"Dayanışma, halkların inceliğidir"

-
Aa
+
a
a
a

Birlikte Üretiyoruz'da Gökçe Türkmen ve Alper Can Kılıç, Albatros Bilişim Kooperatifi'nden Ali Batuhan Dayıoğlugil ve Sevcan Karakuş ile kooperatifçiliğe bakış açılarını, bilişim sektöründe kooperatif olma deneyimlerini konuşuyorlar.

""
Albatros Bilişim Kooperatifi
 

Albatros Bilişim Kooperatifi

podcast servisi: iTunes / RSS

Merhaba Açık Radyo dinleyicileri. Beraber üretmeye, dinleyerek anlamaya çalışmaya, sorgulamaya, hayatımızın bütünlüğünü bozanlara karşı harekete geçip birlik olmaya ihtiyacımızın çok fazla olduğu bir dönemden sizlere sesleniyoruz.

Acaba kooperatifçilik üretimden gelen gücü kullanarak, daralarak sıkıştığımız çalışma alanlarımızdan bizi çıkarabilir mi? Yeni ve güzel için bir umut olabilir mi sorularının yanıtlarını araştırmaya devam ediyoruz. Çantamız, mataramız ve asalarımız, tılsımlarımız hazır ise yola koyulalım o zaman.



Gökçe Türkmen:Birlikte Öğretiyoruz programına hoş geldiniz. Bir yeni dönem kooperatifçilik deneyimiyle bugün sizlerleyiz.

Alper Can Kılıç: Bizim de çalışan ortağı olduğumuz Albatros Bilişim Kooperatifi’nden Batu ve Sevcan, akşamüstünün bu güzel saatlerinde bizlerle. Hoş geldin Sevcan, hoş geldin Batu.

Sevcan Karakuş: Hoş bulduk.

Batuhan Dayıoğlugil: Hoş bulduk.

A.C.K.: Biz normalde çok vakit geçiriyoruz sizinle ama burada ikinize de 'siz' diye hitap edince biraz garip oldu haliyle tabi. Program itibarıyla da fırsat bu fırsat aramıza biraz mesafe koyalım dedik, o şekilde de devam edeceğiz gibi gözüküyor. Dilerseniz Batu'yu tanıtarak ısınma turumuza yavaş yavaş başlayalım. Kısa biyografileri okumayı adet edindik.

Batuhan Dayıoğlugil, Galatasaray Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu. 12 yıldır yazılım geliştiriyor. Öncesinde finans ve ArGe sektörlerinde çalıştı. Şimdi de e-ticaret sektöründe çalışmaya devam ediyor. Şimdiye kadar yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yedi farklı firmada çalıştı. Bilgisayar Mühendisleri Odası ve Kadıköy Tüketim Kooperatifinde aktif rollerde bulundu. Başlangıcından bu yana yani dört seneye aşkın bir süredir Albatros Bilişim Kooperatifi'nde yazılım ve diğer birçok alanda çalışıyor.

G.T.: Ben de Sevcan'ın biyografisinden biraz bahsedeyim.

Sevcan Karakuş, Karadeniz Teknik Üniversitesi bilgisayar mühendisliği mezunu, yazılım geliştirmeci olarak başladığı iş hayatına, yazılım yaşam döngüsünün her rolünde görev alarak devam etti. Proje yönetimi ve iş geliştirme rolleri ise iş hayatında aktif olarak devam eden kısımlar. Bilgisayar Mühendisleri Odası dördüncü dönem yönetim kurulu üyeliği yaptı. Albatros Bilişim Kooperatifi'nin iş geliştirme rolünde olup aynı zamanda en yeni üyelerinden.

