Bu savaş ortamından nasıl çıkılacak bunu kimse kestiremiyor. Çaresizce "barış" demekten başka bir yol görünmüyor.
Sevgili Ömer Madra, Can Tonbil ve Süleyman Çolak,
1980 askeri darbesinden sonra İnsan Hakları Derneği kurulmuştu. Sanırım 1986 yılıydı İnsan Hakları kurucularından bir grup İzmit'e gelmişti. Ben de o toplantıya gitmiştim, hiç unutmuyorum konuşmaya şöyle başlamışlardı; "biz karı koca kavgasına karşı bir araya gelmedik, devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete karşı bir araya geldik" demişlerdi. 1980 darbesinde binlerce insan tutuklanmış, yüzlercesi idam cezaları ile yargılanıyordu. İşkencede öldürülenler, gözaltındayken kaybedilen insanların isimlerini okuyorlardı.
Her sabah sizi dinliyorum, yasaklı şehirlerden sesler, ölüm haberleri ... 7 Haziran 2015'den bu yana korkunç insan hakları ihlalleri yaşıyoruz. Her yaştan çocuklar, annesinin karnında anneleriyle beraber ölenler, genç kadınlar, genç erkekler, yaşlı kadınlar ve yaşlı erkekler, buzlukta saklanan çocuk ölüleri, sokaklarda günlerce kalan ölü bedenler, evlerin bodrumlarında kıstırılıp yakılan gençler, oralardan seslerini duyurmaya çalışan insanlar, yakılan yıkılan şehirler, gaza suya boğulan insanlar, Ankara'da barış isteyen insanların içinde patlatılan canlı bombalar, katledilen doğa, işkence edilen cesetler, panzerlerin arkasında sürüklenen gencecik bedenler, çırılçıplak teşhir edilen ölü kadın bedenleri, Barış isteyen itiraz eden akademisyenlerin başına gelenler, kafasına silah dayanan ve çekim yaparken vurulan gazeteciler, heyecanlı olduğu için tutuklanan gazeteciler, yerinden edilen onbinlerce insan, aylarca süren sokağa çıkma yasakları, İstanbul'daki yargısız infazlar, sayısını bile bilmediğimiz gözaltılar, tutuklamalar.
İnsan olarak bütün bunlara katlanmak ve çaresiz kalmak çok acı, vicdanı olan, kendine insanım diyen kimsenin sessiz kalamayacağı korkunç şeyler. Ne yazık ki bu barış çığlıklarını duymayan egemenler, iktidar sahipleri, medya ve iktidar yandaşları. En tepeden boca edilen savaş çığlıkları. Bu savaş ortamından nasıl çıkılacak bunu kimse kestiremiyor. Çaresizce "barış" demekten başka bir yol görünmüyor. Silah seslerinin kesildiği, bu vahşeti yaşatanların yargılandığı, çocukların hem maça hem de okula gittiği en azından bir ateşkes sürecine girmeyi çok istiyorum. Sizin deyiminizle "savaşın sisinin" dağılmasını ve gerçeğin olanca şeffaflığıyla ortaya çıkmasını diliyorum.
Hepinizi çok seven dinleyiciniz.