Şandan Çakmak İlhan

Dinleyicilerimizden
-
Aa
+
a
a
a
Merhaba,
 
Alternatif bir duruşa sahip olmanız, ülkemizden ve dünyadan verdiğiniz nitelikli haberler ile alışageldik kalıpların dışında ötekine işaret edişiniz, ve sesini duyurmasına ortam sunuşunuzla tercih ettiğim, güvendiğim bir radyosunuz..     
 
Bu bağlamda, bir grup çevreci olarak, Cumhuriyet bayramında gittiğimiz Kastamonu'nun CIDE ilçesi LOÇ vadisinde HES çalışmalarına tanıklık ederken yaşadıklarımızı içeren ve isyanla biten bir yazımı ekte sizinle paylaşmak istiyorum. yazıdakileri tekrarlamak istemiyorum, eminim siz de okuduğunuzda en az biz yaşayanlar kadar isyan edeceksiniz. Bizden ricam, program akışınızın elverdiği ölçüde özelinde LOÇ vadisinde, genelinde memleketimizin pek çok yerinde projelendirilen, yapımı devam eden  HES lerle ilgili halkımızı gelişmelerden haberdar etmek, duyarlılıklarını geliştirmek amacıyla bu bölgelerdeki direnişçi halkın sesine, ses vermeniz..
 
LOÇ vadisindeki halkın tepkilerini örgütleyen o bölgenin köylülerinden olan arkadaşlarla  HES çalışmaları ve yaşananları konu alan söyleşiyi içeren bir program organize edebilirseniz, çok sevinirim. 
 
HES lerin gerçekten çok trajik sonuçlarını hep beraber yaşayacağımız bir döneme girmekteyiz. Yardımlarınız ve duyarlılığınız için şimdiden teşekkürler ,
 
İyi yayınlar,
 
Şandan Çakmak İlhan
 
***
 
Sizlerle, geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı tatilinde gittiğimiz Kastamonu’nun Cide ilçesinde bulunan Loç Vadisi’nde yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum.
Amacımız, hem memleketimizin yabanıl  hayat zenginliği, kanyonları ve vadileri ile doğa güzeli bir köşesi olan LOÇ vadisini gezip görmek, hem de buradaki HES (Hidro Elektrik Santral) çalışmaları kapsamındaki doğa tahribatını gözlemlemek ve bu tahribata karşı direniş gösteren yöre köylüsüne destek vermekti.
LOÇ Vadisi’ndeki HES çalışmasını Ümran Boru ve iştiraki Orya Enerji  yürütüyor. Köylülerin ellerindeki tapulara rağmen kamusallaştırıldığı iddiasıyla köy ortak merası ve özel arazilerinde  bu yaz başında çalışmalara başlamışlar ve binlerce ağaç kesmişler. Milli parklar kapsamında ve sit alanı olan vadide, pek çok yabanıl hayvanın yaşam alanı tehlikede.. Köylülerin açtığı dava ise kaplumbağa hızıyla ilerliyor. Çalışmalar köylülerin direnişi ve dönüşümlü olarak destek veren çevrecilerle engellenmeye çalışılıyor.
Orada bulunduğumuz süre içinde, tapulu alanlarına girildiğini ifade eden, kafalarında-boyunlarında  Rıfat Ilgaz’ın sarı yazmaları*, ellerinde tapularıyla,  çalışmanın usulsüz olduğunu ve durdurulması gerektiğini belirterek kamyonları ve iş makinelerini engellemeye çalışan  köylüler  ile Orya Enerji’nin  güvenlik görevlileri ve işçileri arasında çıkan arbedede köylüler ve biz destekçilerin de arasında bulunduğu pek çok kişi tartaklandı, küfür ve tehditlere maruz kaldı. Çevrede bulunan ‘gözlemci’ konumundaki jandarma, talep etmemize rağmen, müdahale etmeyip çekip gitti.
Olaylar sırasında yaşadığımız mağduriyet ve şikâyetlerimizi  içeren dilekçeleri Cide’de, ne Savcı’ya, ne jandarmaya, ne de karakola verebildik. Olayların gerçek mağdurları olarak bizler muhatap bulamazken, Orya Enerji çalışanları jandarma binasına girip çıkıyordu. Jandarma bizim ulaşamadığımız Savcı ile sürekli görüşüp kararları bize aktarıyordu. Gerçekten sinir bozucu bir durumdu. 
Yaşadığımız tüm bu olaylar sırasında Cide’de devleti temsil eden bütün kurumların Ümran Boru & Orya Enerji ile birlikte çalıştıklarına, şaşırarak, birebir tanıklık etmiş olduk.
Bizler, doğada geziler yaparak, onun dinginleştirici sağaltıcı kucağında gerginliklerimizden, arınırken, memleket genelinde,  tüm usulsüzlükler ve karşı davalara rağmen, devletin de desteğiyle peyder pey inşası yapılan-tamamlanan HES’ler sonrasında belki de gezecek görecek, bize  ana şefkati sunan güzelim doğa parçalarından geriye birşey kalmayacak. En önemlisi de, yabanıl hayata büyük bir darbe vurulacak, memleketimizin pek çok endemik bitkisi, fauna ve florası zarar görecek, yok olacak. Bu durum tarıma dayalı ekonomimizin büyük ölçüde sekteye uğramasına neden olacak, üreticileri ve dolayısıyla biz tüketicileri de önemli ölçüde etkileyecektir.
Çok geç olmadan, HES’lerin durdurulması için harekete geçmeli, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olan doğamızın tahrip edilmesine seyirci kalmamalıyız..
Bu yalnızca yöre insanının değil, hepimizin sorumluluğu. Sorumluluğumuzun bilinciyle doğal kaynaklarımıza sahip çıkmalı, yöre halkı ile dayanışma içinde olmalıyız.
Ancak,  güçlü bir kamuoyu ile bu tahribatı önleyebiliriz.. 
 