A.C.K.: Albatros Bilişim Kooperatifi nasıl bir hikayeyle başladı? Önceki programlarımızdan birinde konuğumuz olan sevgili Serkan Öngel ve Uygar Dursun Yıldırım'ın Şirketlerden Kooperatiflere Rekabetten Dayanışmaya kitabının ilk makalesi yine Albatros Bilişim Kooperatif üyesi sevgili Ahmet Gire dostumuzun kaleminden bize ulaşmıştı. Fakat Batu, soruyu doğrudan ilk çağrıyı yapan kişi olarak sana yöneltecek olursam, nasıl başladı hikayemiz? Böyle bir yapıya ihtiyaç duyma sebepleriniz nelerdi ya da başlangıçta çağrıyı sen ve eşin Melike'nin yaptığını bildiğimize göre sizi bu alanda yürümeye ve dostlarınıza da ses ederek bir araya gelmeye götüren itici güç neydi diye başlayalım istersen.

B.D.: Tabii ki; hikayenin başlangıcı aslında gezi direnişine bağlı. Gezi ile birlikte hareketlenen sosyal yaşam ve örgütlenmeler çoğumuzun günlük hayatlarını da etkiledi. Benim mesela BMO'ya (Bilgisayar Mühendisleri Odası’na) katılmam ve Kadıköy Kooperatifi'nin kuruluşu bu zamanlara denk geliyor. Aynı zamanda o zamanlar çalıştığım bankada da bir dayanışma kurmuştuk. Çevremde hep çalışmalara gönülden destek veren birçok arkadaşımız vardı. Bilişim alanından bir sürü insan. O zamanlarda düşündüğümüz ama pek de dile getirmediğimiz birçok konu vardı. Bunların arasında güvencesiz çalışma, performans sistemi, hepimizin kaldığı fazla mesailer, her gün yaşadığımız işsizlik ve rekabet ortamı, bir yandan işyerlerinde karşı karşıya kaldığımız baskı ve stres... Ve tabii ki yetersiz maaşlar, gerçek olmayan emeklilik gibi birçok konuyu tartışırken buluyorduk kendimizi. Bunlar bende bir şekilde birleşti ve nasıl farklı bir yol olur diye düşündüm. Biraz da araştırdım. Farklı ülkelerdeki bilişim kooperatiflerini inceledim o sıralarda. Onlardan bazılarıyla iletişime geçtim. Bu bilişim kooperatifleri aynı zamanda bildiğimiz işçi kooperatifleriydi bir yandan da. Biz neden bir işçi kooperatifi kurmayalım gibi bir düşünce geldi bana. Bazı arkadaşıma bunu sordum, danıştım onlara. Bir kısmı o iş olmaz, yürümez abi dedi. Bir kısmı da bana mutlaka haber ver eğer bir şekilde harekete geçersen dedi. Buradan yola çıkarak bir metin kalemi almaya karar verdim. Eşim çok destek oldu bu konuda. Bir de Kadıköy Tüketim Kooperatifi’nde olduğum dönemde de kooperatifçilik ve dayanışma konularında epey bir şey öğrendim, hep beraber öğrendik aslında. Sonunda da o yazdığım metni bu konuştuğum çevremdeki arkadaşlarımla paylaştım ve onları bir Çalıştay yapmak üzere davet ettim. 22 Aralık 2018'deki o ilk çalıştaydı. Albatros'un hikayesi Kadıköy'de bu şekilde başlamış oldu.

G.T.: Oh, ne güzel bir başlangıç olmuş!

A.C.K.: Canınıza sağlık!

G.T.: Ses edenlere, ses edilmiş; sonra bir toplam bir araya gelmiş ve aslında uzun uzun yapılan bir sürü toplantının ardından, o altyapıyı oluşturacak bir sürü madde konuşulmuş. Bunlardan biri de Albatros'un manifestosu. Manifestonun içerisinde yer alan başlıklar kooperatifleşme, eşitlik, dayanışma, kolektif işleyiş, yatay hiyerarşi, merkeziyetsizlik, adil gelir paylaşımı, konsensüs olacak şekilde bu alternatif yapının temelini oluşturduğu düşünülen sekiz temel ilkeden oluşuyor. Bu maddeleri belirlerken merkeze aldığınız fikir neydi diye sormak isterim. Bu maddeleri, ilkeleri biraz açabilir miyiz?

