Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı'nda, kuş cennetinde tahribat başladı.
Sözcü’den Latif Sansür’ün haberine göre, Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı'nda, balık çiftlikleri ve jeotermal kuyusu girişimlerinden sonra, şimdi de kuş cennetinde tahribat başladı. Kazma vurulmaması gereken alanda iş makineleri ile 20 metre genişliğinde, 1.5 kilometre uzunluğunda kanallar açıldı. 1. Derece Doğal Sit Kanunu ile korunan bölgenin denizle bağlantılarının kesilerek tarla elde etme amacıyla tahrip edildiğini belirtti. Türkiye'nin en önemli sulak alanları arasında olan Büyük Menderes Deltası'nın özellik ve karakterleri bozulmadan korunması gerekirken, açılan kanal bölgenin ekosisteminde büyük yara açtığını savunan yöredeki vatandaşlar, şu soruları sordu: “Bu kadar önemli ve güçlü koruma statüleri olmasına rağmen, bu tahribat Milli Parkta nasıl yapılıyor? Bu tahribatı yapanlar nereden güç alarak yapıyor? Ülkemizin biyolojik çeşitlilik açısından en zengin yerlerinden biri olan Milli Park niçin korunmuyor? Zaten kısıtlı kalmış bir doğal alanda üremeye ve beslenmeye çalışan kuşların yaşam alanları neden tahrip ediliyor” diye sordu.
Greenpeace, enerji güvenliğinin iklim endişelerini geride bıraktığı bir dönemde Çin’in bu yılın ilk çeyreğinde 8,63 gigawatt’lık (GW) kömürlü termik santral inşasını onayladığını duyurdu. Bu, 2021’in tamamında görülen miktarın neredeyse yarısı kadar. Çin, ısınmaya neden olan karbondioksit emisyonlarını 2030 yılına kadar zirveye çıkarmayı hedeflerken, 2021-2025 döneminde kömürlü termik santralı kapasitesini sıkı bir şekilde kontrol etme sözü vermişti. Buna paralel olarak yeni proje miktarı geçen yıl yavaşlamıştı. Ancak Greenpeace, onay belgelerine atıfta bulunarak, kısmen geçen Eylül ayında yaşanan elektrik kesintileri dalgasının yol açtığı artan enerji arzı endişelerinin kömür projelerini hızlandırdığını söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, önümüzdeki bir hafta için aşırı sıcak hava koşulları ve orman yangınları konusunda önemli uyarılarda bulundu. Herkes dikkatli yetkililer de teyakkuzda olmalı.
Avustralya'da hazırlanan bir çevre raporunda ülkedeki durumun şoke edici olduğu ve büyüyen tehditler nedeniyle daha büyük bir tahribatla karşı karşıya bulunduğu belirtildi. Her beş yılda bir yapılan, ülkedeki ekolojik sistemlerin incelendiği araştırmada, yaygın ve ani oluşan değişiklikler tespit edildi. Ayrıca tehditlerin yeteri derecede yönetilemediği ve bunun da daha çok soruna yol açtığı vurgulandı. Avustralya Çevre Bakanı Tanya Plibersek, raporun "şoke edici" ve "zaman zaman da iç karartıcı" bir tablo çizdiğini vurguladı ve yeni politikalar ile kanunları uygulama sözü verdi. Hükümetin talebiyle hazırlanan iki bin sayfalık Çevrenin Durumu adlı raporda şunlara dikkat çekildi: 19 ekosistem çöküşün eşiğinde, Avustralya'da şu anda yerliden çok yerli olmayan bitki türü var, Avustralya'da, tüm diğer kıtalara göre daha çok türün soyu tükendi, İncelenen çevre kategorilerinden biri dışında, 2016'dan bu yana gerileme oldu ve yarısından fazlası "kötü" durumda. Bakan Plibersek "Gittiğimiz bu yolda devam edersek, memleketimizi düşündüğümüzde aklımıza gelen kıymetli yerler, manzaralar, hayvanlar ve bitkiler, çocuklarımıza, torunlarımıza kalmayabilir" dedi. Raporun yazarlarından Prof. Emma Johnston "Daha önceki raporlarda, iklim değişikliğinin etkilerini anlatırken, gelecek zaman kipini kullanırdık. Bu raporda büyük bir fark var, çünkü şu anda iklim değişikliğinin yaygın etkilerini belgeliyoruz" dedi. Raporda, ülkenin çevre yönetimi için uygun çerçeveye sahip olmadığı, bunun yerine çeşitli hükümet katmanlarındaki kafa karıştırıcı sistemlere dayanıldığı vurgulandı. Çalışmada ayrıca, federal hükümetin risklerin arttığı bir dönemde, biyo çeşitliliğin sürdürülebilirliğine yönelik harcamaları kıstığı ifade edildi. Rapor geçen yıl bir önceki hükümete teslim edilmişti, ancak yayımlanması Mayıs ayındaki genel seçimlerin sonrasına bırakıldı. Plibersek, "Rapor, Avustralya'da çevre krizi ve tahribatını, aynı zamanda hükümetin 10 yıl süren işlevsizliğini anlatıyor" dedi. Liberal muhalefetin bir sözcüsü ise, hükümetleri döneminde çevre sicillerinin "güçlü" olduğunu savundu. Avustralya, 2030 itibarıyla karbon salımını 2005 seviyelerine kıyasla %43 azaltmayı taahhüt etti. Bir önceki hükümetin hedefi %26 ila 28 arasındaydı.
Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Muğla’nın Marmaris ilçesinde faaliyet gösteren yunus parkında Splash adlı yunusun hayatını kaybettiği açıklandı. Edinilen bilgilere göre bu ölüm, tesiste kısa bir zaman diliminde gerçekleşen dördüncü yunus ölümü vakası. Yunuslara Özgürlük Platformu’nun sosyal medya hesaplarından paylaştığı ölüm haberinde, tesis hakkında suç duyurusunda bulunulacağı, çeşitli rahatsızlıkları olduğu bildirilen kalan üç yunusun da zaman kaybetmeden deniz memelisi uzmanı veteriner hekimler tarafından sağlık kontrolünden geçirilmesi için başvuru yapılacağı belirtildi. Platformun açıklamasında, “Elimize geçen kanıt niteliğindeki diğer fotoğraf ve videoları da kullanarak yunus parkına dava açılması için çabalayacağız. Splash ile birlikte diğer tutsak hayvanlar için adalet ve özgürlük talep ediyoruz” denildi. Yapılan açıklamada; “hayvan hapishaneleri” olarak tanımlanan yunus parkları gibi işletmelerde meydana gelen hayvan hakları ihlalleri vurgulanırken, aynı zamanda ulusal ve uluslararası mevzuatın da çiğnendiğine dikkat çekildi.