Merhaba,
Ben Yeşeren Güven, Milano'da Politecnico üniversitesinde okuyorum. Açık Radyo'yu, 2009 yılından beri dinliyorum ve bununla ilgili size 'zamanda yolculuklu' ufak bir yazı yollamak istiyorum.İstanbul'da olduğum o zamanlarda, Beşiktaş'tan Kanlıca'ya vapurla eve doğru dönerken denize karşı kulağımda Açık Radyo'yla yolculuk yapardım, bazen de odanın içinde Açık Radyo'yu açıp, kendi işlerime bakardım, işte her ne yapıyorsam artık; kitap okurken, ders çalışırken, o össlerin bimlemlelerin telaşındayken, odamda arkadaşlarımla sohbet ederken...
Bazen de tüm bunların hiçbirini yapmaz, radyonun karşısına oturur, saatlerce Açık Radyo'yu dinlerdim. Sonra ben birkaç tane blog oluşturmaya başladım, blogları oluştururken de bir takım bilgiler ekliyoruz,o bilgilerden bir tanesinin sorusu; 'en sevdiğiniz kitap nedir'di. Bir anda o soruya cevap olarak Açık Radyo yazdım ve fark ettim ki gerçekten benim en sevdiğim kitap Açık Radyo olmuş; odamda, vapurda dinlerken, bazen algısal, çevresel faktörlerden dolayı dalıp sadece duyarken ama hep orada olduğunu bilirken...
Şimdi ise Milano'dayım,yaklaşık üç senedir buradayım ve burada da aynı geleneğimi sürdürüyorum;tabii burada bu zamanda işlere başka işler de eklenmiş oldu;öğrenci hayatı malumunuz; yemeği, dersi, temizliği, koşturması.. ve de böyle bir şehirde olunca İtalyanca'sı, İtalyanı'yla.. ve yine Açık Radyo benimle, sanki Açık Radyo bir parçammışcasına, hani en değerli eşyalarımı buraya getirirken onu da valize atmışcasına..
ve burada, işin içine italyanları da kattım, onlara da bu ritüeli aşılamış bulundum.
Tüm bunlardan dolayı; verdiğiniz emeğe,her bir programın naifliğine, hayatımızda oluşunuza, sayın Ömer Madra'nın huzur veren sesine çok teşekkür ediyorum.
Bugün ise, böyle zor günlerin akşamı ve sabahında; paylaştığınız röportajlar, bilgilendirdiğiniz konular, üzücü haberlerinin arasında mizah anlayışınız; program sırasında ki gülüşleriniz ve bizleri de güldürmeniz, ince esprileriniz, cümlelerinizin taneliği ve güzelliği için özel bir teşekkür de etmek istedim.
Çok da uzun oldu ama son olarak bir şey daha eklemek istiyorum bu radyonun varlığına ithafen Türler Arası'nda birgün Bertolt Brecht'in Radyo şiirini paylaşmıştınız o gün, bu dizelerin, Açık Radyo ve benimle, bu zamanla yolculuğumuzda bütünleştiğini anladım:
Sen küçük kutu, Tutun bana kaçalımKi taşırken seni,Evden gemiye,Gemiden trene,Kırılmasın lambaların.Düşmanlarım,hakkımda atıp tutarken yanımdaydın,Hem yatağımın,hem acımın.Onların zaferlerinden,Benim kulaklarımdan geçen,Gece en son sen,Sabah ilk ses sen.Söz ver bana,Birdenbire susmamak için.
İyi ki varsınız.İyi yayınlar
Sevgiler ve saygılarımla