B.D.: Bu ilkeler bizim gündelik hayatta yaşadığımız sorunlardan, bir de o hayalini kurduğumuz gelecek tahayyülünden yola çıkarak oluştu aslında. Mesela işyerlerinde hepimiz dikey hiyerarşi ile ve o baskı olan ortamların içerisinde çalışıyoruz, yaşıyoruz. Hayatımızın günümüzün büyük kısmını orada geçiriyoruz. Bu yüzden o yatay hiyerarşinin gerekliliğini hissettik. Bunu da ilke olarak benimsedik. Diğer yandan, maaşlarımızı birbirimizden gizleme gibi bir alışkanlığımız vardı mesela. En yakın arkadaşlar bile birçok şeyi birbirinden gizliyordu; zam oranlarını ya da ekonomik koşulları. Halbuki hepimiz aynı ekonomik koşullarda yaşıyoruz, aynı ihtiyaçlara sahibiz. Buradan yola çıkarak da eşitlik ilkesi ortaya çıktı. Hepimiz aynı işi yapıyorduk ama ne aldığımızı bilmiyorduk. Bunları birbirimizden gizlememiz hep bize tavsiye ediliyordu, öneriliyordu diyeyim kibar bir şekilde. Diğer yandan patronların, müdürlerin, idarecilerin, kısaca tepemizdeki kişilerin aldığı kararları sorgulamadan uygulamamız bekleniyordu. O kararların içeriğinden bağımsız bir şekilde ve bizim söz hakkımız genelde olmuyordu. Buradan da içimize sinmeyen bir şekilde çalışmayı sürdürmek durumunda kalıyorduk. Oradan da aslında konsensüs ilkesi ortaya çıktı. Yani hep beraber konuşalım, hepimizin söz hakkı bir olsun ve birlikte karar alalım, demokratik yöntemlerle karar alalım. Bu ilkenin doğuşu da oradan çıktı diyebilirim. Merkeziyetsizlik biraz az konuşulan kavramlardan biri. Orada da büyük yapıların, merkezi yapıların çeperli olan ilişkisinin kopukluğu, bizim kafamızda hep bir soru işaretiydi zaten. Dolayısıyla bizim merkezi büyük bir yapı yerine küçük yapılar, küçük ve merkeziyetsiz olan yapılar, birbirleriyle iletişim halinde olan yapıları daha ön plana çıkarmaya çalıştık.

A.C.K.: Daha da esnek hareket edebilen.

B.D.: Bir yandan evet yani kendi içerisinde organize olabilen farklı küçük yapılar, merkezi büyük bir yapı yerine otonom yapılar diyebiliriz. Bir de kooperatiflerin zaten şu an Türkiye'de aynı şekilde birlik ve üst birlik gibi yöntemleri var. O yöntemler de bu merkezi olmayan yapıların organizasyonu anlamında çok yararlı olur diye düşündük. Dayanışma da çok önemli bir ilkemiz. Bu da bizim açımızdan toplumun her kesiminin birbiriyle etkileşim halinde olabileceği ve birbiriyle dirsek temasında olabileceğinin bir hikâyesi. 'Dayanışma, halklarının inceliğidir' derler, çok güzel bir söz bu. Bu bağlamda bunu da ilkemiz olarak benimsedik.

G.T.: Ben bir kez daha onun üzerinden geçmek istedim. Çok güzel bir sözmüş gerçekten; halkların inceliği olarak tanımlanmış bazı güzel insanlar tarafından dayanışma. Çok güzel, bunu kattığın için teşekkür ederiz.



A.C.K.: Peki, ekipte kimler yer alabiliyor? Nasıl bir ekip yapısı var? İşler nasıl yürüyor? Sevcan, sen belirttiğin üzere ekipte iş geliştirme alanında çalışıyorsun. Bu soruların yanıtlarını senden alalım istersen öncelikle.

