Kendisine metafor kavramını öğreten sürgündeki şair Neruda’ya “dünyanın kendisi asıl metafor, o zaman” diye unutulmaz bir ders veren İtalyan köylüsü “postacı”mız ne kadar haklıymış meğer!
Moskova’nın dev kültür merkezinde yılın en popüler müzikali olan “Kuzey-Doğu”yu seyretmek üzere büyük salonu tıkabasa dolduran “turist kitsch-adam”lar, kendileri güzel, sesleri güzel Rus kızlarıyla erkeklerini huzur ve huşû içinde izlerlerken, ikinci perdenin başlarında kendilerini “şiddet”in ağababasının cehennemî kuyusunun ta içinde bulduklarında, metaforlar üzerinde duracak halleri yoktu elbette.
Ama, tastamam da öyle idi işte: Hayatı taklit eden sanatı taklit eden hayat. Birinci perdenin sonunda gerçek perdenin arkasında tüyler ürpertici bir gerçek hayat dramı oynanmaya başlamıştı bile. Dünyanın dört biryanından gelmiş, kimisi şıkşıkırdım giyinmiş, belki aylar öncesinden internet üzerinden ayırttıkları biletlerini sevgililerine ya da eşlerine bitmeyen aşklarının bir nişanesi olarak armağan etmiş (“Sürpriiz! Yarın seni müzikale götürüyorum!) olan bu insanlar, o geriye döndürülmez salise içinde seyirciden oyuncuya dönüşüverdiler. Hayat dramının pasif birer seyircisi olarak doğmuş, öyle büyümüş ve -- çok muhtemeldir ki -- öyle ölecek olan, seyirciliğin ötesinde kendilerini hayatın efendileri olarak görme alışkanlığına sahip bu insanlar, o salise içinde sanal değil, gerçek hayatın oyuncuları, köleleri, ya da, belki en doğru deyişle, “rehineleri” olarak buluverdiler kendilerini. Şok diye buna denir!
***
“Çeçenistan’da Savaşı Durdurun!”
Müzikalin ikinci perdesi başlar başlamaz sahneye fırlayan bir adamın, yarı otomatik taarruz tüfeğinin ölümcül tarrakaları arasında bu kısa “tirad”ı haykırdığında yaşanan şoktan söz ediyoruz.
Hayat boyu televizyondan, sinemadan, tiyatrodan hayatı seyredip eğlendiklerini sanarak hayatlarını tüketirken, Çeçenistan diye bir yeri ya hiç duymamış, ya da – en iyimser ihtimalle kulağına çalınmış bile olsa – burasını milyonlarca ışık yılı uzaklıkta bir başka gezegende, sadece saçlı sakallı, karanlık suratlı, sersefil teroristlerle gangster bozuntularının yaşadığı bir “ücra yer” olarak “gören” Rus, Amerikalı, Avusturyalı, Avustralyalı ve bilmemnereli yüzlerce seyirci, bu kalaşnikoflu yeni “müzikal”in kollektif başrol oyuncuları olarak sahnede yerlerini aldı, gözleri bir anda köreltecek şiddette bir ramp ışının altında ve “çırılçıplak”.
Peki bu yeni hayat oyunun oyuncu-yönetmenliğini üstlenenler de kim? Bu uzak gezegenden sahnenin ortasına bizzat ve şahsen ışınlanıvermiş, adeta tecessüm etmiş, kapağı açılır açılmaz kutusundan fışkırıp yayları üstünde sallanan ve bütün küçük çocukların korkulu rüyası o meşhur oyuncak “jack-in-the box” değil mi? Batı kültürünün yarattığı bir ilginç oyuncak? Yoksa, Doğu’dan, daha doğrusu İslam’ın başat olduğu dehşetli-ve öfkeli diyarlardan fışkıran o “sakallı gangster bozuntuları” olmasın sakın?
“Bizden ölecek her kişi için sizden 10 kişi ölecek!” demiş yeni oyunu sahneye koyan silâhlı Çeçen eylemcilerden biri. Çeçenistan taraflarından gelen her tehdidin, ölesiye ciddiye alınması gerektiğini bilen bir tek “müzikal seyircisi” var mıdır acaba o salonda? Bilmiyoruz.
Moskova’nın devasa ve lüks kültür merkezinde kapalı gişe oynanan eğlenceli “Kuzey-Doğu” müzikali ikinci perdesinde akıl durdurucu bir drama dönüştü. Şimdi hayatın ikinci perdesindeyiz. Bundan sonra, son perde olarak tarihin kanlı trajedilerinden biri şeklinde sonuçlanacak mı, bilmiyoruz. Geleceğe ait pek az şey biliyoruz zaten. İşte o pek az şeyden birkaçını sizinle paylaşalım bari:
- Çeçenistan’da savaş bitmeyecek.- Dünyada şiddet bitmeyecek, aksine artacak.- “Kuzey-Doğu” müzikali derhal kaldırılacak ve bir daha hiç sahnelenmeyecek.- “Kuzey-Güney” dramı her yerde sürekli sahnelenmeye devam edecek ve bir daha hiç kaldırılmayacak.
***
Shakespeare’in “Nasıl İsterseniz?” adlı komedyası, içindeki güzelim şarkılarıyla bir “müzikal” olarak da düşünülebilir pekâlâ. İşte bu “müzikal”in ikinci perdesinde bakın nasıl başlıyor Jacques’in konuşması:
"Bir sahnedir bütün dünya,
bütün erkeklerle kadınlar da birer oyuncu sadece...”
Yeni sezonda Moskova Kültür Merkezi’nde sahnelenmek üzere bundan iyi bir oyun önerecek varsa, beri gelsin.
Devamı yarın...