2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü

-
Aa
+
a
a
a

Bu yıl 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü'nün teması "İnsan ve Doğa için Sulak Alanlar Hareketi".

Fotoğraf: WWF Osman Erdem
Gezegenin Geleceği: 2 Şubat 2022
 

Gezegenin Geleceği: 2 Şubat 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Tüm dünyada yeryüzünün en zengin ve üretken ekosistemlerini oluşturan sulak alanları yok olmaktan kurtarmak ve bozulan sulak alanları eski hâline getirmek için harekete geçme çağrısı yapılıyor. Çünkü yaşamlarımızın bağlı olduğu, canlılık kaynağımız sulak alanları ve bu alanlarda yaşayan türleri hızla kaybediyoruz. 2021 yılında Tuz Gölü’nün sularının çekilmesi ile yaşanan flamingo yavrularının toplu ölümü hâla hafızalardayken, su miktarının son 50 yılda yüzde 46 azaldığı Burdur Gölü'nde artık tehlike altındaki türlerden dikkuyruk ördeğine rastlanmıyor.  2 Şubat vesilesiyle ülkemizdeki sulak alan kaybına vurgu yapan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), tarımsal sulamanın bunda önemli bir payı olduğuna dikkat çekti. Vakıf, tarım sektöründe modern sulama yöntemlerine geçmenin önemini vurguladı. Yeraltı sularını besleyen, taban suyunu dengeleyen, su rejimini düzenleyerek sel ve taşkınların yıkıcı etkilerini azaltan sulak alanlar erozyon ve sediman kontrolü yaparak toprağı korur; balıkçılık, sazcılık ve turizm olanakları ile yerel ekonomiye katkı sağlar. Doğanın çeşitliliğini ve eşsiz güzelliklerini barındıran göller, nehirler, dereler, akiferler gibi sulak alanları içeren tatlı su habitatları, tüm dünyadaki bilinen hayvan türlerinin %10’undan fazlasının ve tüm balık türlerinin %50’sinin yaşam alanı. Tüm işlev ve değerlerine karşın sulak alanlar, yeryüzünde en hızlı kaybın yaşandığı ekosistemler. Dünya genelinde sulak alanların durumunu takip etmekle görevli Ramsar Sekreteryası’nın 2018 yılında yayımladığı bir rapora göre yapılaşma, kirlilik, kurutma, aşırı kullanım gibi çeşitli sorunlar nedeniyle son 300 yılda, dünyadaki sulak alanların %87’si, 1970’ten bu yana ise %35’i yok oldu. Dünya yüzeyinin yaklaşık %6’sını kaplayan sulak alanlar dünyadaki karbonun %14,5’unu tutarken sulak alanların tarım alanlarına dönüştürülmesi büyük miktarda karbondioksitin açığa çıkmasına neden oluyor. WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli Dünya Sulak Alanlar Günü için yaptığı açıklamada şunları söyledi: “WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, 1970-2016 yılları arasında dünya genelinde omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan büyük azalma yaşadığımız ekolojik krizin en önemli göstergelerinden biri. Ne yazık ki yapılaşma, kirlilik, kurutma, aşırı kullanım gibi faaliyetler nedeniyle en büyük kayıp %84 ile sulak alanlarda yaşandı. Ülkemizde de ne yazık ki en çok sulak alanlar zarar görüyor. Bu süreci tersine çevirmek mümkün. Bunun için kamu yönetimi, tarım sektörü ve ilgili STK’ların birlikte harekete geçmesi gerekiyor. Sadece tarımda damla sulamaya geçerek bile, ülkemizde her yıl toplam 16 milyar metreküp su tasarrufu yapmak, sulak alanlarımız üzerindeki baskıyı azaltmak mümkün. Bu miktar80 milyona yakın nüfusa sahip Türkiye’de, yaklaşık 3 yıllık evsel su ihtiyacına denk düşüyor” dedi.

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Polonya, göçmenlerin yasa dışı yollarla Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geçmesini engellemek amacıyla doğu sınırına bir duvar inşa etmeye başladı. Duvar, UNESCO Dünya Mirası listesindeki geniş ve antik Białowieża Ormanı’nı da bölecek. UNESCO ve çevre örgütleri, Polonya’nın Belarus sınırında yer alan Avrupa bizonu, vaşak ve diğer nesli tükenmekte olan türlere ev sahipliği yapan Bialowieza ormanından geçen duvar inşasını doğal hayata zarar vermeyeceğini kanıtlayana kadar ertelemesi gerektiği çağrısında bulundu. Reuters‘ın aktardığına göre, UNESCO’nun Dünya Mirası Merkezi‘ndeki Doğal Miras Birimi Başkanı Guy Debonnet, Polonya’nın duvarın korunan alan üzerinde olumsuz bir etkisi olmayacağını göstermesi gerektiğini belirtiyor: “Polonya, gerekli güvenceleri almadan ve doğal miras için danışma organımız bunun olağanüstü evrensel değeri etkilemeden yapılabileceğine ikna olmadan ilerlememeli.”

Bundan 30 yıla yakın bir zaman önce, İsviçre'de onlarca yıl sonra ilk kez İtalya'dan sınırı geçen bir kurdun görülmesi çevre grupları tarafından büyük memnuniyetle karşılanmıştı. 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında İsviçre Alplerinde boz ayı, vaşak ve kurt başta olmak üzere birçok hayvan türünün soyu tükenmişti. Sık sık el değmemiş, tertemiz diye tanımlanan bu yüksek dağlık bölgenin doğası bilhassa tek bir "yırtıcı" hayvan türü, insan tarafından tahrip edilmişti. Şimdi her üç tür de bu dağlara geri döndü. Ayılar ve kurtların dönüşü doğal seyrini izledi, vaşak ise insanlar tarafından doğaya yeniden yerleştirildi ve başarıyla çoğaldı. Fakat insanların doğada hayvanlarla uyum içerisinde barış içinde bir arada aşaması rüyası, Alplerdeki bazı köylerde yaşayanlar açısından biraz karabasana dönüşmüş gibi.

KuzeyDoğa Derneği 15 yaşına girdi! Kuşların, kurtların, boz ayıların, vaşakların peşinde, bilimsel temelli doğa koruma çalışmalarına 15 yıldır devam ediyor. 2022 İlkbahar Kuş Halkalama Sezonu, Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde (@arasbirdstation) başlıyor. COVID 19 nedeniyle güncellenmiş katılım koşullarını incelemek ve gönüllü olarak çalışmalara katılabilmek için, www.kuzeydoga.net adresini ziyaret ederek başvuru formunu doldurabilirsiniz.