Batı Akdeniz’i vuran rekor kıran sıcaklıklar, iklim krizi nedeniyle.
Bilim insanlarına göre, Batı Akdeniz’i vuran rekor kıran sıcaklıklar, iklim krizi nedeniyle. Araştırmacılar İspanya, Portekiz, Fas ve Cezayir’deki sıcak hava dalgasının küresel ısınma nedeniyle en az 100 kat daha olası hale geldiğini hesapladı. İklim krizinden önce, böylesine aşırı bir olayın yalnızca en az 40.000 yılda bir olması bekleniyordu. Bu da insan - zaman ölçeğinde istatistiksel olarak imkansız. Bilim insanları, yılın başlarındaki bu tür sıcakların, yaza göre daha az hazırlıklı olan insanlar için özellikle zararlı olduğunu söyledi. Çiftçiler zaten uzun süreli bir kuraklıktan mustaripti ve sıcak hava dalgası, özellikle buğday için mahsul yetiştirme mevsiminde etkili oldu. Bölgedeki aşırı sıcaklıklar, iklim modellerinin öngördüğünden daha hızlı artıyor. Bu bilim insanlarını endişelendiren bir sorun ve nedenlerini anlamak için yoğun araştırmalar sürüyor. İnsan kaynaklı küresel ısınmanın, sıcak hava dalgalarının şiddetini ve sıklığını artırdığı halihazırda biliniyordu. Ancak iklim krizi olmadan gerçekleşmesi imkansız olan aşırı olayların sayısı artıyor ve gezegen genelinde yaşamları ve geçim kaynaklarını yok ediyor.
Ülke içinde yerinden edilmiş kişi sayısı rekor seviyeye ulaştı
Yeni verilere göre, geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’yı işgalindeki gibi çatışmalar ve Pakistan’daki muson selleri gibi iklim felaketleri nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş kişi sayısı dünya çapında 71,1 milyona ulaşarak rekor seviyeye ulaştı. Cenevre kökenli Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC), bu sayının 2021’den bu yana %20’lik bir artışı temsil ettiğini belirtirken benzeri görülmemiş sayıda insanın, güvenlik ve barınma nedenleriyle kaçtığını ifade etti. IDMC, dünyadaki yerinden edilmiş kişilerin yaklaşık dörtte üçünün, 2022’deki çatışmalar nedeniyle Suriye, Afganistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Ukrayna ve Sudan dahil olmak üzere 10 ülkede yaşadığını söyledi. IDMC’ye göre, Ukrayna’daki savaş geçen yıl yaklaşık 17 milyon kişinin yerinden edilmesini tetikledi. Raporda, “Çatışma ve şiddet dünya çapında 28,3 milyon kişinin ülke içinde yerinden edilmesini tetikledi. Bu sayı son 10 yılın yıllık ortalamasına göre üç kat daha yüksek,” denildi.
Akbelen Ormanı her zamankinden daha çok tehlike altında
Evrensel’de yazan Nejla Işık, Akbelen Ormanı hakkında seçimlerden sonra ağaçların tehlike altında olduğunu aktardı. Işık, "Biz İkizköylüler; havamızı, suyumuzu, toprağımızı, ormanımızı, ölmez ağacımızı, kısacası yaşamlarımızı kömürden ve termikten korumak ve savunmak adına yıllar önce büyük bir mücadele yolculuğuna çıktık. Yerinden, yurdundan edilmek istemeyen köylüler olarak topraklarımızı satın almak isteyen enerji şirketinin karşısına dikildik. Bu şirketin ‘bir avuç köylü’ olarak gördüğü ve bizlere yaptığı büyük baskı ve zorbalıklara rağmen haklı yolumuzdan dönmedik. Kenetlendik, dayanışma ağları ördük, tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük destekler aldık, mücadeleyi büyüttük. Öğrendiğimiz haklarımız ve dört senedir büyük bir umutla tutunduğumuz ‘Zeytin Yasası’ ile bugünlere gelene dek köyümüzü ve Akbelen Ormanı’nı yaşattık. Çıktığımız uzun soluklu, zor ve çetin geçen bir mücadeleydi. Motivasyonumuzu, gücümüzü, direngenliğimizi ise yıllar önce kömür uğruna kaybettiğimiz Işıkdere’mizden aldık. Yıllarca köyleri ve köylüyü ezen, geçim kaynaklarını elinden alan, kendine bağımlı eden termik santral bir yandan da kırk yılı aşkın süredir bizleri zehirliyor. Yaşamlarımızdan çalıyor. Tüm bu haksızlıklara karşı çıktıktan sonra bizleri ikna edemeyeceğini anlayan şirket, iki senedir Akbelen Ormanı’nı, kömür madeni ile aramızda kalan son yaşam parçasını yok etmeye çalışıyor. Çünkü biliyor ki bizi köyümüze bağlayan, bu zehrin içinde yaşanabilir kılan tek şey ormanımız. Tüm bunları yaparken istihdam ve yerli enerji üzerinden, asılsız haberler de yaptırarak kamuoyuna sevimli görünmeye çalışan şirket, kendi bünyesinde çalıştırdığı ve bize destek olmak isteyen kişileri işiyle tehdit ediyor. Eylemlerimize, yükselttiğimiz haklı sese karşı daima işçileri kullanmaya çalışıyor. Biliyoruz ki maden işçileri de biz çiftçiler gibi emeğiyle var olmaya çalışıyorlar. Bu kapitalist sistem yüzünden mağdur olanlar aynı; tüm emekçiler. Oysa ki kimse mağdur edilmeden, adil bir geçiş sayesinde yeni ve daha sağlıklı istihdam koşulları ile başka bir dünya mümkün. Örneğin 350 Türkiye, Avrupa İklim Eylem Ağı ve Milas Kent Konseyi ile yaptığımız raporda zeytincilik, arıcılık, ekoturizm gibi imkanlar sayesinde termik santralde çalışan işçilerin büyük bir bölümü için istihdam yaratılabilir ve bu termik santrale devletin yalnızca verdiği bir senelik teşvik ile mümkün. Tüm bunları bildiğimiz için kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bir süredir şirketin seçimden sonra Akbelen Ormanı’na kesim için gireceğinin duyumlarını alıyoruz ve ne yazık ki bilimsellikten uzak hazırlanan bilirkişi keşfi sonucu kaldırılan yürütmenin durdurulması kararı yüzünden, Akbelen Ormanı her zamankinden daha çok tehlike altında! Kalan son ormanlarımızı da kömüre feda etmeyeceğiz! Yaşamak ve yaşatmak için… Şimdiye dek birlikte, dayanışmayla yaşattığımız Akbelen Ormanı’nı birlikte yaşatmaya devam edelim! Akbelen’i koruyan mahkeme kararı olmasa bile onu koruyan büyük bir Akbelen ailesi var!” dedi. İkizköy Çevre Komitesi’nin change.org’ta başlattığı kampanya change.org/IkizkoyDireniyor adresinde.