No.174 - İnferno'da nezih bir gezinti

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

Kul yapısı ‘cehennem’den yeni rekorlar:

2002 yılının ilk altı ayı, kuzey yarıkürede 143 yılın en sıcak 6 ayı oldu.Aynı altı ay, bütün yerkürede kayıtların tutulmasından bu yana geçen 143 yılın en sıcak ikinci 6 ayı oldu. (Birincilik, 1998’de: Çünkü o yıl El Niño okyanus ısınması olayı vardı. Ama “çocuk İsa” bu yıl da geliyor, hatta geldi bile sayılır. Sonuç: 2002, kayıtlar tutulmaya başlayalı beri yeryüzünün en sıcak yılını bu yıl yaşayacağımız, neredeyse kesin.)

Dün, yani 12 Ağustos 2002 günü, İzmir’de ve Bandırma’da son 60 yılın en sıcak günü oldu.

Aynı gün, yani dün, İstanbul’da 32 yılın en sıcak günü oldu.

Dün Balıkesir’in Kepsut ilçesinde çıkan ve şu satırların yazıldığı anda henüz tam kontrol altına alınamayan orman yangınında – şimdilik – 3,000 hektar civarında alan yandı. İki kişinin diri diri yanarak can vermesine de yol açan yangın, bu henüz bitmemiş haliyle, kayıtların tutulmasına başlanmasından beri, yani 65 yılda Türkiye’nin gördüğü en büyük 5 orman yangını arasına girdi!

Bu yıl, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin, kayıtlar tutulmaya başlanmasından bu yana en büyük orman yangınlarına şahit olduğunu da hatırlatalım.

Kuzey yarıküredeki sıcaklığın artmasında sorumluluğunun, küresel ısınma yanı sıra, tüm Asya kıt’ası semalarını kaplayan muazzam “kahverengi bulut” olduğu kesin olarak saptandı.

(Bkz.: 1. Dünkü tefrika: "Havada Bulut, Sen Bunu Unut"; 2. Bugünkü ana sayfada “günün fotoğrafı”.)

Bütün bunların tek sorumlusunun da modern endüstri çağının sevgili çocuğu insanoğlu/insankızı. Hani şu, harikulade hayat tarzını değiştirmek yerine tüm hayat kaynaklarını kurutmayı yeğleyen akıllı yaratık/ “eşref-i mahlûkat”... Zaten bir bilimadamı, David Viner, söylemiş bile: Bütün bunları kolayca önleyebiliriz: Maksat, ormanları yakmayalım, petrol yerine başka yakıtlar kullanalım, arabaları bırakalım, temiz hava teknolojisi getirelim, bacalara filtre takalım... Bu kadar basit aslında... Yalnız bir küçük ayrıntı var, onu da eklemiş profesör: Bunların uygulanması imkânsız denecek kadar zormuş (BBC).

Kahverengi pislik bulutu ile küresel ısınma arasında derin iç bağlar bulunduğu da kesin olarak saptandı. Ama, ikisi arasındaki çok karmaşık ilişki yumağı yüzünden bu olgu belki de hiçbir zaman tam anlaşılamayacak. O anlaşılamayacak, ama çok iyi anlaşılan birşey var: İkisinin (birden) aşırı iklim olaylarını akıl almaz boyutlarda artıracağı.

Her iki yerküremize de bir bakalım: Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da Kafka’nın ağzına lâyık bir karabasan yaşanıyor: Kayıtların tutulmasına başlanmasından yani yüzyıldan bu yana görülmüş en büyük sel felâketi yüzünden, kentin o güzelim ortaçağ mahalleleri bile tahliye ediliyor: Tüm yurttaşlara araçlarına atlayıp kaçmaları emredilmiş. Sabaha karşı 3:00 itibariyle nüfusun örgütlü tahliyesi öngörülüyor. Tuna’nın onyıllardan beri görülmüş en büyük yükselişi nedeniyle Avusturya’da Salzburg “felâket bölgesi” ilân edilmiş, başkent Viyana tehdit altında.

