1960 yılının öne çıkan şarkıları

-
Aa
+
a
a
a

1960-67 yılları arasındaki müzikal akımları ve bu akımların öne çıkan parçalarını ele alacağımız sekiz programlık serinin ilk bölümünde, 1960 yılının dikkat çeken şarkılarını ve bu şarkılara ait birbirinden ilginç hikâyeleri keşfettik.

Johnny Hallyday

Altmışlı yıllar çoğu Fransız için huzur, refah ve mutlulukla aynı anlama geliyordu. Dünya nüfusunun gitgide arttığı savaş sonrası yıllarda doğan çocuklar, tüketim toplumunun nimetleriyle büyüyorlardı. Transistörlü radyolar, televizyonlar, otomobiller, pikaplar, dergiler ve gençliğin idolü haline gelmiş şarkıcıları konu alan radyo programlarıyla renklenen hayatlar, Cezayir Savaşı ve ABD-SSCB gerginliği gibi birkaç can sıkıcı gelişmeye rağmen, dertten ve tasadan olabildiğince uzaktı. Nesiller sonra yaşamlarının en güzel yıllarının tadını çıkarma hakkını elde eden ergenler Amerika’ya gitme hayalleri kurarken beyazperde sayesinde tanıştıkları James Dean, Marilyn Monroe, Elvis Presley ve Brigitte Bardot gibi yıldız isimlere adeta tapıyorlardı. Sonuncusu hariç hepsi ABD kökenli olan bu yıldızlar bu dönemde adeta dokunulmazdı. O zamana dek hiçbir Fransız genci bunlardan birini taklit etmeye cesaret edememiş, bu da doğal olarak acilen doldurulması gereken büyük bir boşluk yaratmıştı. Bu boşluğun doldurulması için ilk adımı, ilk 45’liğini 14 Mart 1960’ta, henüz on yedi yaşındayken yayınlayan Johnny Hallyday atacaktı. Son derece basit şarkılardan oluşan bu 45’lik, müziğin de ötesinde gençlere yeni bir yaşam tarzı empoze ediyordu aslına bakılırsa. Bu dönemde çalıştığı stüdyonun da ısrarıyla Fransız kültürüyle yetişmiş bir Amerikalı olduğunu iddia eden Elvis Presley hayranı Johhny’nin ikinci 45’liği Souvenirs, souvenirs ise o yılın Haziran ayında piyasaya çıktı. Orijinali Amerikalı şarkıcı Barbara Evans tarafından seslendirilen bunun hemen sonrasında da Almancaya uyarlanıp büyük ses getiren parçanın Fransızca sözleri, daha önce Edith Piaf, Tino Rossi ve Luis Mariano gibi isimlerle çalışan ve Sidney Bechet’nin ünlü Petite fleur’ünün sözlerini de kaleme alan Fernand Bonifay’e aitti. Şarkının önce bir dönem striptizci olarak da çalışan Rita Cadillac’a emanet edilmesi planlansa da, parçanın melodisinin rumbadan twiste çevrilmesinin de etkisiyle en nihayetinde Johnny Hallyday’de karar kılındı. Olağanüstü bir başarıya atarak aynı zamanda Johnny’nin ilk hit parçası unvanını elde eden parça bugün hala altmışlı yılların sembolik melodilerinden biri olarak görülüyor.

Altmışların başında, Johnny Hallyday’in de dahil olduğu ergenlikten gençliğe adım atan kuşağın en büyük hayallerinden biri de, bir rock grubunun üyesi olmaktı. Bu dönemde ortaya çıkan Les Chaussettes Noires, Les Chats Sauvages ve Les Pirates gibi birkaç grup kalıcı olmayı başarırken onlar kadar şanslı olmayanların üyeleri yeniden okulun yoluna tutmak zorunda kalıyordu. Buna karşın artık yeni starların zamanı gelmiş, geçtiğimiz on yılın ünlü isimlerinden bazılarının parıltısı yavaş yavaş sönmeye başlamıştı bile. Şöhreti ellilerde yakalayan bazı sanatçılar ise gündemden düşmemek için müzik tarzlarını değiştiriyor, repertuarlarına genç kuşağa hitap edebilecek twist ya da rock altyapılı şarkılar ekliyorlardı. Bu isimlerden biri de Dalida’ydı. Ellilerin ikinci yarısında Bambino, Gondolier ya da Les Gitans gibi klasik şansonlar ya da uyarlamalarla büyük ses getiren sanatçı, altmışlı yıllara Jules Dassin’in Jamais les dimanches (Pazarları asla) filminde Melina Mercouri tarafından Yunanca olarak seslendirilen Manos Hadjidákis bestesinin Fransızca uyarlaması olan Les enfants du Pirées ile giriş yapacaktı. Yé-yé akımının ayak seslerini erkenden hissetmeye başlayan Dalida, bu modaya uyum sağlayabilmek amacıyla aynı yıl, orijinali Amerikalı şarkıcı Brian Hyland tarafından seslendirilen Itsy Bitsy Teeny Weeny Yellow Polka Dot Bikini’nin Fransızca uyarlaması olan Itsi bitsi, petit bikini’yi piyasaya sürdü. Fransızca sözleri André Salvet ve Dalida’nın ertesi yıl hayatını birleştireceği Lucien Morisse imzalı parça, aynı dönemde Johnny Hallyday ve Richard Anthony tarafından da kaydedilecek, bu rekabetten pek de hoşlanmayan Morisse 11 Ekim’de kendisinin sunduğu bir radyo programında Johnny Hallyday’in 45’liğini canlı yayında kırarak: “Bu, onu son duyuşunuzdu” diyecekti.