S.K.: Tabii, öncelikle ekip yapısından bahsedelim isterseniz. Şu an, yazılım geliştirme, proje yöneticisi, iş analisti, tasarımcı, iş geliştirme ve koordinatör rollerindeki 10 çalışan ortaktan oluşan bir mutfak ekibimiz var. Tabii iş yoğunluğuna göre her roldeki kişi sayısı değişkenlik gösteriyor. Bir bilişim kooperatifi olduğumuz için işin alımından itibaren projelendiriyoruz ve yazılım geliştirme yaşam döngüsüne uygun olarak çalışıyoruz. Gelen projelerin büyüklüğüne göre kendi içimizde takımlara ayrılarak bu projeleri ele alıyoruz.

Bir de isterseniz işlerin yürüyüş biçimine değinelim; karar alma süreçlerini konsensüs yapısını işleterek genelde yürütüyoruz. Ancak proje veya görev bazlı sorumluluk alan ortakların inisiyatif alarak ilerlemesine imkan tanıyoruz. Kurduğumuz güven ortamı sayesinde bunu gerçekleştirdiğimizi de özellikle vurgulamak önemli bence. Buraya kadar bahsi geçen mutfak ekibi, bizim çekirdek ekibimiz, tamamen ortaklardan oluşuyor. Bunun dışında, bilişim dünyasında kullanılan teknoloji çeşitliliği çok fazla olduğundan projeler içerisinde farklı yetkinliklerde gereksinimlere de ihtiyacımız olabiliyor. Bu durumlarda da beraber çalıştığımız iş ortakları ile ilerliyoruz. Hem ekibi hem de iş ortaklarını geliştirmek için kendi içimizde eğitimler ve düzenli çalışma oturumları düzenliyoruz. Tabii son zamanlarda gündemlerden ötürü biz de biraz içe kapanık ilerledik. Ancak yeni iş ortağı adaylarıyla tanışmak için sabırsızlanıyoruz. Bu vesileyle iş ortaklığı için bizimle iletişime geçmek isteyenler varsa, albatros.coop web sayfamızın en alt kısmında yer alan formu doldurmaları yeterli deyip sorunun cevabını tamamlıyorum.

A. C. K. : O zaman buradan sevgili Bandista’ya da çok selam olsun; Ki Buradayız Hâlâ albümünden "Yarın Olmaz" şarkısı sizlerle diyelim ve kısa bir ara verelim.



G. T. : Merhaba 95.0 Açık Radyo dinleyicileri. Birlikte Üretiyoruz programına, Albatros Birleşim Kooperatifi’nden Sevcan ve Batu ile kaldığımız yerden devam ediyoruz. İlk bölümde 'Nasıl bir ihtiyaçla kuruldu bu kooperatif ve nasıl bir temel üzerine inşa edildi?' sorularını cevaplamıştık. Şimdi bir soruyla konuyu biraz daha açmak istiyorum - gerçi bir önceki sorunun cevabında mutfak ekibinden ve çeperinde olan iş ortaklarından bahsedildi ama, içerik olarak büyümeye açık bir kooperatif mi acaba? Katılıma açıklık konusunda ne aşamadasınız ve bu bağlamda nasıl öncelikleriniz var? Bununla ilgili bilgi almak isteriz.

