Merhaba,
Yazmalı mı yazmamalı mı diye epey düşündüm ama sizi dinledikçe sözlerim birikti birikti. Her konuğa, programcıya her söze vermek istediğim cevaplar olunca farkettim ki sürekli kendi kendime konuşuyorum. Yani sizinle konuşuyorum da sizin haberiniz olmuyor. En son geri bildirimin iyi geldiğini Eraslan Bey’in kendisinden duyunca cesaret buldum yazmaya.
Öncelikle 95 olmasa da 96'dan beri sizi dinliyorumdur. 22 yaşındaydım. Bazı programcılarınız gibi elinizde büyüyen dinleyicilerinizdenim. Üniversite yıllarında sizde program yapan arkadaşlarımı dinliyordum önce. Sonra işe başlayınca, işe gidip gelirken; çocuklar doğunca, ücretli izinde daha uzun saatler; işsiz kalıp ev kadınlığına terfi edince daha da uzun. Çünkü evin içinde delirmemek için benim tutunduğum yegâne dal oldunuz. Kendimi kamusal hayattan koparılmış hissettiğim bu zamanlarda, işsiz, anne ve kadın olarak yaşadıklarımın sebebini anlamama, yalnız olmadığımı bilmeme ve üstesinden gelmek için yapılacak bin türlü şey olduğunu farketmeme yardımcı oldunuz. Tüm programlarınızın ortak sözü, verdiği his bana göre ‘umut’, ‘dayanışma’ ve ‘güzelliklerle gelecek iyilik’.
Şükür EYT ile emekli oldum da desteğimi sunabildim☺️ Ev işleri bir gün ücretlenirse radyonuzdan en çok faydalanan kadınların destekte nasıl fark yaratacağını göreceksiniz. Güven Bey’in söylediği gibi, ‘param cebimde, hem de radyoyu dinliyorum, kardayım’ kafasında hiçbir zaman olmadım. Aksine ‘bütün gün dinliyorum ve hiç destekleyemiyorum’ vicdan azabını duydum. Sizin dinleyicilerimizin çoğunun öyle olduğunu düşünüyorum.
Biz taraftar olmayan tarafız. Gerçi ben kendimi ruhen taraftarlığa yakın görüyorum. Nerede, hangi ruh halinde, hangi yaşta, hangi saatte olursam olayım radyoyu açtığımda evime girmiş gibi hissediyorum.
Radyo dinlemek insanın çoğunlukla yalnız yaptığı en kalabalık eylem.
Bizi sakın yalnız bırakmayın.
Sesiniz, emeğiniz, bize kattıklarınız için sonsuz teşekkürler…
Sinem Demir
"Bizi sakın yalnız bırakmayın"
-
Aa
+
a
a
a