Kavuşalı yirmi iki yıl olmuş. Yüz yıldır birlikteyiz kadar doygun hissediyorum.
Kavuşalı yirmi iki yıl olmuş. Yüz yıldır birlikteyiz kadar doygun hissediyorum.
“Dinleyici destek şenliğimizin” on dördüncüsüne gelmişiz. Benimsenmeseydi, birincisi bile tamamlanamazdı.
Sevinçli, gururlu, mutluyuz.
Sadece DOĞRULARI konuşuyor, dinliyor paylaşıyoruz, gururumuz ondan…
Yirmi iki yıl önce, arabalarımızda radyo dinleyebilme olanakları çıkmıştı. Devlet 82 anayasasına dayanarak pıtrak gibi çoğalan radyoları kapatmaya kalkmıştı.
“Radyomu istiyorum” diyen siyah bezleri antenlerimize takmış mıydık, daha takmamış mıydık zamanını anımsamıyorum.
Yığınla radyo kanalı türemişti. Dinlenebilecek kanal çok azdı. Onlar da taze suya tirit…
Eşimle, Ortaköy'den Beşiktaş'a, araba nehrinde gidemiyorken, asabi tuşlamalarla kanal değiştirip duruyordum. Beğenebileceğimiz kanal yoktu. Son vuruşla, bir sonraki vuruş arasında bir şey olmuştu, son vuruşa geri dönmüştüm. Kalın, akıllı, sigaralı bir erkek sesiydi…
Dün sabah Sezan Aksu, “bu belki de bana Allah vergisi, ilk notada şarkının iyi mi, ya da kötü mü kokusunu alırım” demişti.
Yirmi iki yıl önce, o kapkara kış sabahında, arabamızda, Beşiktaş'a, trafik yüzünden gidemiyorken, sevgili Sezen’in dediği gibi ben de, Ömer Madra'nın sesiyle “iyi” bir radyonun kokusunu almıştım.
O sabahtan bu yana arabamda radyo tuşlarıyla uğraşmıyorum. 1 numaralıya basmak yetiyor.
Uzun zamandır internetten de kolayca izleyebildiğimiz için, İstanbul dışında olduğumuz sürelerde, sinir bozucu eksiklik duygularından da kurtulduk.
Açık Radyo hakkında, başkaları da duysun diye, övgü dolu şeylerden sözler etmek güzelleme falan değil. Böyle yapmak sadece, “doğrudur.”
Açık Radyo’nun çok geniş kitlelere ulaşmasını arzulamak da, doyumsuzluk değil, bu ülke ve toplumu için gerekliliktir.
Üzgün ve endişeli halklar olmamızın nedeni, Açık Radyolara, çok dar alanlar bırakılmasıdır.
“KAİNATIN TÜM RENKLERİNE, SESLERİNE ve TİTREŞİMLERİNE AÇIK RADYO.”
Dünyada, bu güçlülükte açıklayıcı bir cümle kaç kere daha kurulmuştur?
Çok olduğunu, ya da olduğunu sanmıyorum.
O titreşimler bize, 22 yıldır, paylaşmanın ne muazzam bir güç olduğunu öğretti.
Tüm sevgimle söylerim ki; olmasaydınız çok eksik olacaktım.
Açık Radyo’yu, yaratan, yaşatan, bize ulaştıran, yaşaması için, yeryüzünün en çıkarsız maddi desteğini yapan herkese saygıyla teşekkür ederiz.
Son olarak: “biz sizleri çok seviyoruz…”
Şeref Tokgöz