Jacques, Fishbach, Marc Lavoine: 2022'nin ilk üç ayına damga vuran albümler

Bu haftaki programımıza 10 Mart’ta yayınlanan bir mini albümden seçtiğimiz parçayla başladık. Toi et moi - Sen ve Ben adlı şarkıda, 1989 doğumlu pop şarkıcısı Joyce Jonathan’a trompetiyle Ibrahim Malouf eşlik ediyordu. Joyce Jonathan’ın yeni albümü "Les p’tites jolies choses"un da 11 Mart’ta piyasaya çıktığını hatırlatalım.

Kariyerine 2015 yılında başlayan 1991 doğumlu Jacques ya da tam adıyla Jacques Auberger, esasında deneysel müzik çalışmalarıyla tanınıyordu.  Daha çok "noise music" olarak tanımlayabileceğimiz bu tarz için günlük hayatta kullanılan farklı eşyaların çıkardığı seslerden faydalanan sanatçı, bestelerinin çoğunu da sahnede yapıyor böylelikle onu izlemeye gelenler bir parçanın konser boyunca nasıl evrilip olgunlaştığına şahit olma fırsatını yakalıyordu. 11 Şubat’ta yayınladığı "L’importance du vide" adlı yeni albümündeyse bu sıra dışı tarzı biraz geri plana atıp elektronik müziğe ağırlık vermiş Jacques. Albümdeki şarkıların büyük bir kısmını da, pandemi sırasında kapandığı Fas’ın Atlas Okyanusu kıyısında yer alan bir evde yazmış.

Pop, rock ve synthpop tarzlarını harmanlayan ilk albümünü 2017 yılında yayınlayan Fishbach, bu çalışmasıyla oldukça olumlu eleştiriler almış ve geleceğin umut vadeden isimleri arasında gösterilmişti. İkinci albümü "Avec les yeux"yü 25 Şubat’ta piyasaya süren genç kadın, kayıtlarını Belçika sınırı yakınlarında yer alan çocukluğunun da geçtiği ormanlık Ardennes bölgesinde gerçekleştirdiği bu albümle bizi 80’li yıllarda götürüyor adeta. Özellikle Masque d’or, Demodé ve Tu es envie gibi şarkılarda bu yıllara ait melodileri duymak mümkün. Bunların dışında Quitter la ville ve Arabesques gibi melankolik parçalar da yer alıyor albümde. Albümün ismi için Avec les yeux - Gözlerle kelimesini seçen Fishbach, bunun nedenini de hile yapamayacağımız iki şey varsa bunlar ses ve bakıştır sözleriyle açıklıyor.

1950 doğumlu İtalyan asıllı Belçikalı şarkıcı Frédéric François, kariyerine altmışların sonlarına doğru başlamış, özellikle yetmişli ve seksenli yıllarda seslendirdiği şarkılarla Fransa’da bir hayli popüler olmuştu. Günümüzde hala düzenli olarak albüm çıkarmaya devam eden sanatçı, ulaştığı satış rakamlarıyla da Adamo ve Jacques Brel’in ardından albümleri en çok satan üçüncü Belçikalı konumunda bulunuyor. 4 Mart’ta en sevilen şarkılarını Bénabar, Roberto Alagna, Al Bano ve Sandra Kim gibi meslektaşlarıyla birlikte yorumladığı bir düetler albümü yayınlayan François, albümde, 2019 tarihli Juste un peu d'amour adlı parçasını da Johnny Hallyday'i andıran sesi sayesinde şöhrete kavuşan sayılan Jean-Baptiste Guégan ile birlikte yorumlamış.

