Katılımcıların kendi ülkelerinden özgün örneklerle katkı koyduğu etkinlikte, koronavirüs salgınının sosyo-ekonomik etkilerinin yanı sıra iklim krizinin yarattığı eşitsizlik de tartışıldı.
Independent Türkçe'den Çağla Üren'in haberine göre kuruluşu 11 Mayıs’ta duyurulan İlerici Enternasyonal’in açılış toplantısı, dün akşam internet üzerinden gerçekleşti. Ünlü dilbilimci ve düşünür Noam Chomsky’nin “Ya Enternasyonalizm Ya Yok Oluş!” kitabıyla aynı ismi taşıyan etkinliğe koronavirüs salgını damga vurdu. İzlanda Başbakanı Katrín Jakobsdóttir, Yunan siyasetçi Yanis Varufakis, Kenyalı yazar Nanjala Nyabola, Ugandalı iklim aktivisti Vanessa Nakate ve Guatemalalı hukukçu Renata Ávila’nın katıldığı etkinlikte salgının dünya çapındaki eşitsizliği derinleştirdiği ifade edildi. Konuşmacılar, bu eşitsizliğin üstesinden gelmek için İlerici Enternasyonal’e katılma çağrısında bulundu.
İlerici Enternasyonal’in kuruluşu geçen hafta “Tüm İlerici Güçlere Açık Çağrı” başlıklı bir basın bülteniyle duyuruldu. 31 ülkeden 50 aydının bulunduğu danışmanlar listesinde Türkiye’den yazar Ece Temelkuran ve HDP Onursal Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü’nün de yer aldığı oluşumun temel ilkeleri arasında “Demokrasi, eşitlik, özgürlük, dayanışma, ekoloji, barış ve çok seslilik” yer alıyor. Hareketi destekleyenler arasında düşünür Noam Chomsky'nin yanı sıra İtalyan düşünür Antonio Negri, Wikileaks kurucusu Julian Assange, Yönetmen Ken Loach, Slovakyalı düşünür Slavoj Žižek de yer alıyor.
Söz konusu hareketin ilk çağrısı aslında DIEM25 ve Sanders Enstitüsü tarafından 2018 sonunda yapılmıştı. DIEM25, Yunanistan’ın eski Maliye Bakanı Yanis Varufakis ve Hırvat filozof Srećko Horvat tarafından 2016’da kurulmuş, Sanders Enstitüsü ise Senatör Barnie Sanders ve eşi Jane Sanders öncülüğünde 2016’daki ABD başkanlık seçimlerinde faaliyete başlamıştı. Bu iki kurumun enternasyonal çağrısı bazı kesimlerde heyecan dalgası yaratmış ancak eleştiri de toplamıştı. Geçen ay ABD başkanlık yarışından çekilen ve Biden’ı rakipsiz bırakan Sanders’ın Demokrat Partili olması, kurulacak enternasyonalin de düzen siyaseti içinde kalacağına yönelik yorumlara neden olmuştu.
Peki, yaklaşık 1,5 yıl önce çağrısı yapılan İlerici Enternasyonal neden şimdi kuruluyor?
Koronavirüs pandemisi, bu sorunun cevabında büyük yer kaplıyor gibi görünüyor. Salgının ortaya çıkışı hem çevreci hassasiyetlerle hem de dünya çapındaki eşitsizlikle iç içe. Çünkü çevre uzmanlarına göre zoonotik hastalıklar, insanların doğal habitatları tahrip ettiği bölgelerde ortaya çıkıyor. Geçen ay ortak bir bildiri kaleme alan bir grup bilim insanı, “Hayvanları sömürmeyi bırakmazsak pandemiler daha sık ve daha şiddetli olacak” diye uyarmıştı.
Ayrıca sağlık hizmetlerine ve sanitasyon olanaklarına erişimin kısıtlı olduğu ülkelerde salgının etkilerinin daha ağır olacağı tahmin ediliyor. Pandemiyi durdurmak için alınan tecrit önlemleri de ekonomisi zayıf ülkeleri daha sert etkiliyor. Örneğin Afrika Birliği, ekonomisinin bu yıl koronavirüs nedeniyle küçüleceği tahmin edilen kıtada yaklaşık 20 milyon kişinin işsiz kalacağını düşünüyor.
İlerici Enternasyonal’in açılış etkinliğinde de bu konulara geniş yer verildi. Kenyalı yazar ve aktivist Nanjala Nyabola, Afrika ülkelerindeki “koronavirüs eşitsizliğini” vurguladı ve diğer ülkelerin krizle başa çıkmada bencil davrandığına işaret etti.
“Nairobi'den konuşuyorum. Burada koruyucu ekipmana, solunum cihazlarına ulaşmak için büyük mücadele veriyoruz” diyen Nyabola sözlerini şöyle sürdürdü:
Ve anlıyoruz ki tüm ülkelerin tedarik zincirleri ve sınırları kapanmış. Hepsi, ‘Önce kendi halkımızı koruyalım, önce kendi sistemlerimizi koruyalım’ diyor. Bu, 'Geriye kalanlar kendini bir şekilde kurtarmaya çalışsın' demek.
Katılımcıların kendi ülkelerinden özgün örneklerle katkı koyduğu etkinlikte, salgının sosyo-ekonomik etkilerinin yanı sıra iklim krizinin yarattığı eşitsizlik de geniş yer buldu. Ugandalı iklim aktivisti Vanessa Nakate, “Benim ülkemin halkı ya da Afrika’dan diğer insanlar, küresel karbon emisyonundan sorumlu değil. Emisyon sıralamasında en altta yer alıyorlar ama iklim krizinden en çok etkilenen de onlar” diye konuştu. Worldometers verilerine göre Uganda’nın küresel karbon emisyonuna katkısı yüzde 0,01. Çin’in yüzde 29, ABD’nin de yüzde 14’lük katkısı düşünüldüğünde bu oran, Nakate’nin sözlerini doğrular nitelikte.
