6 Eylül 2005Murat Yetkin
Devletin elindeki resmi rakamlara göre, yasadışı PKK'nın topyekûn eylemlere başladığı 1984 Ağustos'undan, yaygın silahlı çatışmanın durduğu 2001 Ekim ayına dek 6 bin 44 güvenlik mensubu şehit olmuş. Çatışmalarda, büyük kısmı köy baskınları olmak üzere 6 bin 112 silahsız kişi öldürülmüş. Çatışmalarda öldürülen PKK militanı sayısı ise 21 bin 374. Toplam 33 bin 530 kişi.
Yalnızca güvenlik güçlerindeki kayıp, İstiklal Savaşı şehit sayısın, 5 bin 600 tahmini yapılıyor, geçiyor. Türkiye'nin her köşesine her gün giden tabutlara karşın, yasadışı PKK'nın 1980'lerden bugünlere kadar başaramamış olduğu bir şey vardı. O da, Kürt kökenli Türk vatandaşlarıyla olmayanlar arsında bir çatışmanın çıkmamış olması. Dağlarda ve şehirlerde süren kanlı mücadelenin, ülkeyi derinden sarsacak bir etnik çatışmaya dönüşmemiş olması.
Bu durumun en önemli nedenlerinden birisi, PKK'nın bütün iddiasına karşın, Kürtlerin tek ve meşru temsilcisi olarak kendisini kabul ettirememiş olmasıydı. O kadar önemliydi ki bu, Türkiye'nin PKK'ya karşı uluslararası hukuk mücadelesinde de önemli bir unsur olmuştu. Dışişleri, PKK'nın 20 bini aşkın silahlı güce ulaşmasıyla övündüğü bir sırada, tamamı Kürt kökenli vatndaşlardan oluşan korucuların sayısının 70 bini geçmiş olmasını bir veri olarak kullanmıştı. Ancak kanlı olayların etnik bir çatışmaya dönüşmemiş olmasında en büyük pay, halkındı. Sağduyu, gencecik cenazelerine ağıt yakan insanların, onlarla aynı acıyı paylaşan komşularına başka gözle bakmasına neden olmuyordu. Kıyıda köşede kalan birkaç küçük olay da kapatıldı, unutulmaya terk edildi. Bugün ise farklı bir manzara ile karşı karşıyayız. Türkiye ilk kez bir etnik çatışma ihtimalini konuşuyor.
Pazar günü, ömrü oldukça hapiste kalması amacıyla İmralı'da tutulan yasadışı PKK'nın lideri Abdullah Öcalan serbest kalmadıkça Kürt sorununun çözüm bulmayacağını söyleyenler, yani PKK'lılar ve onların yasal uzantıları DEHAP'lılar, Gemlik'te bir gösteri düzenlemek istedi. Polis bunu engelledi. Engellenenlerin bir kısmı İstanbul ve diğer bazı şehirlerde polisle çatışmaya girdi. (Molotofkokteyli hazırlama, kendiliğinden gelişen bir tepkiye değil, önceden çatışmaya girme hazırlığına işaret eder. Bu doğrultuda zaman, çaba ve örgütleniş gerektirir.) Gemlik'ten dönenler ise bazı şehirlerden geçerken olaylar çıktı. Bunların en ciddisi Eskişehir'in Bozüyük ilçesindeydi.
İlçenin, İstiklal Savaşı'nda Yunanistan ordularının işgalinden kurtulmasının yıldönümünü kutlamk üzere sokakta olan kalabalık, Öcalan posterleri ve parmaklarıyla zafer işaretleri ile ana caddeden geçenlerin otobüslerine saldırdı. Yaralılar polis ve jandarma tarafından ilçe dışına taşındı. Bu durum, dün Ankara'da tepkilere neden oldu. Meclis Başkanı Bülent Arınç'tan CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'a ve çeşitli dernek ve meslek örgütlerine dek kuruluşlar, halkı çatışma ortamına ve kışkırtmalara kapılmamaları, sağduyu ile hareket etmeleri konusunda uyardı.
Uyarı dozunu yükselten ve çatışma ihtimalinin ne kadar gerçek olduğunu gösteren açıklama, Sivas'tan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'ndan geldi. "Cami duvarına pisleyenlerin, akıbetlerine hazır olması" gerektiğini söyleyen Yazıcoğlu, "Güvenlik birimleri gereğini yapmazsa, millete ihkak-ı hak doğar" diyordu. Kendisi de 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde ülkücü örgütlenmenin başında yer alarak, kendi deyimiyle kibarcası "kendi güvenliğini sağlamış", tercümesiyle silahlanmış biri olduğu için, Yazıcıoğlu'nun ağzından çıkan bu sözleri ciddiye almakta fayda var. Bu sözlerden en çok mutlu olanın PKK ve yandaşları olduğunu varsaymak için de nedenlerimiz var.
Hafta sonu İstanbul'da yasadışı Hizbut Tahrir örgütünün düzenlediği Hilafet gösterisi de Türkiye'nin 3 Ekim'de AB ile başlamayı planladığı üyelik müzakereleri öncesi tırmanan gerilim ortamı içinde değerlendiriliyor gerçi. Ancak kitlesel can kaybına ve yıkıma yol açacak tehdit, PKK'dan geliyor. Diğerleri, geniş kitleleri gerçekten kızdırıyor ama ciddiye alınmayacak denli marjinaller. Gelişmeler Ankara'da alışık olunmadık kadar sessiz değerlendiriliyor. Bu 3 Ekim özeninden kaynaklanıyorsa, mesele yok.