Maraş'ta küçük ve orta ölçekli tekstil üreticilerinin depremden sonra yeniden faaliyete geçmesi için kurulan tekstil firması Los Chullos'u konuşuyoruz. Konuğumuz kurucu Güven Çem Çullu.
(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)
İlksen Mavituna: 95.0 Açık Radyo’dasınız ve Açık Dergi programını dinliyorsunuz. Dayanışma Kuşağı’ndayız. Bu akşam yayında Güven Cem Çullu’yla bir araya geliyoruz. Los Chullos’u konuşacağız. Afet bölgesindeki küçük ve orta ölçekli tekstil üreticilerinin yeniden faaliyete geçmesine katkı sağlamak için kurulmuş bir ticari girişim Los Chullos. Sermayesini “kayıplarımızın manevi mirası ve kalanların özverisi” olarak tanımlayan bir ticari girişim.
Evet, Los Chullos’u anlatmanızı isteyeceğim sizden, ama önce bir kronoloji çizmek için şöyle başlayalım: 6 Şubat’ta neredeydiniz, nasıl duydunuz depremi ve sonrası nasıl gelişti?
Güven Cem Çullu: 6 şubat'ta istanbul'daydım. İstanbul'da yaşıyorum. Gece 4:15 gibi Fransa'daki bir arkadaşımdan mesaj aldım. O gece uyuyamamıştım. “Deprem olmuş sizin orada” dedi. “Beyoğlu'nda olmadı” dedim çünkü İstanbul diye anladım önce, sonra hızlıca bir Twitter'a baktığımda Maraş'ta deprem olduğunu öğrendim. Annemi, babamı, kardeşimi aramaya başladım, ulaşamadım. Hemen hazırlandım. Kendi aracımın kar lastikleri yoktu. Bir dostumun Maraş'a gittiğini öğrendim. Onunla beraber gittik. Gece 11:00’de oraya varmıştım. Binamızın yıkılmış olduğunu gördüm. Ondan sonra 15 gün kadar enkaz başındaydım.
İ.M.: Ve 15 günün sonunda da bir kararlılıkla devam ettiniz. Los Chullos’u başlattınız. Neden böyle bir girişimin ihtiyacı hasıl oldu size? Hangi ihtiyaçla bu inisiyatife girdiniz.
G.C.Ç.: Esasen kendimizi bırakabilirdik tamamen. Ama böyle bir şey başlatmak bizim için bir mecburiyetti. [Depremden önce] babamın 70 kişilik bir atölyesi vardı. Bu atölye ağır hasar aldı. Öncelikle ilk planımız ve gayemiz bu atölyenin tekrar işler hale gelmesi ve bu atölyede çalışan insanların da yeniden başlayabilmeleri oldu. Evlerine ekmek götürebilmeleri, en azından temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelire sahip olmalarıydı. Bu vesileyle atölyemizi taşıdık. Sonra çok daha iyi bir şey yapabileceğimizi düşündük. “Yeniden başlangıcımızın” üreticiye yaraşır olabileceğini düşündük. Bu noktada pek çok insandan destek aldım. Tasarımcı arkadaşlarımdan, avukat arkadaşlarımdan ve branding yapanlardan destek aldım. Maraş'tan İstanbul'a ilk dönüşümde bu arkadaşlarımla bir araya geldik. Benim yaptığım şey sadece bir teori ve isim ortaya koymaktır. Geri kalan her şey üç günde gönüllü arkadaşlarımızla tasarlandı. Tek isteğim fazla dramatize etmeyen, acıyı çağrıştırmayan minimal tasarımlar yapılmasıydı. Bunu da arkadaşlarımız çok iyi yaptılar. Bir sermayemiz yoktu, bu sebeple ürünlerin hayalini ön satışa sunduk, yani ürünlerin hayalini sattık. Bunu başarabileceğimize emindik. Bu ürünleri üretip insanlara teslim edebileceğinizden de emindik. Ürünlerin modlarının hayallerini, satışını gerçekleştirdikten sonra 20 günlük kısa bir sürede binin üzerinde siparişin teslimatını yaptık. Şimdi elimizde bir stok var ve stoktan doğrudan, ertesi gün kargoda olacak şekilde satış yapabiliyoruz. Beşten fazla dikim, baskı ve nakış atölyesine, bir kargo firmasının bir şubesine ve bir matbaaya gelir akışı sağlayabilecek bir model oluşturduk. Yolun daha çok başındayız ama kısaca hikâyemiz bu.