B.D.: Ben cevap vereyim buna. Biz sadece ihtiyacımız kadar büyümek istiyoruz yani şöyle bir ufkumuz var aslında: Kocaman bir kooperatif, bir sürü üyesi var, bir şirket gibi devamlı büyüyen bir yapı değil de, küçük kalan, sadece bir ekipten oluşan bir kooperatif gibi düşündük. Ve bunun gibi bir sürü farklı alanlarda, belki tasarım, yazılım, sistem, analiz ya da aynı anda birçok kooperatifin bir arada olduğu bir yapı hayal diyoruz aslında. Bununla ilgili mesela güzel bir örnek var. Arjantin'de iletişimde olduğumuz bir kooperatif var Ficus diye. Onların bir üst birliği var mesela ve bu birlik olarak alıyorlar projelerini. İhtiyaç olduğu zaman da farklı rollerden insanları kooperatifler arası bir ekip oluşturacak şekilde bir araya getirebiliyorlar. Böyle bir güçleri var. Biz de Sevcan’ın az önce anlattığı gibi iş ortaklarımızla eksik kaldığımız noktalarda ekip oluştururken gücümüzü yeniden tasarlıyoruz. Bir yandan da karar alma anlamında da mesela büyük yapıların zorlandığını düşünüyoruz. Biz konsensüsle karar alıyoruz, özellikle tartışırken herkesin söz hakkı var ve herkes herkesi dinliyor. Herkesin herkesi ikna etme hakkı var. Demokratik yöntemlerle genelde karar alıyoruz. Burada çok kalabalık gruplar olduğu zaman -alt gruplar olsa bile- karar alma süreçlerinin daha zorlaşabileceğini öngörüyoruz. Yaşadık, gördük bunu farklı deneyimlerde. Bir yandan da örgütün daha da hantallaşacağını düşünüyoruz, herhangi bir örgütlenmenin. O bağlamda küçük kalmanın daha yararlı olduğunu, daha hızlı karar verip, daha hızlı hareket edebilme imkanı sağlayacağını düşünüyoruz. Diğer yandan, kooperatif kadın erkek dengesi anlamında da şunu söyleyelim. Kooperatifimize son katılan üç ortağımız, kadın ortaklarımız, Sevcan en son katılan ortağımız, ondan önce Gökçe katılmıştı aramıza. Bu bağlamda kadın-erkek dengesini kurmanın değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu bir şart, bir karar, net bir karar değil ama bu yönde bir niyetimiz var diyeyim ve bunu uygulamaya çalışıyoruz.

G.T.: Biz ilk programda kooperatif olma halinin bir takım zorluklarından bahsetmiştik yani normal şirketlerden farklı olarak; sayının fazla olması, herkesin ortak söz hakkına sahip olması ve fikrini ifade etme özgürlüğünden kaynaklı, gerçekten karar alma süreçlerini uzatıyor diye; aslında yargı demeyeceğim, insanların yaşantılarında yaşadığı bir deneyim sonuçta bu. O yüzden belki de gerçekten ana yapıyı, ana kadroyu -konsensüs merkeze alındığı için ve elbette ki herkesin fikrinin önemi ortaya konulduğu için- dar tutmak ama büyük çerçevede küçük küçük yapıların bir araya gelerek bir bütünü oluşturması, iyi bir örnek olabilir gibi geliyor bana. Bu deneyimi yaşıyor olmak güzel. Bunun parçası olmak da apayrı güzel. Çünkü bence bütün bunların hepsi sonunda bir şeye vardığında biz işaret edeceğiz bazı şeyleri; “böyle yapılsa daha iyi olur, çünkü biz böyle bir şey yaşadık” diyeceğiz. O yüzden işçi kooperatiflerinin yol alabilmesi, gelişimi, belki ileride üst bir birliğe sahip olabilmesi -ya da bilişim alanına özel de olabilir tabii ki bu kooperatif açısından- bence çok kıymetli. Bakalım bir üst kadroya, üst kümeye nasıl çıkacak bu hikaye? Çok merak ediyorum, heyecanla bekliyoruz.

B.D.: Biz de çok merak ediyoruz.

A C.K.: Evet, ben de buradan Schumacher’e bir selam yollayarak, küçük güzeldir mesajıyla diğer soruma geçmek istiyorum.

G.T.: Az olan çoktur.



