Ancak Süryani diasporasının yurtlarına dönmelerinin sessiz-sedasız ve kolay olmayacağı da çok açık.
28 Yıl İsveç’te yaşadıktan sonra yurdunu seçen Süryani Aziz Işık ile onarmaya başladığı evinin gölgesinde konuştuk.
Her anısını gözyaşlarıyla ıslatan Işık; bir zamanlar Timurlenk’in fillerinin çiğnediği kırmızı renkli topraklarda artık çimenlerin yeşereceğini umut ediyor
Bugün sakinleri tarafından terkedilmiş Savur’un Dereiçi köyünün tam karşısına düşen dağın doruklarındaki harabenin, bir zamanlar büyük bir manastır olduğu söylenir.
Zamanında Hıristiyanlığı kabul etmeyen Roma İmparatorluğu'nun gazabından korkup kaçan Süryaniler bu manastırda barış içerisinde yaşamışlar.
Timur ve fillerinin çiğnediği topraklar
Ancak Aksak Timur, 1400’lü yıllarda Çubuk ovasında Yıldırım’ı yenilgiye uğratmadan önce buradan geçmiş. Geçtiği yerlerde adeti olduğu üzere canlı bırakmayan Timur, manastırdaki binlerce Süryani’yi kılıçtan geçirip, hanelerini de başlarına yıkmış.
Süryanilerin birbirine eklenerek göle dönüşen kanları dere olmuş, dağdan akarak aşağılara; tarlalara yayılmış.
Rivayet olunur ki Aksak Timur’un koca filleri bu kanlı topraklardan dizlerine kadar kana batarak geçmişler. Ot bitmeyen kırmızı toprakların rengini bu kanlardan aldığı söylenir. Ama bu topraklarda dökülen son kan bu olmamış.
Amerika’da ki ‘Altına Hücum’ dönemini anımsatan Türkiye’nin Almanya’ya işçi vermesinin en çok etki yarattığı yerlerden biri de, fakirliğin adeta toprağına sindiği Güneydoğu.
Göç fikrinin doğmasıyla ve bu fikirden esinlenerek bütün dünyanın kapılarını aşındıranlarsa Süryaniler olmuş.
İlk gidenlerin yardımlarıyla ivme kazanan Süryani göçü sistemli bir hal almış. 1980 sonrası bölgede baş gösteren çatışmalar, köylerin boşaltılarak güvenli alanlara çekilmek istenmesi, koruculuk sistemi ve faili meçhul cinayetlerle birlikte göç isim değiştirerek ‘kaçış’a dönüşmüş.
Süryanilerin önemli yerleşim alanlarından olan Mardin, Midyat, Savur, İdil, Nusaybin, Şırnak, Diyarbakır, Hakkari ve Siirt terk edilen merkezler.
Bu gün hiç değilse yaptıkları haberlerle Süryanileri getirmeyi tercih eden medya mensuplarının aksine çok hızlı ve yoğun bir geri dönüş fikrine katılmıyor Süryaniler.
Ancak medyada yer alan ‘geri dönüyorlar’ içerikli haberleri tekzip etmeyi de düşünmüyorlar. Çünkü dönenler umutla diğerlerinin yolunu gözlüyorlar.
Aziz Işık, 1979’da ilk giden Süryanilerden.
Midyat’ın Yemişli köyündeki evinde; Süryanilerin ‘gidiş-kaçış’ ve ‘dönüş’lerini konuştuk. Kapısına Paskalya Bayramında dayandığımız için pek çok misafiriyle birlikte sıcak karşıladı bizi Aziz Işık.
“Benim gitmemin nedeni buradaki yoksulluk oldu. O sıralar çatışmalar başlamamıştı. 1979 yılında gittim İsveç’e. Sonra babamı ve kardeşimi aldım yanıma, çatışmalar başlamıştı çünkü. Çok kötü elbette."
"Düşünün ki her gün birilerinin ölüm haberini alıyorsunuz. Bu kimi zaman bir akrabanız, kimi zaman çocukluğunuzda birlikte erik ağacına tırmandığınız arkadaşınız oluyor. Ölmekten daha korkunç olanı ölmeyi, yada birilerinin ölmesini beklemek, tahmin etmek."
"Benim bacanağım ve oğlu köyde kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü. Yine bırakıp gittiğim köyümün muhtarı İsa Koç Midyat’tan Üçköy’e giderken minibüsü tarayanlar tarafından öldürüldü. Bizim köyde iki kardeş vardı. Biri kız biri erkek. İkisi de özürlüydü ve kimseleri yoktu. Köydekiler bakarlardı onlara. Hiç kimseye zararları da yoktu. Ama şurası da çok açıktır ki tarihin hiçbir döneminde hiçbir ulus kılıçla yok edilememiştir.”
Peki kaç Süryani göç etti yada kaçtı, kaç Süryani geriye döndü?
Bu konuda yapılmış bir araştırma yok. Tahminler var yalnızca. Aziz Işık’ın da çeşitli tahminleri var.
“Çok gittiler, kaçtılar. Seksenli yılların ardından özellikle daha çok arttı. Fakirlikken gitme nedeni sonradan can kurtarmak için kaçış oldu. Çok doğru olmamakla birlikte sadece Orta Avrupa’ya 20 bin kişi bölgeden gitti. İskandinavya ülkeleri ile birlikte yaklaşık 50 bin kişi. Üstelik diğer dünya ülkelerini bunun dışında tutuyorum."
Dönüş umudu
"Benim kuşağımın neredeyse tamamı dönmek istiyor. Ancak ikinci kuşak Türkiye Süryanileri için durum daha zor. Oralarda doğup oralı gibi büyüdüler. Haliyle dönmek konusunda aceleleri yok. Ama hiç değilse her yıl bir süre için gelip tatil yapmak istiyorlar. Çok net bilgim yok ama sanırım yüz aileyi geçmez dönenler. Neredeyse bütün Süryani köylerinde tamirat var. Evler yeniden onarılıyor. Topraklarımızdan vazgeçecek kadar zayıf değil köklerimiz. “
Dönüşünün yerel seçimlere denk düşmesiyle, Sünni ve Süryanilerin bir arada yaşadıkları Yemişli köyünde mührün hiç seçim yapılmadan köy halkının ortak kararıyla teslim edildiği Aziz Işık şimdi muhtar.
Konuşmamız sırasında bayram ziyaretine gelen ziyaretçilerle ki çoğunluğunu Sünniler oluşturuyordu, kimi zaman neşeli, kimi zaman da hüzünlü anılar anlatıldı.
Onları anıları ve umutlarıyla bırakıp çıktığımızda açık radyodan yayılan türkünün sözleri; “karşılıksız sevilmekse sevda, gerçek seven küle dönmüş her çağda” diye sürüyordu.
Sünnilerin de, Süryanilerin de neredeyse en önemli dileklerinden birisi göç edenlerin geriye dönmesi ve tekrar birlikte bir yaşam sürdürülmesi.
Önce Timur’un fillerinin çiğnediği sonra sık sık üzerinde ölenlerin kanlarıyla sulandığı bu kırmızı renkli topraklarda hakikaten çimen yetişir mi bilinmez, ancak görünen herkesin bunu çok istediği…
http://www.bbc.co.uk/turkish/fooc/story/2004/04/040416_fooc_suryaniler.shtml