Etel Adnan’dan yapılan çeviriyi okurken, yazdıkları beni bunu Açık Radyo’yla paylaşmalısına getirdi.
Her zaman iyi dileklerimle, kolay gelsin. Buradayım, buradayız radyomuzun yanında. Gününüz, günümüz kutlu olsun.
Seher Andaç
“Gezegenimiz artık tarih oldu. Kurtulmaya çalıştığımız eski evimiz.”
“ (…)Sembolik açıdan, göçebe gezegenimize karşı tüm ilgimizi yitirdiğimiz şüphesiz doğrudur. Günümüzdeki en gelişmiş araştırmalar ya sonsuz küçük (atom alanında) veya astronomideki sonsuz büyük olanlarla ilgili. İnsanoğlu şimdiden başka gezegenlerdeki yaşam ihtimalini araştırıyor… Teknoloji tamamen soyut bilime ve hayal bile edemeyeceğimiz konulara hizmet ediyor. Gezegenimiz, artık tarih oldu. Kurtulmaya çalıştığımız eski evimiz oldu. İçten içe onu sevmiyoruz. Neredeyse artık ona ihtiyaç duymadığımıza inanıyoruz. Çünkü onu kurtarmaya yetecek aşkın bedeli imkansıza yakın seviyelere ulaştı. Bunu yapabilmek için tüm yaşam tarzımızı temelinden değiştirmemiz, konforumuz, oyuncaklarımız ile ıvır zıvırlarımızın büyük çoğunluğundan, her şeyin ötesinde siyasi ve dini tüm mitolojilerimizden vazgeçmemiz icap ediyor. Yeni bir dünya yaratmamız gerekiyor (ama ‘Cesur Yeni Dünya’yı’ değil!). Bunu yapmaya hazır değiliz. İşte buradayız, en basit haliyle mahkûmuz.
Tüm siyasi militanlardan, özgürlük hareketlerinin kahramanlarından, insan haklarının savunucularından, isyankârlardan bahsedebiliriz… peki biz onlara ne yapıyoruz? Yaşamlarının ruh sağlığı hastanelerinde, hapishanelerde, sürgünde son bulmalarını izliyoruz… Yalnızca güce, paraya, savaşa ve örgütlü suçlara tapanlar aydınlıkta hareket ediyor gibi görünüyor. Özgürlüğün uç noktasında değerlendirilen Batılı demokrasilerde değerlerin un ufak olduğu, özgürlüklerinin sorgulandığı, hümanizmin terk edildiği bir Tarih anındayız, tüm bunların nedeni dünya sahnesindeki güçlerin zayıfladığı bilincinin sebep olduğu paniktir. Peki ne yapmak gerekir? Derhal, insani dayanışma anlayışını yeniden bulmak gerekiyor, aksi halde hiçbir toplum bütünlük içinde olamaz. 5 Kasım 1873 tarihinde Tolstoy, günlüğüne “Aşk rahatsız eder” yazmıştı. Elbette siyasi aktivizm bir aşk biçimidir, patlayıcı niteliktedir ve daha büyük ayaklanmalara yol açabilir. Fakat riskleri göze almazsak ne olacak, olanı korumak için kararlıysak, dünyayı hiç değilse görünürde muhafaza etmeye çalışıyormuşuz gibi görünsek ne olur? Cevabı çok basit: dünyayı değiştirmek için gerekli bedeli ödemediğimizde, dünya da kendine göre değişecektir, her halükarda değişecektir, onu yararlı olduğunu düşündüğümüz yollara yönlendirebilecek olasılıktan kaçacak ve sonunda bedeli o kadar yükselecek ki, artık çok geç olacak! Mesele en kötü ihtimali ile ele alınacaksa- sorun evrenseldir.”
Etel Adnan, Aşk Uğruna Ödemek İstemediğimiz Bedel, çeviren: Azra İşmen.