Rıfat Kayın

Dinleyicilerimizden
-
Aa
+
a
a
a

27 Mart 2013

MUTLULUK   KAYNAKLARIMIZ

Gerçek mutluluk kaynakları, yokluğunda veya eksikliğinde en çok mutsuzluk duyduğumuz şeylerdir.

Örneğin, içimize her nefeste  çektiğiniz hava kirli veya yeterli oksijenden yoksunsa, içtiğimiz su kirli veya  ulaşılması zor hatta imkansız ise, bütün besinlerimizin kaynağı olan toprak verimsizleşmiş veya zehirlenmişse, soğuk kış günlerinde bizi ısıtacak, yemeğimizi pişirecek ateş  yok veya yetersiz ise mutlu olabilir miyiz?

Dolayısıyla geniş anlamda Mutluluğun Gerçek Kaynakları Hava, Su, Toprak ve Ateştir.

Çünkü aldığımız her nefesin kaynağı hava, içtiğimiz şeylerin ve temizliğin daha bir çok ihtiyacımızın kaynağı  su, yediğimiz hemen hemen her şeyin kaynağı ve barınmamızın, giyinmemiz ve örtünmemizin kaynağı  toprak ile suyun bize sunduklarıdır.

Ateş de bize her türlü enerjiyi  sunarak işimizi, aşımızı yapmayı, ısınmamızı, araçlarımızı çalıştırmayı ve daha birçok yaşamsal ihtiyacımızı karşılar.

Hava, su, toprak ve ateş sadece mutluluğumuzun değil,  yaşamımızın, ayakta kalmamızın, varlığımızı  sürdürmenin vazgeçilmez kaynaklarıdır.

İnsan düşüncesinin ürünü olan ve değerlilikleri kişiden kişiye değişen diğer  bütün düşünsel ve duygusal  şeylerin ancak  hava, su, toprak ve ateş varsa, biz bunlara kolay ulaşabiliyorsak bir anlamı vardır.

İnsanoğlu havanın, suyun, toprağın ve ateşin  hep var olacağına inandığı ve bu inancına bel bağladığı için daha başka mutluluk kaynakları aramaya koyulur.

Fakat bunlar yaşamsal olmaktan çok insan düşüncesinin ürünüdür ve görecelidir yani kimine göre mutluluk kaynağı, kimine göre değildir.

Mutluluk Kaynağımız İklimdir.

Güneş günlerce kara bulutlarla perdelenmiş, bir türlü gökyüzünde görünmüyorsa, kış bitti, bitiyor dedikçe soğuğuyla, tipisiyle dönüp, dönüp geri geliyorsa, iklim normallikten iyice uzaklaşmış tufanların, fırtınaların, sellerin  arkası kesilmiyorsa mutlu olabilir miyiz?

Gelecekte yaşamımızı kabusa dönüştürecek olan  susuzluğun, kuraklığın, okyanuslardaki canlı hayatı  tüketmenin ve seviyesinin birkaç metre yükselmesinin  sebebi  bir türlü gemleyemediğimiz aç gözlülüğümüz  ise ve her doğal felaketin ardından hiçbir şey olmamış gibi eski alışkanlıklarımızı sürdürüyorsak duyduğumuz suçluluk mudur, yoksa mutluluk mu?

Mutluluk Kaynağımız Güvendir

İnsan yaşadığı çevrede güvende olmak ve ilişkilerinde güven duymak ister. Sürekli tedirginlik duyarak yaşamak onu mutsuz eder. Onun için yaşadığı yer ve ilişkide olduğu insanlar ona bu güven duygusunu vermiyorsa  oradan uzaklaşmak veya göç etmek ister. Dünya’daki ülkeler arasındaki, ülke içindeki şehirlerden göçlerin özünde zorunlu ekonomik koşulların yanında güven eksikliğinden kaynaklanan göçler de vardır. Özellikle iç savaş, terör veya bölgesel savaş zamanlarında bu göçler artar.

İnsanın can, mal güvenliği duymadan, yakın çevresindeki insanlarla  güvenilir ilişkiler kurmadan, kuramadan mutlu olması  beklenebilir mi ?

Yaşadığımız ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik  iklimi bozulmuş, ayrımcılık, düşmanlık başlamış, çatışmalar yangın gibi her yanı sarmışsa mutlu olabilir miyiz?

15 yıl süren bir araştırmanın sonuçları geçtiğimiz günlerde yayınlandı.

Araştırma gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan veya geri kalmış ülkeler arasındaki farkın neden kaynaklandığı üzerineydi.

Bilim adamları sanılanın aksine öyle sayfalar dolusu neden sıralamadılar.  Sadece bir cümle ile en can alıcı nedeni  bütün Dünya’ya  açıkladılar.

Bir toplumun gelişmesinde veya geri kalmasında en belirleyici unsurun ‘toplumu meydana getiren bütün kesimlerini kucaklayan kurum ve kurallara sahip olan ülkeler başarılı ve gelişmiş, dışlayıcı kurum ve kurallara sahip olan ülkeler başarısız ve görece daha az gelişmiş veya geri kalmış oluyorlar.’

