Yalçın Yıldırım

Dinleyicilerimizden
-
Aa
+
a
a
a

Sayın Madra, Sayın Avi,

(Avi beyin soyadını yanlış yazarbilirim kaygısıyla adını kullandım.)

"Açık Gazete"yi 1998 veya 99(dan beri sürekli sayılabilecek sıklıkla dinliyorum, ancak son dönemde  "Sesli Gazete"yi daha sık dinliyorum.

Sizde beni çeken en önemli özellik demokrasiye yaklaşımınız ve çevre konusundaki ayrıcalığınız diyebilirim.

Bu arada Gölcük depremi sırasında yapmış olduğunuz yayıncılık ise hiç unutulmaz bir kesittir benim için ve saygımı kat be kat arttırmıştır.

Arada Avi beyin ince dokundurmaları ve sizin tepkilerinizde işe ayrı tad katıyor, sabah beslenmemizi tamamlamış oluyoruz.

Ancak son dönemde özellikle "Ergenekon" yorumlarınızda göze görünür bir demokrat tavırdan uzaklaşma ve suçluluğu kanıtlanmamış, henüz hakkında iddianame bile olmadan gözaltına alınan insanlara karşı topyekün linç kampanyasına katılıyor olmanız beni oldukça üzdü.

Özellikle 22 Ocak yayınınızda yargılama "usül"ü ne ilişkin eleştirileri Avi beyin hafife alışı ve aslında kendisi de bir darbe olan bu siyasal davanın bu kadar "kör parmağım gözüne" biçiminde tarafınızdan destek görmesi size olan saygımı ciddi biçimde zedeledi. "Diğer davalarda bu kadar usül tartışması olmuşmuydu?" sorusu da Avi Beye hiç mi hiç yakışmıyordu. Ne demek şimdi bu onlarda yoktu bunlarda da olmasın anlamı çıkmaz mı burdan?

Muhalefet etme harekatına dönüşen ve salataya renk katsın diye sağına soluna üç beş gömü eklenen hukuki sonucu belirsiz, siyasi sonucu net olan bu davaya kendinizi bu kadar nesnel biçimde odaklamanızın altında yatan nedenleride merak etmiyor değilim.

Sıradan bir vatandaş olarak fikirlerimi kısaca size sunuyorum ve sizleri eski demokrat çizginize davet ediyorum.

Saygılarımla

Yalcin YILDIRIM

Sade Vatandaş

Sayın Yıldırım,Uzun zamandır Açık Gazete'yi dinleyen biri olarak olumlu/olumsuz tüm yorumlarınız için teşekkür ederiz. Nihayetinde -birlikte- oluşturduğumuz bir zincirin gidişatına dair tüm tartışmalar biz programın mikrofon ayağı için çok değerli. Ancak bana kalırsa, "Ergenekon" diye tırnak içine aldığınız yapılanmaya dair fikirlerinizin kemikleştiği, davayı hükümetin muhalefeti ezmek üzere kurguladığı bir oyun olarak gördüğünüz çok açık. CHP'nin sayısal olarak mecliste muhalefeti oluşturması üzerinden muhalif bir kimliğe sahip olduğunu düşünmek, bize tabanı pek sağlam olmayan bir fikir gibi geliyor. Tabii muhalefetten kastınız CHP ise (haklar ve özgürlükler alanında hiç bir yasa teklifi olmayan, 15-16 yaşında çocukları tüm uluslararası sözleşmelere rağmen "terörist" sayan terörle mücadele yasasını destekleyen, 301'le ilgili sıkıntısı olmayan vb. vb.) Bunun ötesinde, ırkçı, saldırgan ve faşizan yöntemler öneren ve silahlarıyla örgütlü insan topluluğunu demokrasi içinde bir "siyasal oluşum" olarak görmenin mümkün olmadığını düşünüyoruz. Bizim için muhalefet kavramı hak ve özgürlükler alanını, hukukun alanını genişleten hareketlerdir. Bizim için ancak hükümetlere muhalefetten öte istek ve talepleri olan, bunları gerçekleştirmek için çabalayan hareketler muhalefet sayılabilirler. Beni mazur görün ama, Ergenekon örgütlenmesini "salataya renk katsın diye sağına soluna üç beş gömü eklenen" bir AKP harekâtı olarak görmek, gerçekten Türkiye'ye bugün ışınlanmış olmayı, darbelerden, yargısız infazlardan, derin devletten, NATO'dan, Gladio'dan bihaber olmayı gerektiriyor. Sizce bu durumda Ergenekon'a nasıl yaklaşmalıyız? Yıllardır adı çeşitli hukuksuz olayla, cinayetlerle anılan, bir çeşit dokunulmazlık edinmiş bazı özel harekât polislerinin, sendikacıların, JİTEM üyelerinin (varlığından bile resmen yeni haberdar oluyoruz) gözaltına alınmasını konu etmemeli miyiz?  Yoksa ortada -hissiyat dışında- hiçbir delili, iddianamesi, hukuki süreci olmayan "büyük komplo" tezini mi işlemeliyiz? En iyisi davanın sonuçlanmasını beklemek mi yayına başlamak için? "Siyasi sonucu net olan bu davaya kendinizi bu kadar nesnel biçimde odaklamanızın altında yatan nedenleri de merak etmiyor değilim" cümlesini ise sizin gibi eski bir dinleyicimizden duymak açıkçası üzücü. Yalçın Bey, yayınlarımızın altında yatan tek motivasyon hak ve özgürlükler alanının genişlemesi, hukukun temel olmasıdır. Bu, Ergenekon davasından önce de böyleydi, davadan sonra da böyle olacak. Binbir zorluk ve sıkıntıyla yürütülen bir yayının altında ne aramanız gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Ancak sizi rahatlatmak ve arkadaşlarımla ilgili haksız düşüncelere sahip olmanızı engellemek için kimsenin bizi maddi anlamda beslemediğini, dinleyicilerimizden başka destekçimiz olmadığını, Açık Radyo çalışanlarının üç otuz paraya neredeyse gönüllü çalıştıklarını söylemeliyim. Biz sadece inandıklarımızı, kaynak belirterek seslendirmeye çalışıyoruz. Yıllardır dinlediğiniz insanların gözünüzde bir anda nasıl psikolojik savaş aygıtlarına dönüştüğünü kestiremesem de iddianameyi tüm sıkıntıları ve uzunluğuna rağmen okumanızı tavsiye ederim. "Vatandaş" olmanın birinci şartı "sade/sıradan" olmaktır. Bunun bir özellik olarak öne çıkartılması pek kolay değil. Türkiye'de yaşadığımız sıkıntı da sanırım biraz bu durumla bağlantılı. Askerler, bürokratlar, politikacılar, "kanaat önderleri", saygın kabul edilen insanlar da sıradanlaştığında daha iyi bir ülkede yaşıyor olacağız, işte bundan emin olabilirsiniz. Bize yazma ve bizi eleştirme nezaketini gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. -Ortaklığımızın- devam etmesini arzuluyor olsak da, herkesin politik bir hatta taraf olma hakkına saygımız sonsuz. Aynı saygı, istediğiniz programı, radyoyu, programcıyı dinleme hakkınız için de tabii geçerli. Ancak, çerçevesini yukarıda belirttiğim doğrultuda yayın yapmaya devam etmemizin görevimiz olduğunu bilerek, kendi kendimize konuşuyor olsak da yayınımızı -hak bildiğimiz- yolda devam ettirmek hususunda kararlı olduğumuzu söylemeliyim. SaygılarımlaAçık Gazete ekibi adına Avi Haligua (bir başka sade vatandaş)