İ.M.: İlk bakışta tekstil üreticilerini bir araya getiren bir inisiyatif gibi gözüküyor Los Chullos ama bundan çok daha fazlası olduğunu şimdi anlıyorum. Az önce “yeniden başlangıç” dediniz. Ben bunu çok çok önemsiyorum. “Yeniden başlangıcın” haysiyetli bir şekilde gerçekleşmesi… Bundan ne anladığınızı konuşabilir miyiz?
G.C.Ç.: Ben bölgeyi ve piyasayı çok iyi bilmiyordum. Kendi iş yerimizi naklederken yeniden başlangıcının pek mümkün olmadığını gördüm. Mevcut düzen içerisinde tabi bir şeyler yapardık, bir şeyler gerçekleşirdi yine. Ama bu pek bir anlam ifade etmeyebilirdi.
Yeniden başlangıcın gerçekten üreticiye yaraşır olması gerekiyor. Çünkü bizim bölgemiz, Maraş bölgesi tekstil için çok önemli bir bölge. Bölgenin tekstil ihracatının büyük bir kısmı Maraş'tan oluyor. Yurtiçi-yurtdışı markaların büyük bir kısmının üretimleri burada gerçekleşiyor. Ancak üreticinin yarattığı katma değerin hakkına yaraşır bir karşılığının olmadığını düşünüyorum. Bu karşılığı almak için de başka bir modelin mümkün olduğunu göstermek lazım. Üretici ile alıcıyı doğrudan buluşturmak lazım.
İ.M: Peki Maraş’taki üreticiler deprem sonrası ne haldeydiler? Biraz onu anlatır mısınız?
G.C.Ç.: Atölyeleri yıkılanlar vardı, kayıplarımız vardı, ölenler vardı. Ailesinden kayıpları olan, tekrar devam etmek istemeyenler vardı. Maddi manevi çok büyük kayıplar yaşadı insanlar.
Bir noktada insanların bu işe psikolojik olarak müsait olup olmadıklarını da düşünmek gerekiyordu ama suyun, gıdanın, barınma ihtiyacının ve diğer temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir noktada, nakit para ihtiyacının olduğu bir noktadaydık ve bu nakit para akışı için de bir girişimde bulunmak gerekiyordu. Herkesle görüştük, onlar da babamın ve annemin hatırasıyla bize ve yapmış olduğumuz işe güvendiler. Aslında hatır için başladı herkes, sonra bu hatır için yapılan başlangıcın bir faydası olduğunu da gördüler. Şimdi biz bir projeyle 500 adet tişört üretimiyle gittiğimizde insanlar seviniyor. Tabi ki bizim adetlerimiz çok düşük. Piyasaya göre gücümüz de çok zayıf ama biz yalnızca başkaca bir modelin mümkün olduğunu göstermeye çalışıyoruz.
İ.M.: Üretim sürecini baştan sona bir konuşalım istiyorum. Bölgede mesela malzeme tedariği nasıl oluyor? Ilk sermaye ihtiyacı nasıl karşılandı? Bunların hepsi çok ayrıntılı kalemler ama başarıya ulaşmış bir hal var. Bir anlatır mısınız kimlerle ve nasıl ayağa kaldırıldı Los Chullos?