A.C.K.: Peki, bilişim alanında hizmet isteyen birisi, bir kurum, bir kişi, bir organizasyon sizi neden tercih etsin ve sektördeki diğer bilişim hizmeti veren firmalardan farkınız tam olarak nedir?

S.K.: Öncelikle bir yazılım ekibinde bulunması gereken her rolde kişi ve aynı zamanda alanında oldukça etkin kişilerden oluşan bir ekibimiz var. Farklı sektörlerin ve farklı ölçekteki şirketlerin de tecrübesini taşıyoruz bu şekilde. Bu anlamda iş yapış biçimi ve üretim açısından aslında diğer küçük ölçekli firmalardan pek de bir farkımız bulunmuyor. Bu vurguyu özellikle yapma nedenim de alışkın olduğumuz kooperatif anlayışı, yoğunlukla yapı kooperatifleri olduğundan ve bilişim kooperatifi kavramından bahsettiğimizde üretim sürecinde farklılıklar olduğunun düşünülmesi. Biz uçtan uca bir projeyi geliştirmek için gerekli her rolde çalışan ortağın olduğu bir bilişim, ürün geliştirme ve yazılım ekibiyiz. Şöyle bir farkımız olabilir. Ücret ve ürün kalitesi açısından piyasa koşullarına göre değil de daha çok ihtiyaca yönelik detaylı bir çalışma yapıyoruz. Optimum şekilde belirlediğimiz ücret ve çalışma politikası sayesinde adil ve doğru şartları oluşturmaya özen gösteriyoruz. Bunu dilerseniz şöyle bir örnekle açıklayalım. Diyelim ki sizin özelleştirilmiş bir talebiniz var ve bizden gelip bir çözüm isteyen yapısınız, bir kuruluşsunuz. Çözümle ilgili yapılacak iş ve ücret konusunda sizi, talebi biraz daha detaylı dinleyerek yönlendiriyoruz aynı zamanda. Yani yer yer talep sahipleri farkında olmadan ihtiyacı olandan daha fazlasını, daha karmaşık olanı seçebiliyorlar yöntem olarak. Dolayısıyla onları uzun yoldan işi maliyetlendirecek şekildeki isteklerini bizler ihtiyacı doğru anlayıp hizmet için gerekli bütçe teklifini optimum olarak sunuyoruz. Burada bir şeye değinmek istiyorum, dayanışma göstermek adına da kooperatif ve STK'ların ihtiyaçlarında ücrette özel indirim oranları da uyguluyoruz.

G.T.: Bir çeşit dayanışma örneği olan kooperatiflerle, STK'larla zaten bir takım özel ilişkiler hayatımız boyunca süre gelmiştir. Ama ulusal ve uluslararası anlamda kooperatiflerle iletişiminiz nasıl? Bir iletişim ağı, dayanışma ağı var mıdır? Albatros Bilişim Kooperatifi'nin parçası olduğu bir ağ var mıdır?

S.K.: Aslında ekipteki arkadaşlarımızın büyük kısmı farklı kooperatif ve STK'larla bireysel bağları olan kişiler. Burada bulunduğu için mesela Batu'ya örnek verebiliriz. Batu da Kadıköy Kooperatifi'nin kuruluş aşamasından itibaren orada bulunuyordu. Dolayısıyla aslında böyle bireysel bağlarımız var. Ama bunun dışında Albatros olarak da farklı kooperatiflerle çeşitli projeler yaptık, yapıyoruz. Aynı zamanda dünyadaki bilişim kooperatifleri gruplarından biri olan Patio'nun da üyesiyiz. Buradaki iletişimi yoğunlukla tasarımcı arkadaşımız Meriç yürütüyor. Bu dayanışma grubunda bir yandan tecrübelerimizle yaptığımız işleri ve ürünleri daha iyi hale getirecek paylaşımlarda bulunuyoruz. Öte yandan grup içinde gelen işleri kooperatifler arasında karşılıksız bir biçimde birbirlerine yönlendirmesi de söz konusu oluyor. Örneğin bizim Albatros olarak yurt dışında yaptığımız projelerin bir kısmını grup içindeki dayanışma ile almış bulunuyoruz. Bunun dışında uluslararası Patio ağının parçası olarak topluluk yararına kullanılacak bir ortak bütçe oluşturma kararı alınabiliyor. Ve yetkinlik paylaşımı gibi konuları da konuşup karara bağlayabiliyoruz. Bu şekilde bir taraftan aslında yıllardır ülkemizdeki bağlantılarımızı geliştiriyoruz, bir taraftan da ulus ötesi bir ağın temellerini atmaya çalışıyoruz diyebiliriz.

