"Ölüler sağlam zeminde, diriler ise hâlâ patates tarlasında yaşamaya devam ediyor"

-
Aa
+
a
a
a

Merhabalar,

Yıllar önce Adapazarı’nda yardımları koordine etmek için gittiğimde ikinci ya da 3 üncü gün her sabah düzenli olmak üzere 08.00 de radyonuza bağlanıp bölgede olan biteni anlatıyordum. O tarihlerde sabah programında yine Ömer bey (Madra) vardı yanlış anımsamıyorsam eğer.

Kısaca kendimi tanıttıktan sonra dönelim o günlere.

Biliyor musunuz o günlerde Belediye Başkanı ile Vali konuşmuyorlardı. Neden mi? Farklı siyasi görüşleri nedeni ile.

Kriz masasına gidip (Vali Bey'in makam odası) kendimi tanıttığımda o sırada klimalar altında kahvesini yudumlayan bir beyefendi benden 4000 yatak kapasiteli 2 kız yurdu yapmamızı istedi. Acil ihtiyaçları varmış. Sonradan o beyefendinin Milli Eğitim Bakanı olduğunu öğrendim. Hayatımda ilk ve son defa bir bakanla-siyasiyle karşılaşıyordum.

Kriz masasına o günden sonra hiç uğramadım. Şehri gezerek belirlediğim ihtiyaç listesini her gün İstanbul’a iletiyor ertesi gün gelen malzemeyi kimden talep almışsam ayağına giderek şehri gezerek dağıtıyordum.

Tam 40 gün deprem bölgesinde kaldım. Size bağlandığım bir sabah canlı yayında "buradaki Vali'yi acilen görevden alın. Buraya dinamik, iletişimi güçlü ve de daha genç birisini atayın" dediğimi hatırlıyorum bugün aynı talebi iletmiş olsaydım ne olurdu bilemiyorum.

Her gece Devlet Hastanesine ceset torbası bırakmaya gittiğimde bahçede sıralanmış cenazelerin gelenler tarafında alıp götürüldüğünü gördüm. Resmî prosedür yerine getirilmediği için hayatını kaybedenlerin kayıtlara geçip geçmediğini bilemiyorum. Dolayısı ile toplam can kaybının 17 binler civarında olduğu açıklanmıştı ama o günlerde görüştüğüm yerel görevliler bu sayının çok üzerinde rakamlar ifade ediyorlardı.

Yazacak, anlatacak çok şey var ama, en can alıcısını belirtip noktayı koymak istiyorum. 1967 depremi olduğunda yerleşim yeri olarak  daha sağlam zemine sahip yere şehrin kaydırılması planlanmış. Ama olmamış. 1999 da aynı yerde 67 de yapılan binalar yıkıldı, şehirde ayakta kalan bina sayısı çok azdı o binalarında depreme dayanıklı olup olmadığı bilinmiyordu. Sonra evet sonra aynı yere yeniden imar izinleri verildi, binalar yapıldı, ayakta kalmış binalar sağı solu sıvandı, boyandı ve insan yaşamına sunuldu  Bu arada şüphesiz ki 99 sonrası yapılan binalar yeni yönetmeliğe göre inşa edilmiştir ama zemin? Zemin patates tarlası kimliğini koruyor.

Emirdağ mezarlığı vardır bilenler bilir, bir tepenin yamacıda kayalık bir zeminde yer alır.

Adapazarı’nda ölüler sağlam zeminde, diriler ise hâlâ patates tarlasında yaşamaya devam ediyor. Sözün özü bu.

Kalın sağlıcakla,

Bülent YURDALAN