Asker gönderme kararı, Batı dünyasına yolculukta dönüm noktasını belirliyor Radikal, 02 Kasım 2001 Başbakan Ecevit, Türkiye'nin Afganistan operasyonuna asker gönderme kararını, Cumhuriyet tarihinde yalnızca üç olayla karşılaştırıyor: Kore'ye asker gönderme, NATO'ya girme ve Kıbrıs'a müdahale kararlarıyla. Bu yalnızca askeri açıdan değil, siyasi açıdan da anlamlı bir karşılaştırma. Çünkü her üç karar da Türkiye'nin Batı dünyasında yer almasındaki dönüm noktaları sayılıyor. 1950'lerdeki siyasi dengeler göz önüne alındığında, Türkiye'nin Kore Savaşı'na asker göndermeden NATO'da yer almasının, NATO'da yer almadan da Batı dünyasının bir parçası olmaya başlamasının neredeyse imkânsız olduğu görülebiliyor. Keza 1974 Kıbrıs müdahalesi de, çelişkili gelebilir ama, Türkiye'nin Batı siyasi açmazlarının, dolayısıyla politikalarının sürekli olarak bir parçası olması sonucunu doğurmuştur. Türkiye'nin Afganistan'a şimdilik 90 kadar ve yalnızca subay-astsubaylardan oluşan Özel Kuvvetler birliği göndermesinin de Batı ittifakındaki yerini perçinleyici olacağı düşünülmektedir. Türk birliğinin Kuzey Afganistan'da ABD birliklerinin kontrolündeki bölgede görev yapacağı öngörülüyor. Dün itibarıyla, Afganistan'daki harekâtı başlatan ABD ve İngiltere dışında, Türkiye, Avustralya ve Kanada asker vereceğini açıklamış, Fransa ve İtalya da karar aşamasında bulunuyordu. Türkiye'nin katkısını diğerlerinden farklı kılan bir kaç özellik var: - Bu koalisyondaki tek Müslüman ülke, - Yaşamsal ekonomik kriz içindeki tek ülke, - Son on beş yılını terörle mücadele ortamında geçirmiş ve müttefiklerine yaptığı dayanışma çağrısı büyük oranda geri çevrilmiş tek ülke. Bu sonuncusu özellikle önemli. Çünkü Ankara'ya göre Afganistan'a asker göndermekle, Türkiye terörle uluslararası mücadeleye verdiği önemi göstermiş oluyor ve aynısını kendisi için beklemeye hak kazanıyor. Ecevit'in dün bir grup gazeteciyle toplantısında "Katkıdan geri durmamız, kendimizi inkâr etmek olurdu" demesi bu yüzden. Ok yaydan çıkınca Bu noktada, gönderilen askeri birliğin çatışmaya katılıp katılmaması tartışması ayrıntıda kalıyor. Askerleri savaş bölgesine 'keşif (siz askeri saha istihbaratı diye okuyabilirsiniz), terörle mücadele, muhalifleri yönlendirme ve eğitme' gibi gerekçelerle gönderen hükümet, mutlaka çatışma ve (söylemek zor ama) can kaybı ihtimalini de göz önüne almıştır. Aynı noktada, 'ramazanda ne olacak?' soruları da ayrıntıda kalıyor. Ecevit'in dün 'terörist saldırılar ramazanda durmuyor ki, mücadelesi dursun' gerekçesinin bir benzeri, bir gün önce Kuzey İttifakı tarafından dile getirilmişti. Türkiye'nin asker gönderme kararının özellikle şeriat rejimiyle yönetilen ülkelerin ve bazı Arap diktatörlüklerini hem kızdıracağı, hem de zor durumda bırakacağı da görülebiliyor. Ama Türkiye, zaten Cumhuriyet'in kuruluşu kararı dahil, bu dünya ile kendi arasına bir çizgi çekerek bugün laik ve demokratik tek Müslüman ülke olabildi. Afganistan kaosu, Türkiye'nin de hedeflediği şekilde Taliban ve diğer şeriatçı akımların yenilgisiyle sonuçlanırsa, yalnızca Afganistan değil, ama belki ondan da önce Özbekistan ve Tacikistan'da Türkiye modeli laik demokrasilerin filizlenmesi mümkündür. Gerici ve kanlı diktatörlüklerin ağırlıkta olduğu bu dünyanın Türkiye'ye tepki duymasının altında bu ihtimal yatıyor. Ecevit'in, "Türkiye'nin asker katkısı ile uluslararası etkinliğinin artacağı" saptaması da doğru. Uluslararası planda terörizmle mücadele standartlarının belirlenmeye başladığı bir ortamda, Ankara'nın kendi tezlerini kabul ettirebilmek için belki de en büyük kozu, dünkü asker gönderme kararı olacaktır. Savaş çıkmasını, insan ölmesini savunmak aklı başında kimsenin isteyeceği bir şey değil. Ne yazık ki adaletsizlik, zulüm ve çatışma yaşadığımız dünyanın bir parçası ve artık saldırılar savaş ya da barış yanlısı diye hedef gözetmiyor. Ama bir kez ok yaydan çıkınca, en kötü kararın bile kararsızlıktan iyi olduğunu unutmamak gerekiyor. Türkiye'nin Afganistan'a asker gönderme kararının zor olduğu kadar, Batı dünyasındaki yolculuğunda yeni bir dönüm noktasını belirlediği de görülebiliyor.
Canlı Yayın
Kâinatın tüm seslerine, renklerine, titreşimlerine Açık Radyo...
Ekolojiden siyasete, edebiyattan müziğe Açık Radyo'da haftanın öne çıkan gündemleri mail kutunuzda!
İletişim
Açık Medya Yayıncılık A.Ş.
Koltukçular Çıkmazı No 7 İç Kapı No 2
Tophane, Beyoğlu, İstanbul, TR-34425
Telefon: +90 212 343 4040
Faks: +90 212 232 3219
E-posta: [email protected]