Tehlike çanları Türk-Kürt çatışması için çalıyor

-
Aa
+
a
a
a

6 Eylül 2005Fikret Bila

PKK'nın son dönemde öne çıkan çabası "siyasi muhatap" olabilmek. PKK'nın siyasi alandaki çizgisini temsil eden siyasi parti ve kuruluşlar, bu amaca yönelik söylemlerini sürdürüyorlar.Başbakan Erdoğan'ın, "Kürt sorunu vardır, çözüm daha fazla demokrasidir" sözleriyle verdiği "yeni açılım" işaretlerine, PKK kendine göre aldığı "bir aylık ateşkes kararı" ile muhatap haline gelmeye çalıştı.Gemlik'te yapılması planlanan "Öcalan'a destek mitingi"ni de bu çerçevede görmek gerekiyor. İzin verilmeyen bu mitingin amacı da, hükümete, "Siyasi muhatabınız Öcalan'dır" mesajı vermekti.Başbakan Erdoğan, henüz miting organizasyonu yapılmadan, bu yollu seslenişlere, "Terör örgütüyle masaya oturmayacak kadar devlet terbiyemiz vardır" yanıtını peşinen vermişti.Sonuçta Gemlik mitingi için otobüsler dolusu insan çeşitli illerden yola çıkarıldı ve iki gündür ekrana görüntüleri yansıyan olaylar yaşandı. Bir süreden beri çeşitli il ve ilçelerde yaşanan olaylar, "tehlike çanları" niteliğindeydi. Trabzon, Seferihisar, Cunda, Batman'dan yansıyan görüntüler, tehlike çanlarının bir "Türk-Kürt çatışması" için çaldığını gösteriyordu. Aynı tehlike çanları, Gemlik mitingi girişiminde, Bozüyük'te, İznik'te, Polatlı'da bir kez daha duyuldu.Türk-Kürt çatışmasıTerörün yeniden canlanması ve siyasi alandaki tartışmalar ve yansımalar, sorunun yeni bir aşamaya geldiğini gösteriyor. Terörün en yoğun olduğu dönemlerde, toplum, olaylara "terör eylemleri" olarak bakıyor ve güvenlik güçlerinin müdahale ve mücadelesini yeterli görüyordu. Olaylar silahlı teröristlerle silahlı güvenlik güçleri arasında görülüyordu.Bugün gözlenen olaylar ise yeni bir nitelik arz ediyor. Güvenlik güçleri-terörist çatışmasını aşan bir durum var.Terör süreci sonucunda belli bir coğrafyayla sınırlı olan siyasi ayrışma, genelleşme eğilimi gösterirken, giderek ülkenin çeşitli yerlerinde sosyolojik bir ayrışma da dönüşmeye başladı. Toplumdaki politik psikoloji, gerginliğin "Türk-Kürt" ekseninde yükseldiğini gösteriyor. Toplu tepkiler, linç girişimleri bunu kanıtlıyor.İki gün önce Bozüyük, İznik ve Polatlı'da yaşananlar, tersinden, Güneydoğu'da yaşanabilir. Tehlike budur. Türkiye'nin, önce bölge olarak Türk-Kürt diye ayrılması, bunun giderek illerde, ilçelerde, mahalleler düzeyine inmesi, her an "tetiklenmeye uygun" bir ortama sürüklenme işareti sayılmalıdır.12 Eylül öncesinde, Türkiye'nin ideolojik, mezhepsel, etnik ayrışmaya dayanan gerginliklerinin nasıl provokasyona uygun bir ortam yarattığı henüz belleklerde tazedir. Sivas'ta, Çorum'da, Kahramanmaraş'ta yaşananlar unutulmamalıdır.Benzeri bir çatışma sürecinin "Türk-Kürt" ekseninde yaşanması, Türkiye için felaket olur. Herkes, toplumun her kesimi ve her kurum, Türkiye'yi böyle bir süreçten esirgemek için elinden gelen gayreti göstermelidir.Linç psikolojisiToplumun linç psikolojisine girmesi, bir başka önemli olguya da işaret eder. Sorunu, "güvenlik gücü-terörist çatışması" ve "güvenlik güçlerinin görev alanı" çerçevesinden çıkarmaya başladığını gösterir. Bu psikoloji, toplumun kendini devletin, devlet organlarının yerine koyduğunu, güvenlik ve yargı mekanizmasına güveninin azaldığını, onların yapamadığı müdahaleyi veya veremediği cezayı kendisinin vermeye yöneldiğini gösterir.Bu tür işaretler de "tehlike çanları"dır.[email protected]

http://www.milliyet.com.tr/2005/09/06/yazar/bila.html