Yeni Bir Kavşak

-
Aa
+
a
a
a

Yıllardır Fransa’da yaşamakta olan Nedim Gürsel ile yaptığımız söyleşinin haddi hesabı yok, neredeyse bir kitap olur konuştuklarımız.

 

Hele bir de dostluğumuzu, arkadaşlığımızı katarsak işin içine ve birlikte anılarımızı da eklersek, o zaman tadına doyum olmaz bir kitap çıkabilir ortaya.

 

Bakarsınız günün birinde, “yapılmış, yapılan ve yapılacak” olan söyleşiler diye bir “kitap röportaj” çalışmasını gerçekleştiririz Nedim ile..

 

Bu benim yazar dostlarım ile ayrı ayrı yapmayı çok istediğim, ama bir türlü o geniş zamanı karşılıklı bulamadığımız bir çalışmadır..

 

Dün akşam (3.03.2004) eve vardığımda, postadan Nedim’in son kitabı “Sağ Salim Kavuşsak” çıktı.. Doğan Kitap’tan göndermişler, sağ olsunlar..

 

Yorgun ve yoğun bir günün ardından oturup kitap okuyacak halim mi var?  “İyi etmiş..” dedim içimden ve koydum kitabı bir kenara, azıcık uyuklayıp televizyonun karşısında, yemeğe oturdum, saat akşamın 9’u olmuş..

 

Yemek sonrası, damıtılmış kahvemi önüme alınca, ellerim boş.. Bir şu kitaba göz atayım dedim..

 

Dedim mi demedim mi !.. Sabah saat üçtü kitap bittiğinde...

 

Nedim’in yeni bir yazarlık kavşağına, nasıl dikkatle yaklaştığını görünce nasıl sevindim..

 

Bir yıla yaklaşan bir süredir Berlin’de konuk olarak yaşamakta olan Nedim Gürsel’den, çocukluk yıllarını anlattığı bu kitabından sonra, artık çok farklı ürünler bekleyeceğiz; çünkü, bugüne kadar onu etki alanında tutan, tüm geçmiş düşünceleri ile hesaplaşıp, bugüne kadar tuttuğu yasların tümüne kocaman bir nokta koyuyor “Sağ Salim Kavuşsak” kitabı ile.

 

Bu kitap bir otobiyografi olmanın ötesinde, bir yazarın, yazarlığı yaşama biçimi olarak algılamış bir insanın, kendi kendisi ile, bilinçaltındaki verileri ile ciddi bir hesaplaşması bence.

 

Nedim, artık annesi ve babası ile olan tüm göbek bağlarını kesiyor, geç de olsa; tek başına bir yaşamın yeni kulvarında kulaç atmaya başlıyor. Bunun sinyallerini de yoğun biçimde vermiş kitabında.. Şimdi artık ondan çok farklı ürünler bekleyeceğiz...

 

“Sağ Salim Kavuşsak” kitabı, Nedim Gürsel’in gezi yazarlığının da iyi bir örneğini oluşturuyor ve bu kitapta yakaladığı akıcı üslubu ile de, diğer kitaplarına önemli bir fark atıyor. Anlaşılan Berlin iyi gelmiş ona...

 

Nedim Gürsel bir öykü yazarıdır. Yani onun adını ilk öykü kitapları duyurmuştur. Ama yazmış olduğu romanlar, gezi yazıları, onları kurarken ki araştırmacılığı, ince eleyip sık dokuması, onun yazarlık serüvenini daha başka bir yere taşımıştır.

 

Fransa’daki diğer çağdaşı olan yazarları da izlediğim zaman, bu ekolün bir parçası olduğunu düşünürüm hep. Yani Nedim aslında Türkçe yazan bir Fransız yazarı mıdır? Bu soruyu ona ilk görüştüğümüzde soracağım. Bakalım kendisi ne düşünüyor?

 

“Sağ Salim Kavuşsak” kitabı, kendimiz ile hesaplaşmayı, çırılçıplak soyunup ayna karşısında ve yalnızken kendimizi sorgulamayı bize öğretecek bir kitap. Yani yalansız, saklamasız gerçek bir hesaplaşmanın kitabı...

 

Kitabın sonuna eklediği, anne ve babasının birbirlerine yazmış olduğu mektuplar ise ayrı bir hüzün...

 

Eline sağlık Nedim...