Türk'ün dostu!

-
Aa
+
a
a
a

"Tsunamizedeler için, Futbol Federasyonu'nun desteklediği 'İnsanlık için toptan destek' maçı, halkımızın yoğun ilgisi ile karşılandı. BJK İnönü Stadyumu'nu hınca hınç dolduran 'sporseverler', karşılaşmayı bilet parasının iki katını ödeyerek izledi. Doluluk nedeniyle dışarıda kalan binlerce insan da kendi aralarında topladıkları yardımın yanında, stadyumdan çıkan kalabalıkla beraber Dolmabahçe'den Beşiktaş'a kadar ''İnsanlık için küresel vicdan'' yürüyüşü düzenlediler. Bu arada, evlerinde hem maçı izleyip, hem de yardım kampanyalarına katılan halkımız, göz yaşları altında korteje çiçekler atarak, inanılmaz görüntüler oluşturdular. Toplanan yardımın rakamı şu anda tahmin bile edilemiyor. Öte yandan, başta Hakan Şükür, Rüştü Rençber ve Sergen Yalçın olmak üzere onlarca futbolcu, Tsunami Bölgesi'ndeki yardım çalışmalarına katılacaklarını açıklayarak, Federasyon'dan liglerin tehir edilmesini istediler. Türkiye ile beraber benzer desteği veren Yunanistan Futbol Federasyonu başkanı ile Türkiye Futbol Federasyonu başkanı, 2 haftadır deprem bölgesinde bulunduklarından maçları izleyemediklerini, ama yaşanılanların dünyaya örnek olması gerektiğini söylediler. Birleşmiş Milletler'e bağlı departmanlarla, bir çok sivil toplum örgütü, gösterdikleri eşi görülmemiş destek için iki ülke futbol federasyonlarını ve halklarını Nobel Barış Ödülü'ne aday göstereceklerini açıkladılar." (VHA-Vicdan Haber Ajansı)

Yok yaaa!!! Evet yok! Böyle bir şey olmadı. Ama, şöylesi bir ''yalan''la iki dakika yalnız kalmak bile nasıl keyifli! Peki, onca gaza, teşvike ve itelemeye rağmen, stadyumda ve çevresinde yaşanılanlar neydi: Yardım maçını izleyen toplam 4194 kişi, ve çevredeki yoğun bir sessizlik.

Soğuktan gelinmemişmiş! Yahu, o taraftarlık (iktidarı, bireyi, medyası, ve herneyseleri ile) değil miydi, yıllarca ''beraber ıslandık yağan yağmurda'' havalarında tribünlere koşan? Vicdanı geçtim, sporu da geçtim, tuttuğu takımın dışındaki herhangi bir maça bile gösterdiği ilgi, geçmişte ayan beyan ortadayken: Hani bir zamanlar, Fransa Ulusal Takımı son dünya şampiyonu unvanı ile -hazırlık maçı için- tam kadro İstanbul'da arz-ı endam etmişlerdi de, 5 bin küsur kişi izlemişti...

Konuyla yakından ilgilenen Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, durum vesilesiyle yaptığı açıklamada: ''Çok üzüldüm. Sporseverlerin maça ilgi göstermesini isterdim, yine de buraya gelen taraftara teşekkür ederim.'' Bakan son bir gayretle umut etmek istiyor olabilir, ama Türkiye'de ''sporsever'' değil ''taraftar'' var. Ve, maalesef, artık kendimize de itiraf edelim ki, ''onların maceralarında da sadece 'başarı'ya açlık, kör bir sevda ve rakibe duyulan açık-kapalı 'kin'den başka bir şey yoktur''. Sadece tribüne de mi, sokakta da hayatı kör bir taraftar olarak yaşayan bir topluma, sen nasıl ''Yardım et, ötekine'' diye bağırırsın, yıllardır vicdan adına ne varsa, her şeyi iğdiş ederken...

Marmara Depremi sonrası ''Türk'ün Türk'ten başka dostu'' olduğunu görmüştük de, ''Türk'ün, mevzu insanlık olunca, konuya ne kadar dost olduğu''na afalladık, kaldık. İnatla tekrarlayalım; son 25 senedir yaşanan toplumsal yıkım vesilesiyle, bu topraklarda ''vicdan'' ileriki bir tarihe kadar askıya alınmıştır. Hal böyle olunca, kimse bizden öyle artistik bir vicdani çıkış beklemesin. Ama başımıza bir şey geldiğinde de, bizi unutmasın. Ey dünya, bizi böyle sevin, işinize gelirse!

 

 3 Şubat 2005 tarihinde Birgün'de yayınlanmıştır.

 

(Kâr amacı gütmemek şartı ile bu yazının tüm hakları, yazarını ve ilk yayımlandığı kaynağı belirtmek kaydıyla kullanmak isteyene aittir...)