teknik ve Ekonomik Açıdan Değerlendirilmesi’ raporu açıklandı. Raporda, uygun yatırımlar ve politikalarla Türkiye’nin 2050’de yıllık 3,4 milyon tona (Mt) kadar yeşil hidrojen üretimine ulaşabileceği ve bunun 1,5 ila 1,9 Mt’nun ihraç edilebileceği belirtildi. İklim hedeflerine ulaşmak için birçok ülkenin yeşil hidrojen ithal edeceğini belirten Enerji Sistemleri ve Enerji Hizmetleri Bölüm Başkanı Hannes Seidl, Türkiye’nin bu pazardan pay alabileceğine dikkat çekti: “Türkiye, yenilenebilir enerjiden yeşil hidrojen üreterek, küresel çapta yeni oluşan bu enerji pazarında en başından itibaren yerini alabilecek büyük bir potansiyele sahip. Bugün tanıtımını yaptığımız bu çalışma, Almanya ve Türkiye arasında bu alandaki iş birliğini güçlendirmek için önemli, aynı zamanda heyecan verici bir fırsat sunuyor.” Raporun yazarlarından SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Araştırma Koordinatörü Hasan Aksoy “Küresel ölçekte 2050’yi işaret eden net sıfır emisyon hedefleri, tüm enerji sisteminin karbonsuzlaşması için ortak bir çözüm olarak yeşil hidrojenin üzerinde duruyor. Türkiye enerji sisteminin dönüşümünde, yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği potansiyellerinin yanında yeşil hidrojenin rolü de anlaşılmalı ve planlamalar bu doğrultuda yapılmalı. Bunun için mevcut yenilenebilir enerji arzı ve diğer kaynakların potansiyeli göz önünde bulundurularak yeşil hidrojen arz potansiyelinin, kullanım alanlarının, maliyetlerinin ve olası ihracat potansiyellerinin anlaşılması önemli” dedi.