Bernard Lavilliers’nin yeni albümü "Sous un soleil énorme"dan daha önceki programlarda bahsetmiştik. Geçtiğimiz günlerde, 2021’in Kasım ayında piyasaya çıkan bu albümden yeni bir single yayınlandı. Qui a tué Davy Moore? adlı bu parça aslında Fransızcaya Bob Dylan’ın 1963 tarihli Who Killed Davy Moore? adlı şarkısından uyarlanmış. Parçanın Fransızca sözlerini ise 1966’da Graeme Allwright yazmış. Şarkı, Kübalı Sugar Ramos’la yaptığı maç sırasında aldığı darbeler sonucu hayatını kaybeden Amerikalı boksör Davy Moore’u konu alıyor. Parça boyunca Moore’un menajeri, maçın hakemi, bir gazeteci, seyirciler ve Moore’un rakibi, boksörün ölümünden kendilerinin sorumlu olmadığını dile getiriyorlar. Parçanın bu yeni versiyonunda da bu karakterlere Lavilliers’nin yanı sıra Gaëtan Roussel, Izïa Higelin, Eric Cantona ve Hervé gibi isimler hayat vermiş.

Paris Gospel Korosunda yer alan isimlerden bazıları, Fransa’da yaşayan galli müzisyen Michael Jones’la bir araya gelerek, özellikle 1980’le 2000 arasındaki dönemde Fransız popüler müziğine damga vuran Jean-Jacques Goldman’ın sevilen şarkılarını yorumladıkları "L’héritage Goldman" adlı bir albüm yayınladılar. Geçen yıl yetmişinci yaşını kutlayan Goldman, son albümünü 2001’de piyasaya sürmüş ve o günden bu yana Les Enfoirés konserleri ve başkaları için yazdığı şarkılar dışında gözlerden uzak bir hayat yaşamaya başlamıştı. Bu albümde de Marina Kaye, Lilian Renaud ve Mentissa gibi isimler, onun Famille, Pas toi, Sache que je ve Je te donne gibi ünlü şarkılarını farklı düzenlemelerle seslendirmişler.

Marc Lavoine, "Adulte jamais" adlı yeni albümünü 14 Ocak’ta piyasaya sürdü. Albümden çıkan ilk single olan Le train için çekilen video klipte oyuncu Virginie Ledoyen eşlik etmiş Lavoine’a. Albümde ayrıca bu iki sanatçının düet yaptığı bir parça da bulunuyor. Albümün isim şarkısını ise Lavoine, Grand Corps Malade ile birlikte seslendirmiş.

Art Mengo, Yvan Cujious ve Magyd Cherfi üçlüsü Toulouse Contour ismiyle bir araya gelerek Ocak ayının sonunda "Le temps additionel" adlı albümü yayınladılar. Hepsi Toulouse doğumlu olan bu üç isim birlikte çalışmaya 2014’te başlamış. Art Mengo daha çok solo çalışmaları, Magyd Cherfi, Zebda grubunun solisti olarak, Yvan Cujious ise radyo programcısı yönüyle öne çıkıyordu daha çok fakat bu çalışmalarıyla uyumlu bir ekibe dönüşmüş bu üç isim. Albümlerinde de Claude Nougaro, Nino Ferrer, Francis Cabrel ve Pierre Groscolas’nın ünlü şarkılarını birlikte seslendirmişler. Bu albümden çıkan ilk single Demain, demain adını taşıyor. Parçayı ilk olarak 2003’te Toulouse’lu grup Fabulous Trobadors seslendirmişti.

Biraz da önümüzdeki haftalarda yayınlanacak albümlere bir göz atalım. Bahar aylarında piyasa pek de hareketli görünmese de yine de kayda değer birkaç albüm buluşacak müzikseverlerle. Bunlardan biri 1 Nisan’da yani piyasaya çıkan Michel Legrand antolojisi "Hier & demain". 5 CD’den oluşan bu koleksiyon, 2019’da aramızdan ayrılan ve bu yıl doksanıncı yaş gününü kutladığımız efsanevi bestecinin eserlerini tematik olarak sınıflandıran dört albümün yanında bir de onun ünlü şarkılarını Juliette Armanet, Clara Luciani ve Thomas Dutronc gibi isimlerin seslendirdiği bir CD’yi içeriyor. Nisan ayında dinleme imkânına kavuşacağımız bir başka albüm de Fransız müziğinin üretken isimlerinden Bertrand Betsch’e ait. Sanatçının kendisinin yazıp bestelediği şarkılardan oluşan "J’ai horreur de l’amour", 22 Nisan’da alacak müzik marketlerdeki yerini. Yine 22 Nisan’da bu yıl 94. Yaşını kutlayacak olan Kanadalı şarkı yazarı-şair ve yorumcu Gilles Vigneault, kariyerinin altmışıncı yılını "Comme une chanson d’amour" adlı albümle taçlandıracak. Mayıs ayında ise Bertrand Belin, Renaud ve Axel Bauer gibi isimlerin yepyeni çalışmaları çıkacak piyasaya.