Altmışların başında ortaya çıkan, kendi idollerini yaratmanın peşindeki yeni ve heyecanlı kuşak tecrübeli söz yazarlarının da dikkatini çekmiş ve bu sayede onları konu alan şarkılar dönemin tecrübeli sanatçılarının repertuarlarına eklenmeye başlamıştı. Örneğin Gilbert Bécaud, o yıl yayınlanan albümünde sözleri Pierre Delanoë imzalı Tête de bois isimli bir şarkıya yer vermişti. Delanoë, her geçen gün davranışlarını anlamakta daha da zorluk çektiği genç kuşak hakkındaki gözlemlerine yer verdiği parçada: “Kız, delikanlı gibi giyiniyor, bir pantolon, bir ceket, gece onlara rastlarsanız, sanırsınız iki erkek / maske takmış gibi yüzleri, nasıl anlarsınız birbirlerini sevdiklerini? Tehlikeli oyunlar oynarlar, mutluluğu bunda bulurlar, anlamsızlıkların zamanı bu, hassas yaşlar ve inatçı kafalar” sözleriyle çok da kalıcı olmayacağını düşündüğü bu modayı kıyasıya eleştiriyordu. Bununla birlikte ironik bir şekilde tıpkı sözleri Pierre Delanoë imzasını taşıyan 1957 tarihli Bécaud şarkısı Salut les copains gibi bu parçanın ismi de yé-yé kuşağı tarafından çok çabuk benimsenecek, televizyonda yayınlanan bir gençlik programı ve bir gençlik dergisi bu şarkıdan esinlenerek sırasıyla Age Tendre et Tête de Bois ve Mademoiselle Age Tendre isimlerini alacaktı.

Ülkemizde olduğu kadar dünya genelinde de Fransızcanın en prestijli diller arasında sayıldığı altmışlı yıllarda, Eurovision şarkı yarışmasında en iyi sonuçları genelde Fransızca şarkılar alıyordu. Yarışmada ilk birinciliğini 1958’de André Claveau’nun Dors mon amour adlı parçasıyla alan Fransa da 1960’ta yarışmaya bu kez bir sene önceki yarışmada Monaco’yu temsil eden Jacques Pills ve Parlez-moi d’amour ile otuzlu yıllara damgasını vuran Luicenne Boyer’nin kızları Jacqueline Boyer ile katılmış, onun tarafından seslendirilen Tom Pillibi adlı parça, geceden otuz iki puanla ayrılarak birinciliği elde etmişti. Sözleri Pierre Cour müziği ise André Popp imzasını taşıyan parça Fransa dışında Belçika ve İspanya’da da büyük ses getirecek, bunun yanı sıra Boyer parçayı İngilizce ve Almanca olarak da kaydedecekti. 1960’da tamamen Fransızca sözlerden oluşan iki parça daha yarıştı. Belçika’yı temsil eden Fud Leclerc, Mon amour pour toi adlı parçasıyla altıncı olurken, Monaco adına yarışan François Deguelt, Ce soir-là adlı şarkısıyla üçüncülüğü elde etti. Ocak ayında düzenlenen San Remo Müzik Festivali'nden birincilikle ayrılan İtalyan oyuncu ve müzisyen Renato Rascel’in, o yıl Dalida tarafından Fransızca olarak da kaydedilen Romantica adlı parçası ise, beklentilerin uzağında kalarak geceyi sekizinci sırada tamamladı. 