Etkinlikte ayrıca kapitalizmin mevcut durumundan ve sağın dünya çapındaki yükselişinden de bahsedildi. Son 10 yılı 2008 ekonomik krizine benzeten ve kapitalizmin “zombileştiğini” söyleyen Yanis Varufakis, “Koronavirüs, üretim alanında bile başarısız olan kapitalizmin muazzam kırılganlığını ortaya çıkardı” diye konuştu. Varufakis; Donald Trump, Modi ve Bolsonaro gibi sağcı popülist liderlerin iktidara gelmesini ise “enternasyonalizmden yararlanmalarına” bağladı.
“Çelişkili bir ifade olarak görünen ‘nasyonal enternasyonal’ güç kazanıyor ve ifade özgürlüğünü tehdit ediyor” diyen Varufakis, “Bu yüzden, hiçbir zaman başarılı olamamış bizlerin, yani asıl enternasyonalistlerin yapması gereken şey de bu: Enternasyonalleşmek” diye konuştu.
Renata Avila’nın moderatörlüğünde başlayan ve katılımcıların İlerici Enternasyonal’in neden gerekli olduğuna dair fikirlerini paylaştığı etkinlikten öne çıkan diğer konuşmalar da şu şekilde:
Renata Avila (Guetemala): Çalışmamız birleşme, örgütlenme, mobilizasyon, aktivizm, birbirimizden öğrenmek ve iş birliğiyle alakalı, İlerici Enternasyonal’in örgütlenme çalışmalarında yer alan herkese teşekkür ediyorum. Pazartesi günü kuruluşu duyurduğumuzda çok sayıda insan bize katıldı. Bu kişiler arasında çok büyük mücadeleler vermiş kadınlar da var.
İlerici Enternasyonal’in üzerinde yükseleceği bir sütundan bahsetmek istiyorum: Medya. Her zaman bize yer ayıracak, mücadelemize yer verecek bir medyaya ihtiyacımız var. Dünya çapındaki tüm ilerici ve bağımsız medya kurumlarını bize katılmaya çağırıyoruz.
Katrín Jakobsdóttir (İzlanda): Benim ve hareketimin Enternasyonal’e katılmadaki motivasyonlarından biri Kovid-19 salgını. Uluslararası bir sağlık sisteminin önemini ortaya koyan pandemi, enternasyonal ilerici güçlerin iş birliğine ne kadar ihtiyaç olduğunu gösterdi. Çünkü insan haklarına ve demokrasiye ve aynı zamanda medyanın ve yargının bağımsızlığına yönelik tehdit oluşturan sağ otoriterlik yükseliyor, ayrıca bu yüzyılın ikinci büyük ekonomik kriziyle yüzleşiyoruz. O yüzden ilerici güçlerin iş birliği acil bir konu.
Nanjala Nyabola (Kenya): Bizim gibi post-kolonyal ülkelerde her zaman bir üçgen varmış gibi düşünüyorum: Hükümetler, şirketler ve vatandaşlar. Hükümetler her zaman yurttaşları sıkıştırmak için şirketlerle iş birliği yapıyor. Bunu engellemek, farklı ülkelerin yurttaşlarının hareketleri arasında iş birliği ve dayanışma kurmadan mümkün değil. Benim ülkemi tahrip eden son pandemi HIV’di. Tüm Afrika'yı perişan etti ve bağımlı hale getirdi. Kenya'da sağlık sisteminin yüzde 24'ü ve HIV programının finansmanının da yüzde 100'ü yabancı hükümetlerin bağışlarıyla sağlanıyor. Ve bu bağışları kestikleri zaman gerçekten bize gerçekten sahip olabilirler. Adeta boğazımıza yapışmış durumdalar.
Vanessa Nakate (Uganda): Sağlıklı gezegen için çalışan biz aktivistler, hükümetlerin ekonomilerini ne pahasına olursa olsun ayağa kaldırmak isteyeceklerinin farkındayız. İnsanların ve gezegenin sağlığı hükümetlerin yapacakları yüzünden tehlikeye girecek. Bu yüzden daha fazla çalışmamız gerekiyor. Pandemi döneminde de sonrasında da liderlere taleplerimizi net bir şekilde iletmeliyiz. Pandemi büyük bir kriz ama uzun zamandan beri var olan ve insanların hayatlarını tehdit eden krizlerimiz de var. Bu yüzden en çok etkilenen topluluklar başta olmak üzere, dünyanın başka yerlerindeki aktivistlere karşı daha kapsayıcı olmalıyız. Tam olarak, yaptığımız şeye bağlı kalarak onu yapmaya devam etmemiz gerekiyor.
Yanis Varufakis (Yunanistan): Koronavirüs politikanın gerçek yüzünü gösterdi, maskeleri düşürdü. İnsanları evlerine kapattılar ancak maçları bile yasaklamadılar. İnsanlar da şunu anladı: Politika nihayetinde kimin kime ne yaptığıdır. Temel mesele bu, size ne yapacağınızı söyleyen güç kimde?
Yeni bir faşist enternasyonalimiz var. İktidarda olmalarına bile gerek yok. Partileri ataerkilliğe, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına, gezegeni kuraklaştırmaya dayanıyor. Bu, faşistler ve bankerlerin enternasyonali, Davos ekibiyle birbirlerine yardım ediyorlar. Bunlar aynı madalyonun farklı yüzleri. İlerici Enternasyonal’in temel noktası ise kapitalizm canavarının bu iki yüzüne karşı savaşmaktır. Bu kriz, bankerler ve faşistler hariç herkesin krizidir.