9 Eylül 2007NTVMSNBC
İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara tabanındaki fay boyunca su ve gaz çıkışı olduğunu belirterek, “Çağdaş ülkelerde bu gibi yerlere derhal sabit gözlem istasyonları kurulur. Değişiklikler anında ölçülür. Çünkü bu ölçüler depremi meydana getiren hareketlerle doğrudan ilgilidir” dedi.
Görür, Koç Üniversitesi’nde düzenlenen “İstanbul ve Deprem” konulu panelde, sinevizyon gösterisi eşliğinde “Marmara Denizi’nin Deprem Potansiyeli ve Beklenen Marmara Depreminin Özellikleri” konulu çalışmasından bölümler okudu.Görür, çalışmalarda fay boyunca su ve gaz çıkışları tespit edildiğini, gaz ve kaya örnekleri alarak incelediklerini anlatarak, fay hareketliliğinin izlenmesi için çeşitli cihazlar yerleştirdiklerini kaydetti. Naci Görür, şöyle devam etti:“Marmara tabanındaki fay boyunca su ve gaz çıkışı var. Çağdaş ülkelerde bu gibi yerlere derhal sabit gözlem istasyonları kurulur. Değişiklikler anında ölçülür. Çünkü bu ölçüler depremi meydana getiren hareketlerle doğrudan ilgilidir. Bu akışkanlıkların fay ve depremle ilişkileri vardır. Akışkanlıkların nitelik ve niceliklerinin sürekli ölçülüp izlenmesi zorunludur.”Paneli yöneten Prof. Dr. Erdin Bozkurt, mazereti dolayısıyla panele katılamayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik’in çalışmasından bölümler okuyarak, depreme ilişkin istatistiki bilgiler verdi.Söz konusu çalışmada, olası İstanbul depremiyle ilgili bir senaryo yazıldığını ve depremin neden olacağı kayıp ve hasarın irdelendiğini anlatan Bozkurt, olası 7.5 büyüklüğündeki bir depremde İstanbul’daki 800 bin binadan 35 bininin tamamen hasar göreceğini, 70 bininin ağır hasarlı, 200 bininin ise orta hasarlı olacağını kaydetti. Bozkurt, şöyle devam etti:“Bu çalışmada, 7,5’lik depremde can kaybı 30-40 bin civarında, yaralı sayısı ise 120 bin civarında tahmin edilmiştir. Acil barınma ihtiyacı olan aile sayısı 430 bin ile 600 bin arasındadır. Ağır hasarın meydana geleceği ilçeler Avrupa yakasındaki Avcılar, Büyükçekmece, Bahçelievler, Fatih ve Eminönü’dür. Kısmen daha az zararın olacağı ilçeler ise Anadolu yakasındaki Kartal, Kadıköy ve Maltepe gibi ilçelerdir. Yine Avrupa yakasında Eyüp, Bayrampaşa ve Beyoğlu ilçelerinde de yoğun hasarlar beklenmektedir. Bunların yanında şehre ait kültürel varlıklar da ciddi deprem tehdidi altındadır. İstanbul’daki 480 köprüden 21’inin hasara uğraması kuvvetle muhtemeldir. 4 köprüde ise hafif zarar oluşacaktır. İstanbul’da meydana gelecek şiddetli bir depremin toplam ekonomik kaybı ise 40-60 milyar dolar arasında değişecektir.”Panelde, Prof. Dr. Bahattin Akşit ise “Afet, Deprem ve Sosyoloji” adlı bilimsel çalışmasından bölümler okuyarak, depremin sosyolojik boyutunu irdeledi.Akşit, 1997-1998 yıllarında deprem çalışmaları için pilot bölge olarak Bursa’yı seçtiklerini ifade ederek, deprem bilgilendirmesi için yardım istedikleri bürokratik çevrelerden destek alamadıklarını, yaşanan 17 Ağustos depreminden sonra ise tüm kurumların harekete geçtiğini kaydetti.Marmara Depremi’nden etkilenen 5 ilde gerçekleştirdikleri çalışmalarda, önce yerel yöneticileri ve halkı deprem konusunda eğittiklerini anlatan Akşit, depremden sonra gelişen sivil toplum kuruluşlarının gittikçe ön plana çıktığını ifade etti.