Müzik piyasasına hızlı bir giriş yapan genç isimlerle mevcut konumlarını korumaya çalışan sanatçılar arasındaki rekabet kıyasıya devam ederken piyasanın hâlihazırda saygın bir statüye sahip tecrübeli isimleri şimdilik bu yaşananlarla pek de ilgileniyor gibi görünmüyor, kendi çizdikleri yolda üretmeye devam ediyorlardı. Onların piyasadaki konumunu tam olarak kavrayabilmek için bir on yıl öncesine gitmek daha iyi olabilir. Ellili yıllarda, şanson git gide entelektüel bir görünüm kazanmış ve müzikhollerin ışıltısından uzaklaşıp, şiire biraz daha yaklaşmıştı. Besteci/söz yazarı/yorumcular adı verilen yeni bir şarkıcı türü de işte tam olarak bu dönemde doğmuştu. Müzikhol kültürü bu üç rolün ayrı ayrı kişilerde toplanması üzerine kurulmuşken (örn. Marguerite Monnot & Raymond Assot & Edith Piaf üçlüsü), Charles Trenet bunların hepsini kendi üzerine alarak şansonun yenilenmesine ön ayak eden kişi konumuna gelmişti. Bu bağlamda modern bir ozan özellikleri taşıması gereken “şarkıcı”, sadece önüne konulan sözleri başkaları tarafından yazılan notalar eşliğinde okuyan bir ses olmakla kalmayıp; kendine ait bir evrenle, kendi dünya görüşüyle ve nihayet kendi yazdığı sözler ve bestelediği melodiler ile yaratım sürecinin her evresine katkıda bulunan kişi olmalıydı. Müzik piyasasına ellilerin ortasında, böyle bir ortamda görkemli bir giriş yapan Georges Brassens klişelerden olabildiğince uzak durarak eserlerine evrensel bir boyut kazandıracak, gitar eşliğinde seslendirdiği baladlarla, Guy Béart ve çok sonraları Francis Cabrel gibilerin de izleyeceği bir yolu açan kişi olacaktı. Öte yandan Léo Ferré başta olmak üzere “Sol Yaka” kültürüne daha yakın duran sanatçılar, piyanoyu gitara tercih edecekti. Ferré'den bahsetmişken, 1950-1960 yılları arası, Ferré için aynı zamanda uzun süreli dostlukların başlangıç yılları olmuştu. Bu dönemde aralarında Monsieur William ve Le temps du tango’nun da bulunduğu yirmi kadar parçayı birlikte kaleme alacağı Jean-Roger Caussimon, şiirlerini besteye dökeceği Louis Aragon ve 1968’e kadar evli kalacağı ikinci eşi Madeleine’le tanışan sanatçı, 1960’da Jolie Môme ve Comme à Ostende gibi şarkıların yer aldığı albümü “Paname” ile nihayet geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi başaracaktı. Kariyerine ellilerin ortasında, Sol Yaka kabarelerinde başlayan Guy Béart ise, aynı yıl Julliete Gréco tarafından da kaydedilen Il n’y a plus d’après ile 1960’ın en fazla ses getiren parçalarından birine imza attı. Sanatçının genç bir kadınla buluşmasın ardından Saint-Germain-des-Prés’deki bir kafenin masasında, bir saat içinde kaleme aldığı bu melankolik şarkı, bir zamanlar varoluşçuların, caz müzisyenlerinin ve şairlerin mekân bellediği bu semtin yitip giden ruhuna bir veda anlamı da taşıyordu aynı zamanda. 

Kariyerine kırklı yıllarda başlayan ve kendi efsanesini kendisi yaratan Edith Piaf da tıpkı Ferré ve Béart gibi birkaç sene içinde tüm piyasayı işgal edecek olan yé-yé furyasından etkilenmişe benzemiyordu. Ellili yılların sonunda Paris, Rio ya da New York’ta verdiği konserlerle uluslararası bir star konumuna yükselen "Kaldırım Serçesi", bu dönemde aynı zamanda genç gitarist Georges Moustaki’yle romantik bir ilişki de yaşıyordu. Bir gün Moustaki’den kendisi için Londra’da geçen melankolik bir şarkı yazmasını istedi Piaf. Moustaki de bunun üzerine bir İngiliz lordunun hatıralarını konu alan bir metin kaleme aldı. Şarkı çok hoşuna gitmese de parçada geçen “Milord” terimini ilginç buldu Piaf ve Moustaki’den parçayı, bu terim üzerine odaklanarak yeniden yazmasını istedi. Moustaki de Piaf’ın kendisine aldığı daktiloda metni kısa sürede yeniden yazdı: Milord adını taşıyan parça bu defa bir hayat kadınıyla zengin bir soylu arasındaki aşk hikâyesini konu alıyordu. Piaf bu yeni temadan memnun kaldı ve sadık bestecisi Marguerite Monnot’dan buna uygun bir melodi talep etti. Böylelikle son haline gelen parçayı kaydetmeden önce konserlerinde seslendiren sanatçı, 1959’un sonlarına doğru Moustaki’yle ayrılmalarının ardından şarkıyı bir daha söylemek istemese de menajerinin ısrarıyla bu kararından vazgeçti ve aynı zamanda parçayı kaydetmeye de razı oldu. 1959‘un Kasım ayında piyasaya çıkan şarkı, ertesi yılın en fazla satan 45’liklerinden biri unvanını elde etti.