Mutluluk Kaynağımız Sağlıktır.

Sağlık, insanların çoğunun sadece mutluluk kaynağı olarak değil aynı zamanda yaşamın en önemli olmazsa olmazlarının başında gelir.

Kişi sağlığını yitirmişse bir çok şeye sahip olsa dahi mutlu olması zordur.

Onun için ‘ Her Şeyin Başı Sağlık ’ deriz.

Örneğin,  aşk, sevgi, para, zenginlik, başarı, özgürlük, inanç, bilgi, aidiyet, kimlik, kültür ve daha sayısız özellik  ve nitelik kimileri için mutluluk kaynağı gibi görünürken bunların hiç biri sağlık kadar geniş kabul görmez.

Mutluluk Kaynağımız  Beslenmedir.

İnsanın yaşamını sürdürmesi için mutlaka beslenmesi gerekir.

Sağlıklı Olmanın En Temel Koşullarından Biri Sağlıklı Beslenmedir.

Sağlıklı beslenme bilincinin gelişmesi  için bu işle uğraşan kişi ve kurumlara büyük sorumluluklar düşmektedir .  Çünkü yıllarca istismar edilen bu konuda büyük bir bilgi kirliliği ve tam bir kaos vardır.

Şimdiye kadar bu alanda yapılanlar sansasyonel diyet tariflerinden ibarettir. Oysa toplumların daha inandırıcı, daha bilimsel temellere oturtulmuş, daha uygulanabilir önerilere ihtiyacı vardır.

Yetersiz ve sağlıksız beslenme, yarattığı sonuçlarla (hastalık, bağışıklık eksikliği, obezlik vs) bizi mutsuz eden nedenlerin en önemlisidir.

Sağlıklı ve doğal beslenme imkanlarımız yoksa mutlu olabilir miyiz?

Mutluluk Kaynağımız  Ailedir.

Aile aynı zamanda  insanın büyük acılarının, üzüntülerinin, sorumluluklarının kaynağı veya fırtınalarda sığındığı limanıdır.

Ailemiz üyelerinin başına bir felaket gelmişse mutlu olabilir miyiz?

En büyük mutlulukları ailemizle tadar, ailemiz içinde yaşarız. Bu kimi zaman bir doğum, kimi zaman bir düğün, kimi zaman bir başarıdır.

İnsanın genellikle en çok, en uzun, en sıkı,en yakın, en yaşamsal  ilişkileri aile içindedir.

Mutluluk Kaynağımız Yakın Çevremizdir.

Bu çevre sadece insanla sınırlı olmayan evimizden başlayıp, oradan  bahçemize, sokağımıza, semtimize uzanan fiziksel çevre ile arkadaş, akraba ve dostlarımızdan başlayıp yaşadığımız, çalıştığımız ortamlarda karşılaştığımız, ilişkide olduğumuz , hizmet, mal vs aldığımız veya verdiğimiz yani alışveriş yaptığımız insanlardır.

Mutluluk Kaynağımız Özgürlüktür

İnsanın talep edebileceği özgürlük yaşadığı toplumdaki diğer insanların talep ettiği özgürlüklerin başladığı yere kadardır. Dolayısıyla sınırlıdır.

Toplumun düzeni , kültürü, yasaları ne kadar özgürlük vaat ediyorsa insanın da  o kadarına rıza göstermesi  beklenir. Daha fazlasını arzu ettiğinde çelişki ve çatışma kaçınılmaz olur. Mücadele başlar.

Dışsal özgürlüğün sınırlarını çevre belirlerken insan kendi  içsel özgürlüğünün sınırlarını kendisi belirler.

Doğmalar, inançlar, aidiyetler, gelenekler, bağımlılıklar, fikirler, ideolojiler, idealler, hırslar, arzular, hevesler, hazlar, kendi iç çatışmaları ile içsel özgürlünü alabildiğine kısıtlayabilir.

İçsel ve dışsal özgürlüğü kısıtlanmış korku ve kaos içinde yaşayan ve bir cendereye hapsolmuş insan mutlu olabilir mi ?

Mutluluk Kaynağımız Sevgidir.

Yaşadığı çevreye, doğaya, insana, canlıya, tanrısına, ailesine , işine, uğraşına ve bunlardan biri veya birkaçına sevgi duymadan insan mutlu olabilir mi?

İnsan bunlar olmadan da yaşayabilir, parasına, servetine, hırslarına, başarısına, nüfuzuna, gücüne  güvenebilir ama bütün bunları sevgi ile takas edebilir mi? Ederse bu onu mutlu eder mi?

Her şeye rağmen şunu da kabul etmek gerekir ki her insanoğlu kendi mutluluk kaynağını kendisi bulur. Onun duygu ve düşünceleri  yazılanlardan, diğer insanların düşündüklerinden ve bildiklerinden tamamen farklı da olabilir. Bunda yadırganacak bir şey yoktur.

Burada  vurgulanan genel kabul gören mutluluk kaynaklarını sadece hatırlatmaktan ibarettir.