Cazın Akdenizli Hâli: Akdeniz Cazı

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Tarihin sınırları en belirsiz, en dinamik, yeniliklere ve farklılıklara en açık iki kültürü, caz ile Akdeniz’in bir araya gelmesi neredeyse kaçınılmazdı. İlginç olan bunun neden bu denli gecikmiş olduğu.

Fotoğraf: Sıla Tanilli

Dixieland, Swing, Bebop, Cool caz, Latin cazı, Brezilya cazı, İskandinav Cazı… Farklı kaynaklara göre cazın kırk, elli kadar alt türü var. Ama bunlar arasında Akdeniz Cazı diye bir alt tür göremezsiniz. Peki, bunca alt tür varken bir yenisine ihtiyaç var mı? Aslında bu çok da doğru bir soru değil. Örneğin doğada çok sayıda canlı türü var. Türler doğada hangi işlevi görüyorsa, sanatta ve müzikte de aynı rolü oynuyor: Yaşamın (müziğin) devamlılığını, çeşitliliğini ve zenginliğini sağlamak. Akdeniz coğrafyası ile caz kültürünün zenginlikler yaratmada ne kadar üstün olduğu düşünülürse, ikisinin bir araya gelmesi çok doğal olmalı. Üstelik bu türde, özellikle son yıllarda, yabana atılamayacak sayıda eser yayınlandı. Dolayısıyla Akdeniz cazının artık kendi adıyla anılmasının zamanının geldiğini düşünüyorum.

Fotoğraf: Açık RadyoTolga Esmer Outro'da.  Fotoğraf: Sıla Tanilli

Akdeniz cazı diye bir alt tür olacaksa, onun cazla paylaştığı ama diğer alt türlerden farklılaşmasını sağlayan özellikleri olmalı. Bu özellikler (farklar), melodik, armonik ve ritmik yapı ile kullanılan enstrümanlarda, icracı grup yapısında, esin kaynaklarında bulunabilir. Genel anlamda Akdeniz cazı bu özelliklerden birinde veya birçoğunda farklılık gösterebilir: Bir eserde flamenko formları, (Modal Caz’daki gibi) Antik Yunan’dan kalma Doryan, Lidyan gibi dizilimler veya zengin doğu makamlarından yararlanılabilir, geleneksel Akdeniz ritimleri kullanılabilir, yerel vokal stillerine yer verilebilir, yerel çalgılar klasik caz enstrümanlarıyla birlikte kullanılabilir, yalnızca Akdeniz halk müziklerinden değil, Akdeniz’in binlerce yıldır insanlığa armağan ettiği kültürel mirastan esinlenilebilir.

Yazz Ahmed'in 'Polyhymnia' albüm kapağı. İllüstrasyon: Sophie Bass
Yazz Ahmed'in 'Polyhymnia' albüm kapağı. İllüstrasyon: Sophie Bass

Akdeniz Cazının Kökenleri ve Evrimi

Döneminin en tanınmış özgün Avrupalı cazcısı, Fransız gitarcı Django Reinhardt’ı (1910-1953) ve onun Roman cazını saymazsak, Akdeniz cazı olarak adlandırabileceğimiz tek tük örneklere ilk kez 1960’larda rastlıyoruz. Duke Ellington’ın 1936 standardı Caravan’dan sonra Dave Brubeck’in 1959 tarihli ünlü standardı, 9/8 ritimli Blue Rondo à la Turk, Miles Davis ve Bill Evans bestesi Flamenco Sketches, Ellington orkestrasının kaydettiği biraz oryantalizm kokan 1962 tarihli Tony Osborne bestesi Turkish Coffee ilk örnekler arasında sayılabilir (Bu arada, Dizzy Gillespie ve Charlie Parker bestesi A Night in Tunisia’nın Tunus’la ilgisi yoktur, parça orijinal adı Interlude olarak değil, nedense bu adla bilinir olmuştur). Amerikan cazının bölgeye, özellikle Orta Doğu’ya artan ilgisi Amerikan hükümetinin caz sanatçılarının başka bölgelerin yanı sıra bu bölgeye de konser vermek için gitmeye teşvik etmesiyle de ilişkili. Örneğin Blue Rondo, Brubeck’in Türkiye ziyareti sonrasında bestelenmişti. Sonraki yıllarda Amerikalı cazcıların Akdeniz bölgesine ilgisi, yine sınırlı kalmakla birlikte, birkaç albümle devam etti. Ahmed Abdul-Malik’in East Meets West (1960), Miles Davis ve Gil Evans’ın Sketches of Spain (1960), Duke Ellington’ın Orta Doğu ve Uzak Doğu ziyaretlerinden izler taşıyan Far East Suite (1966) ve Herbie Mann’in Impressions of the Middle East (1967) başlıklı albümleri bunlara birer örnek.