Anglosakson bir havaya sahip olmanın daha “cool” sayıldığı altmışlı yılların aksine, ellili yılların modası Latin Amerika kökenli olmaktı. Bu dönemin radyo programlarını Gloria Lasso, Maria Candido ve Dario Moreno gibi egzotik isimlere sahip şarkıcılar işgal ederken Luis Mariano, Francis Lopez operetleriyle Châtelet tiyatrosunu tıklım tıklım dolduruyordu. Bu akımın kraliçesi olarak kabul edilen Mısır kökenli Dalida, Bambino’yla ortalığı kasıp kavuruyor, Paris doğumlu olmasına karşın kariyerine İspanya’da başlayan Germaine Montero, otuzlu yıllarda birlikte çalıştığı Federico Garcia Lorca’nın şiirlerinden uyarlanan bestelerle alkış topluyordu. Henri Salvador, Jacqueline François ya da Tino Rossi gibi isimlerin Güney Amerika kökenli melodileri Fransızca sözlerle kaydettiği bu dönemin sonlarına doğru, Mısır’da dünyaya gelen Lübnan asıllı Bob Azzam, Fransa’da büyük yankı uyandıracaktı. Kariyerine 1950’li yılların sonunda İtalya’da, orkestrasıyla birlikte Marino Marini şarkıları seslendirerek başlayan sanatçı, 1960’ta, oryantal esintiler içeren Mustapha ve Fais-moi du couscous chérie sayesinde Fransa’da şöhreti yakaladı. Aynı yıl Viens à Juan-les-Pins ile Grand Prix du Disque ödülünü kazandı. En ünlü şarkısı Mustapha’nın Türkçe versiyonu Dario Moreno ve Nil Burak gibi isimler tarafından Ya Mustafa ismiyle seslendirilen Azzam’ın yine 1960’ta yayınladığı C’est écrit dans le ciel, bundan bir yıl sonra Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı sözlerle Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’a dönüşerek İlham Gencer tarafından yorumlandı. 

Ellilerin ortasından itibaren yayınladığı başarılı şarkılara karşın tam olarak bir yıldız konumuna yükselmek için 1960’ın Aralık ayını beklemek zorunda kalacak olan Charles Aznavour, 1960'ta bir Rus ezgisinden Fransızcaya uyarladığı Les deux guitares'ı piyasaya sürmüştü. Grand Corps Malade ve Mehdi Idir’in çektiği 2024 yapımı Monsieur Aznavour filminde de değinildiği gibi bu parça için, çocukluk yıllarında ailesi ve komşularıyla birlikte yaptıkları kutlamalarda çalan on dokuzuncu yüzyıla ait geleneksel Rus melodisi Dve gitary’den ilham almıştı sanatçı. Hayatın anlamsızlığından ve zamanın hızla akıp gitmesinden bahseden bu melankoli yüklü parça zamanla Aznavour klasiklerinden biri haline geldi.

Kaynaklar:

- 1001 histoires secrètes de chansons, Fabien Lecœuvre, Editions du Rocher, 2017

- La véritable histoire des chansons de Johnny Hallyday, Fabien Lecœuvre, Hugo Image, 2017

- L'odyssée de la chanson française, Gilles Verlant & Jean-Dominique Brierre, Hors Collection, 2006

- Pierre Delanoë ...Et Maintenant, Jean Beaulne & Pierre Delanoë, City Editions, 2004

- Guy Béart: Il n'y a plus d'après, Baptiste Vignol, L'Archipel, 2016 

- Dalida: Mythe et Mémoire, Barbara Lebrun, Le mot et le reste, 2020

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Richard Anthony Nouvelle vague Platinum 2:35
Johnny Hallyday Souvenirs, souvenirs Souvenirs, souvenirs 2:11
Dalida Les enfants du Pirée Les 50 Plus Belles Chansons 2:35
Dalida Itsi bitsi petit bikini Les 50 Plus Belles Chansons 2:17
Gilbert Bécaud Tête de bois Je reviens te chercher 3:16
Jacqueline Boyer Tom Pillibi Tom Pillibi 3:05
Guy Béart Il n'ya plus d'apres Les 50 Plus Belles Chansons 3:10
Léo Ferré Jolie môme Jolie môme 2:41
Edith Piaf Milord Symphonique 4:33
Bob Azzam Mustapha Bob Azzam The Definitive Collection 2:42
Bob Azzam C'est écrit dans le ciel Bob Azzam The Definitive Collection 2:24
Bourvil Salade de fruit 20 Chansons d'or 3:16
Charles Aznavour Les deux guitares Palais de Congrés 1994 4:15