G.T.: Ne güzel, ortak bir deneyim yaşanıyor aslında uluslararası boyutta da. Ellerinize, kollarınıza sağlık.

A.C.K.: Peki, hizmet verdiğiniz alanda sizinle çalışmak isteyenler ya da ekstra bilgi almak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?

B. D.: Bize e-posta yoluyla ulaşabilirler, [email protected] üzerinden mesajlarını paylaşabilirler.

A.C.K.: Evet, uluslararası bir alanı da olduğu için İngilizce ve 'coop' şeklinde yazılıyor.

B.D.: Evet, yola çıktığımızda aslında böyle değildi ama ilişkiler, uluslararası ilişkiler anlamında coop domainini kullanmanın çok daha yararlı olduğunu gördük..

G.T.: Yakışır.

A.C.K.: Çok teşekkür ederiz. Programı kapatırken bugüne kadar hazırladığımız programlarla teorik kısmı biraz daha açmaya çalışmıştık ve bugün de uygulanmış, yaşayan bir örnekle devam edip öğrendiklerimizi gerçekle nasıl pekiştirebileceğimizi görmüş olduk. Bu da bana çok iyi geldi, ilk kooperatif konuğumuz olarak Albatros Bilişim Kooperatifi'nin olması. Yine çalışanı olduğum ÇEKÜL Vakfı'nın kurucularından Prof. Dr. Metin Sözen’in konuşmalarında yaptığım sayısız deşifrelerde sıkça karşılaştığım bir El Cezeri alıntısı var - manalı ve bağlantılı olduğunu düşünerek ve hocamı da selamlayarak bunu da sizinle paylaşmak istedim; “Uygulamaya dönüşmeyen bilgi doğru ile yanlış arasında bir yerdedir.” Teoriden uygulamaya akarken bu sözü hep aklımda tutuyorum.

Sizlere katıldığınız için çok teşekkür ediyorum tekrar Albatroslar. Dört Albatros bir arada olmak çok güzeldi ve darısı diğer Albatrosların başına diyorum. Gökçeciğim sendeyiz.

G.T.: Ben de bir küçük kapanış konuşması yapmak isterim. Toplumsal fayda anlamında iş hayatında aldığımız rollerin hem etkin ve verimli olması, hem de üretenler cephesinde de sürdürülebilir olması açısından sistem içerisinde bir kriz olduğu aşikar. Bu kriz halinde bir çözüm bulmak ve toplumsal refaha yakınlaşmak için Uluslararası Kooperatifler Birliği'nin kabul ettiği ilkeler ışığında bir işletme modeli olarak kooperatifler denenmeye ve bizlere veriler sunmaya devam ediyorlar. Bugün Albatros Bilişim Kooperatifi bizlerleydi. Kendilerine katılımları için teşekkür ediyoruz. Kooperatiflerle buluşmaya ve onlardan deneyimleri hakkında bilgi almaya devam edeceğiz.

Bize [email protected] adresinden; geçmiş kayıtlarımıza da Açık Radyo kayıt arşivinden ya da Spotify üzerinden erişebilirsiniz. Bir sonraki programda görüşmek dileğiyle esen kalınız, umutla kalınız.

A.C.K.: Hoşça kalın.