G.C.Ç.: Annem ve babamın hatırasıyla başladık. Maraş'ta çok sevilen insanlardı. Gerçekten arkalarından bir tane kötü söz duymadım. Tasarladığımız ürünleri ön satışa sunduk ve çok ciddi bir talep oldu. Bir tweet attık bir Instagram paylaşımı yaptık, bir kaç tane fotoğraf koyduk ve insanlar bize güvendiler. Ürünlerin hayalini satın aldılar. Burada bir para havuzu oluştu. Bu para havuzuyla Maraş'ta kumaşçıları gezmeye başladık. Büyük kısmı %100 pamuklu, bir kısmı likralı kumaşlar bulduk ve aldık. Hızlı bir şekilde kesimini yaptık. Baskıcılarla görüştük. Yıkılan baskı yerleri vardı, kaybettiğimiz baskıcı tanıdıklarımız vardı. Baskıcı Savaş ağabeyle anlaştık. “Yapar mısın abi baskıları?” dedik, “yaparım” dedi. Sonra dikim atölyelerine girdik ürünlerle. Ben dikimci Fatih ağabeyi aradım programını sordum, “üç gün işim var, dördüncü gün gelebilirsin” dedi, gittik. Orada 500 ürün diktik, hemen siparişlerin tarihlerine göre sıralayıp, teslimatları başlattık. Şu anda siparişlerle kafa kafaya stoğumuz var. Sermayemiz tamamen dayanışmayla, insanların ortaya koymuş oldukları dayanışma ve gösterdikleri güvenle oluştu. Şimdi hem stoğumuz hem sermayemiz var hem de projelerimiz var. Çok daha güzel şeyler yapmaya çalışacağız.
İ.M.: Şimdi projeleri de konuşalım ama önce bir tasarımları anlatalım. Hayli ilginç hikâyeler var. Los Chullos kataloğu çeşitleniyor.
G.C.Ç.: İki insan tasarımımız var. Bunlardan birisi Los Chullos tasarımı, benim dedemle dedemin kardeşinin fotoğraflarından oluşuyor. Bir tasarım da dedem, kardeşi, nenem, babaannem ve dedemin kardeşinin eşi yengemden oluşuyor.
Bunların dışında Alfa tasarımımız çok ilginç. Alfa bir jandarma arama kurtarma köpeği. Yanlış hatırlamıyorsam 2 yaşında, en az dört kere çalışma yaptı. Bölgemizde de en az 20 kişinin kurtarılmasına vesile oldu. Biz onun tasarımını yapmak ve Alfa’ya böylece teşekkür etmek, Alfa’dan bahsedebilmek istedik. Alageyik tasarımımız var bir de. Alageyik bölgemizde yaşayan ve nesli tükenmekte olan bir ve kardeşimle benim en sevdiğim hayvandır. Alageyik mitolojide de türeyiş, yeniden doğuş anlamına gelir. Bu sebeple alageyik tasarımını da yaptık. Yeniden hayata başlamak için ve dayanışmaya, yeniden başlangıca çağrı olarak yaptığımız tasarımlarda en çok tercih edilenler bunlar oldu. Herkese teşekkür ediyoruz.
İ.M.: Önerdiğiniz bir işletme modeli de var. Üreticinin katma değerinden bahsediyorsunuz. Bu katma değerin öne çıkması için de var olan sisteme bir alternatif öneriyor, yeniden başlangıçta bir öneriyle çıkıyorsunuz. Biraz bunun aynılarını anlatmanızı isteyeceğim. İsrafla ilgili bir derdiniz olduğunu da biliyorum.
G.C.Ç.: Büyüme ahlakınca olursa makuldür. Büyümeden önce biz yaptığımız şeyi ne kadar güzel ve ahlaklı yapabiliyoruz, bu önemli. İsrafın önüne geçmeyi kumaş artıklarını kullanabilmek olarak da tarif edebiliriz ya da vaktimizi israf etmemek olarak da. Yanlışlar yapmamak olarak tarif edebiliriz, doğru zamanda doğru işler yapmak olarak tarif edebiliriz. Doğru modelleri gösterdiğimiz zaman zaten büyük bir israfın önüne geçmiş oluyoruz. Benim burada israftan kastım aslında insanların hayatları ve vakitleri ile ilgili olan israf. Emeğinin karşılığını alamadığın bir iş yapıyorsan ziyandasındır, israftasındır. Kendi vaktinle ilgili bir israftasındır. Alternatifleri gösterebileceğimiz durumlarda kendimizle ilgili israftan kurtulmuş oluruz. Bununla birlikte sürdürülebilir, geri dönüştürülebilir ürünlerin peşinde olmak da önemli.
Daha dün bir hanımefendiyle birlikteydim. Yemek bohçası adında bir projesi var. Yemek bohçası besinlerin sıcak bir şekilde saklanmasına vesile olabilen bir proje. Çadır kentlerde günde 3 öğün yemek çıkar. Burada örneğin bir sefer yemek yapıp, aynı öğünün akşam yenmesi durumunda çok ciddi bir vakit ve emek israfından tasarruf edilebilir. Mesela böyle projelerle de birlikte çalışıyoruz.