Bu sıralarda Akdeniz havzasında da yerel müziklerle cazı kaynaştırma çabaları görülmeye başladı. İspanyol saksofoncu Pedro Iturralde 1967’de ¡Jazz Flamenco! albümünü yayınlayarak Akdeniz cazının en önemli damarlarından biri olan flamenko cazın ilk tohumlarını attı. Bu albümde, daha sonra unutulmaz Paco de Lucia olarak tanıyacağımız Paco De Algeciras da yer alıyordu. Yeni flamenko akımın doğmasında ve flamenko cazın olgunlaşmasına en büyük katkıyı verenlerden biri de o olmuştur. 1969’da Kahire Caz Orkestrası’nı kuran Mısırlı davulcu Salah Ragab gibi cazcılar da yenilikler peşindeydi (1971’de Sun Ra Arkestra’yla birlikte verdikleri konser, ilk kez 1983’te Yunanistan’da plak olarak yayınlandı). Bu arada 1970’lerin başlarından itibaren Okay Temiz ve Oriental Wind “rüzgârı” esmeye başladı. Sanatçımız Muvaffak Falay, Don Cherry, Bobo Stensson, Palle Danielson, Lennart Aberg gibi isimlerle yaptığı ortak çalışmalarla adını duyurdu. 1979 tarihli Zikir albümü çok önemli bir kilometre taşı. Okay Temiz, ne mutlu ki hâlâ üretmeye ve çevresine esin kaynağı olmaya devam ediyor (ben de caza olan ilgimi, son yıllarda da Akdeniz cazına olan merakımı ona borçluyum; iyi ki varsın Okay ağabey). 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başları başka önemli gelişmelere de sahne oldu: Tuna Ötenel, Erol Pekcan ve Kudret Toprak 1978’de Jazz Semai başlığıyla Türk cazcıların kaydettiği ilk albümü plak olarak yayınladı; bu yıllarda Atilla Engin, Özdemir Erdoğan ve Senem Diyici, Tülay German’ın da katkılarından söz etmemek olmaz.

Tigran Hamasyan Ani Harabeleri konseri.

Tigran Hamasyan Ani Harabeleri konseri.

1970’lerdeki fusion caz akımıyla birlikte İtalya ve İspanya’da da fusion cazın Akdeniz’le füzyonu olarak sayılabilecek örnekler çıkmaya başladı. Napolili saksofoncu James Senese’nin grubuyla aynı adı taşıyan albümü Napoli Centrale (1975) ve çok kısa ömürlü İspanyol caz rock grubu Costa Blanca’nın hâlâ bir klasik olarak kabul edilen tek albümü Viaje A Prantía(1977) Akdeniz cazının ilginç örneklerindendir.

Fusion caz, world fusion cazına evrildikçe yeni sanatçılar ve yeni tınılar caz dünyasında kendilerine daha çok yer bulmaya başladı. Tunuslu besteci, udi Anouar Brahem ve Nuevo Flamenco akımının daha cazımsı bir karaktere bürünmesiyle İspanyol piyanist Chano Domínguez, saksofoncu Jorge Pardo, basçı Carles Benavent gibi isimler caz dünyasının saygın sanatçıları arasına girdi.

Mediterranées, Renaud Garcia Fons Mediterranées, Renaud Garcia Fons 

Son yıllarda oldukça zenginleşen, geliştikçe çeşitlenen Akdeniz cazının günümüzde önemli isimlerini saymak gerekirse, kontrbasın Paganini’si olarak tanınan Fransız kontrbasçı Renaud Garcia-Fons, Sardinya adası doğumlu İtalyan trompetçi Paolo Fresu, İsrailli kontrbasçılar Avishai Cohen ve Omer Avital, Lübnan asıllı Fransız trompetçi Ibrahim Maalouf, Filistinli ud üçlüsü Le Trio Joubran, Tunuslu ud sanatçıları Anouar Brahem ve Dhafer Youssef, Lübnanlı ud sanatçısı Rabih Abou Khalil ve şarkıcı Rima Khcheich, İspanyol piyanistler Diego Amador, Diego García ve Dorantes, Arnavut asıllı İsviçreli piyanist, şarkıcı Elina Duni, Yunan kontrbasçı Petros Klampanis, İranlı üçlü Trio Chemirani ve şarkıcı Mahsa Vahdat, Ermeni piyanist Tigran Hamasyan, Azeri piyanist Aziza Mustafa Zadeh ilk akla gelenler. Predrag Matvejeviç’in sözleriyle “Akdenizli doğulmaz, Akdenizli olunur.” Akdeniz havzası dışından da Akdeniz cazına ilgi gösteren cazcılar var. İsveçli kontrbasçı Lars Danielsson, Alman grup Quadro Nuevo, İsveçli gitarcı Ulf Wakenius, Norveçli tubacı Daniel Herskedal, İngiliz trompetçi Yazz Ahmed bunlardan yalnızca birkaçı. Ülkemizden Okay Temiz, Erkan Oğur, Hüsnü Şenlendirici, Kudsi Ergüner, Senem Diyici, Arto Tunçboyacıyan, Anıl Şanlıel, Taylan Polat, Mehmet Polat, Jülide Özçelik, Tuluğ Tırpan, İlhan Erşahin, Mehmet Ali Sanlıkol, Cenk Erdoğan, Nağme ve Baturay Yarkın, Coşkun Karademir, (aslen İsrailli) Yinon Muallem ve (aslen Yunan) Apostolos Sideris hem Türk cazına hem Akdeniz cazına katkı vermeyi sürdürüyor.

 

Tolga Esmer’in kaleme aldığı yazı Loft Caz Kültür Gazetesi'nin son sayısında yayımlandı. Loft Caz’ı Instagram’dan takip etmek için.

Tolga Esmer ile Akdeniz Güneşi her çarşamba 21.00'de Açık Radyo'da!

Akdeniz Güneşi'nin çalma listesine buradan ulaşabilirsiniz.