Tekrar geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan albümlere dönersek, Lübnan asıllı besteci-söz yazarı ve yorumcu Yara Lapidus kendi adını taşıyan ilk albümünü 2009‘da piyasaya sürmüştü. Aynı zamanda stilist olan sanatçının yeni albümü "Back to Colors" ise 18 Şubat’ta buluştu müzikseverlerle. Bu albümden çıkan ilk single, Rocking chair ismini taşıyor.

İlk albümünü 2000 yılında yayınlayan, yine aynı yıl Benjamin Biolay’le birlikte Henri Salvador için yazdığı Jardin d’hiver adlı parçayla üne kavuşan Keren Ann, 1990’da kurulan yaylı çalgılar dörtlüsü Quatuor Debussy ile bir araya geldiği albümünü 11 Şubat’ta piyasaya sürdü. Keren Ann’ın 2000 ile 2019 arasında yazdığı on şarkıyı, pandemi günleri sırasında tüm konserler iptal olurken Paris’te bulunan bir stüdyoda bir araya gelerek kaydetmiş söz konusu sanatçılar ve ortaya son derece etkileyici düzenlemeler çıkmış. Bu beş müzisyenin, 2017’den beri düzenlenen çeşitli konserlerde hep birlikte sahne aldıklarını da hatırlatalım.

1952 doğumlu Jean Guidoni, kariyerine yetmişli yılların ortasında başlamış, 1981’de ise "Je marche dans les villes" adlı albümüyle Charles Cros Akademisi ödülüne layık görülmüştü. Ertesi yıl müziği Astor Piazzola imzalı tek kişilik opera "Crime passionel"le büyük yankı uyandırsa da bu çalışması ona geniş kitleler tarafından tanınma fırsatını sağlamadı.  1995’te "Vertigo" isimli albüm için bu kez Michel Legrand’la bir araya gelen Guidoni, 2008’de Jacques Prévert şiirlerinden uyarlanan şarkıları seslendirdiği bir albüm yayınladı. Guidoni’nin "Avec des si" adlı yeni albümü ise 25 Mart’ta piyasaya çıktı. Yine melankoli duygununun hakim olduğu on iki parçanın yer aldığı albümdeki şarkı sözleri Arnaud Bousquet imzasını taşıyor.

Sahne adı olarak La Zarra’yı kullanan Québec’li şarkıcı Fatima Zahra, şarkı söylemeye 2016’da arkadaşlar arasında gerçekleşen bir iddialaşma sonucunda başlamış. Sahne adı için de Victor Hugo’nun bir şiirinden ilham almış. Lazarra adlı bu şiirde koşan, şarkı söyleyen son derece kararlı bir kızdan bahsediyormuş ünlü şair, o da bu karakteri kendisiyle özdeşleştirmiş. Albümünü çıkarmadan önce kendi sesini bulabilmek amacıyla Barbra Streisand, Shirley Bassey, Edith Piaf ya da Barbara gibi efsanevi sanatçıların seslerini inceleyen sanatçı, 2021 yazında yayınlanan ilk single’ı Tu t’en iras’yla bir hayli ses getirdi. Parçanın klibi Youtube’da dokuz milyonun üzerinde bir görüntülenme rakamına ulaşırken La Zarra da, pop ve hip-hop tarzındaki parçalara yer verdiği ilk albümünü 2021’in Aralık ayında yayınladı.