İ.M.: Buradan anladığımız şey her zaman yan yana gelmek ve tırnak içinde ittifakta bulunmaktan yanasınız. Yeni modeli oluştururken de önemli çünkü ancak güç birliğiyle olabilecek şeyler bunlar.
G.C.Ç.: Kesinlikle öyle. Mesela bu projede kullanılacak olan kumaşlar tamamen geri dönüştürülmüş kumaşlar. Atık kumaşlardan yemek bohçası yapmayı hayal ediyor “Yemek Bohçası” ve bence bu çok güzel bir hayal. Yani doğru bir projeyla, çok kıymetli sonuçlara ulaşılabilir. Çok adette üretim yapılabilir. Üreticiler kazanabilir. Çadır kentlerdeki insanlar sıcak yemeğe kolayca erişilebilir. Çadır kentteki emek israfının önüne geçilebilir ve bu ortaya çıkan katma değer de başka bir şekilde değerlendirilebilir.
İ.M.: Peki, Los Chullos'un nasıl yol alacağını, nereye verileceği konusunda masadaki fikirler neler?
G.C.Ç.: Biz kendi ürünlerini üreten ve satan bir markayız. Ama üretici de olduğumuz için başkaca siparişler de alabiliyoruz. Bu süreçte bazı kurumlarla işbirlikleri de yaptık. Örneğin ödeme aracısı iyzico kurumu hem bize komisyon bakımından kolaylık sağladı hem de bizden 300 tane tişört siparişi geçti. Bir kısmında bizim baskılarımız bir kısmında onların logosu olduğu siparişler geçti. B siparişleri teslim edince çok güzel dönüşler aldık. Bu süreçte bazı okullar, kafeler, restoranlar da sipariş geçtiler ve onlara da ürün çıkardık. Esasen kendi ürünlerimizi üretirken başkaca projelerle de çalışabiliyoruz çünkü üreticisiyiz bu işlerin.
İleride de kurumsal firmaların siparişleri yahut sivil inisiyatiflerin projeleriyle hemhal olabilir, bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Şu anda görüşmekte olduğumuz 10’un üzerinde proje var. 10’undan 9’u olmayabilir ama biz o 1 taneye talibiz.
İ.M.: Tabi, tabi ki çok haklısınız. Takip etmeye çalışacağız Los Chullos’u.
Şimdi son olarak “kültürel miras” meselesini konuşalım. Az evvel tasarımları anlatırken de gördü, hem sizin ailevi mirasınız, hem bölgenin doğal mirası, kültürel mirası - bütün bunlar dair vurgunuz çok belli var. Ve bunun üzerine ne kadar konuşsak az. Nasıl bir kültürel zeminde yükseliyor Los Chullos?
G.C.Ç.: Biz yöremize çok bağlı insanlarız. Yöremizde yaşamayı, yöremizi anlatmayı çok seviyoruz. Bu noktada yöremizle ilgili ürünler de yapabileceğimizi düşünüyorum, hayal ediyorum. Aslında bunların çalışmalarına da başladık ancak her bir ürün kalemi, bambaşka bir emek ve efor demek. Şu anda babamın işletmesini taşıdığımız yerde mutfağı ve banyoyu yeni yapabildik.
Bunlar daha zaman alacak ama manevi ve kültürel mirasımız ile ilgili şeyler yapmaya devam edeceğiz. Ailelerimizle ilgili şeyler yapacağız. Yöremizle ilgili, yöremizi tarif edebilecek şeyler markamızın ürün yelpazesinde olacak. Bizim iletişim kanallarımız sonuna kadar açık. Her türlü projeye açığız. Her türlü fikre açığız. Bizi aracı kılmaksızın üreticilerimize de ulaşabilirsiniz. Hepsinin iletişim bilgileri internet sitemizde mevcut. Örneğin yalnızca bir dikim atölyesine ihtiyacınız varsa bizi aracı almanıza gerek yok, dikim atölyeleri internet sitemizde iletişim bilgileri ile mevcut doğrudan onlara ulaşabilirsiniz. Biz bölgemizde hayatın yeniden başlaması ve sürdürülebilir bir şekilde devam etmesi için uğraşıyoruz.