---------------------------------------------------------------------------
Loç Vadisi hakkında daha ayrıntılı bir haber:
Loç Vadisi Koruma Platformu:  http://www.locvadisi.com/
DSİ HES Projeleri :
Yapımı tamamlanmış,  yapımı devam eden ve planlanmış olan toplamda 726 adet HES mevcut.
 
----------------------------------------------------------------------------
* SARI YAZMALI
Ya dertlisin, ya sevdalı…
Eşsiz kalmış keklik misin?
Uçamazsın, sekemezsin.
Alan almış, satan satmış
Beşik kertmesi başın bağlı
Başını alıp gidemezsin!
Yavru kuşum, bu sendeki güzellik
Başlık mıdır, harçlık mıdır babana!
Değerini biçen biçmiş
Kız evlâtsın, eğeceksin boynunu
Şerbetini içen içmiş
Davul zurna gideceksin yabana!
Gelin değil yoz tarlada ırgatsın,
Kadın değil, ana değil, kul köle.
Kargacaklım, aybasanlım, malyaslım,
Babandan mı miras sana bu çile?
Bir çile ki soydan soya,
Bir acı ki anadan kıza.
Yari gider gurbet ele bekle, dur.
Kiminin künyesi Kore'den gelir,
Kiminin mektubu Almanya'dan,
Kuşun kanadında gelir, okunur.
Bir gece yarısı çalınır kapın
Alıp götürürler erkeğini,
Kaçak mıdır, kaçakçı mı bilmezsin,
Yüreğine kızgın hançer sokulur.
Uyku girmez kalan yaşlı gözüne
Gökte misin, yerde misin
Bekleyişin ezgi olur, açılır,
Türkü olur yaprak yaprak dökülür:
"Pencerelerde perde misin?"
Kara kışta limon fidesi gibi
Isıtırsın yetimini koynunda.
Boynu bükük büyütürsün yavrunu.
Avucu kınalı, özü sürmeli,
Tabanı nasırlı, eli kazmalı,
Kara toprak ellerinde un ufak…
Ellerinde bir tek tohum
Dolu dolu, sarı sarı bir başak!
Al paçalıklı sırtı küfeli,
Başı çifte çifte sarı yazmalı
Siler gibi alın terini çevrene
Bu kara yazıyı alnından silip
Kendi öz yazını, kendin yazmalı!
 
Rıfat ILGAZ
 
 
Merhabalar,
 
Cumartesi günü yolladığınız e-mail için çok teşekkür ederiz. Mesajınızı ve yazınızı bugün (Pazartesi, 8 Kasım 2010) Açık Gazete programında dinleyicilerimize dilimiz döndüğünce ve etraflıca nakletmeye çalıştık. Ukalalık veya lüzumsuz iltifat addetmezseniz, şunu söylemek istiyorum: Gerek mail'iniz, gerekse eki, bana, her yerde boy vermekte olan "vatandaş gazeteciliği"nin (aktif vatandaşlık da diyebiliriz) parlak bir örneği gibi göründü. Kişisel deneyimlerinizi somut veri ve rakamlarla, referanslarla desteklemeniz de mükemmel bence. Bunun üzerine başka programlar yapmak için uğraşmaya devam edeceğiz. Sizden de her fırsat bulduğunuzda bu tarz ileti ve destekler bekleriz elbette. Son bir not da kendimize övgü payı çıkarmak üzerine: 15. yılı bitirirken, Açık Radyo'nun sizin gibi dinleyicilerin gözünde saygınlık kazanmışsa, kamu hizmeti yayıncılığında hatırı saılır bir mesafe almış demektir. Hakkımızdaki değerlendirmenizi haketmek için çalışmaya devam edeceğiz.
 
Sevgiler, saygılar, selamlar,
 
Ömer Madra

Öncelikle, duyarlılığınız için teşekkürler..
 
Her nekadar yeni servis güzergahımız sabah Açık Gazete programını dinlememe engel oluyorsa da, geceki tekrarınızı yorgunluktan
uyuyakalmazsam dinlemeyi istiyorum.
 
Yayınlarınızı takip etmeye ve sizlerle iletişimde bulunmaya devam edeceğim  :)   
İyi yayınlar..
 
Not: Sanırım akşam tekrarı olmadı veya ben yakalayamadım :(

Tekrar merhaba,
 
Bugünkü Açık Gazete'de de mektup ve yazınızdan tekrar (ama bu kez daha kısa ve adınızı anmadan) bahsetme imkânımız oldu. Konu, "Tabiatı Koruma..." yeni yasa tasarısının sakıncaları hakkında AB İlerleme Raporu'na bir son dakika ilavesi yapılmış olduğu yolundaki haberdi.
 
Dün akşam Açık Gazete'nin tekrarının atlanıp atlanmamış olduğuna bakıyoruz.
 
Ama, tekrarlardan daha önemli olarak, "podcast" yaptığımızı söyleyelim - epey bir süredir. Günün herhangi bir saatinde indirip dinleyebiliyorsunuz.
 
Bir de, izniniz olursa, yazınızı internet sitemizde yayınlamak isteriz - toplumsal direnişe katkısı olabilecek bir enformasyon paylaşımı olarak.
 
Sevgiler,
Ömer Madra