Almanya’da yıllardır görülmemiş büyüklükte seller yüzünden Bavyera eyaletinde evler tahliye edildi, yollar trafiğe kapatıldı. Romanya’da lda seller can aldı. Bangladeş’te tarihte görülmemiş ölçüde istisnai ağırlıkta muson yağmurları nedeniyle 3,5 milyon kişi tehdit altında, salgın hastalıklar yayılıyor. Rusya’da Karadeniz’in turistik bölgelerinde tarihin en büyük sel felâketlerinden biri yaşanıyor, kimisinin arabaları denize uçan turistlerin 4 bini mahsur kaldı. Avustralya’da kayıtların tutulmaya başlamasından, yani yüz yıldan bu yana görülen en büyük kuraklık var; Yunanistan büyüklüğünde bir bölge “felâket alanı” ilan edildi. Hindistan yarıkıtasının batısında insanların zihni kayıtlarının tutulmaya başlanmasından bu yana görülen en büyük kuraklıklardan biri yaşanırken, doğu ve kuzeydoğusunda da muazzam seller ve çamur deryası yüzünden ölenlerin sayısı iki günde 43’ü buldu. Kamboçya’da temel besin kaynağı olan pirinç üretimini 20 yıldan bu yana görülen en kötü kuraklık vurdu, çeltikçiler yağmur duasında. Vietnam’da ülkenin yarısı 27 yılın en büyük kuraklığını yaşayıp pirinç üretiminden yoksun kalırken, öbür yarıda kesintisiz üçüncü yılda seller ortalığı götürüyor. Çin’de son 50 yılda görülmüş en korkunç sıcaklık ve kuraklık kuzey eyaletlerini açlığa mahkum ederken, güneyde ve başka bölgelerde 800’den fazla cana mal olan korkunç seller ortalığı silip süpürüyor. (Bahtı) kara kıta Afrika’nın kuzeyinde Etyopya, kuraklık yarım milyon insanı kuruturken, kıt’anın güneyinde en az dört ülkede de ulusal felâket durumu ilân edildi. Kuzey Amerika’da ABD ortabatı eyaletleri tahininin belki de en büyük ykuraklığını yaşarken, bu yıl 19 milyon hektarla tarihi bir rekor kıran orman yangınlarına, sadece geçen hafta 250 bin hektar daha ilâve oldu. Kıt’anın güneyinde ise üçlü bir acaiplik var: Peru ve Bolivya’da benzeri görülmemiş öldürücü soğuklardan yarısı yokolan hayvanlar ve tarım ürünleri; Paraguay ve Costa Rica’da dehşetli seller; guatemala ve Küba’da müthiş kuraklık...

İnandırıcı gelmiyor pek, değil mi ey okur. İster inan, ister inanma, ama yeryüzü cehennemi sadece ateşten ibaret değil galiba...

Makas artığı: Türkiye’de yeni seçim anketlerinde eski anket sonuçları tekrarlanıyor: Bir yabancı Banka’nın (Deutsche Bank ) ve TÜSİAD’ın ayrı ayrı yaptığı anketler ana sonuçlar: AKP birinci parti, kararsızların oyu yüksek, merkez partiler barajı aşamıyor gibi...DSP ve CHP’nin Derviş’e kapıları kapattığı iddia ediliyor(Zaman), ayrıca işadamlarının ofisini ve aracını kullandığı için en az iki gazeteden (Milliyet, Akşam) taarruz başlamış görünüyor... AB uyum yasalarının ilk etkilerinin de ortaya çıktığı görülüyor: Ermeni asıllı Amerikan vatandaşı Bedoyan’ın, kendi oteline Ermenice Vartan adını taktığı için mahkeme kapılarında sürünmesi son bulmuş, yeni bir mahkeme kararıyla dün otelin mühürleri sökülmüş...Irak’a savaşa 84 gün kaldığı belirtiliyor... ABD, sınır tanımayan terörle (Taliban ve El Kaide gibileriyle) dünya çapında mücadele için yeni bir karar alıyor ve dünyanın bütün ülkelerine özel katiller ve suikastçiler salmaya hazırlanıyor ve bu suikast ekiplerini o çok gizli Delta ve Denizaslanı komandolarından seçeceği, ayrıca bu işleri timlerin gireceği ülkelere bildirmeyebileceği bilgilerini “sızdırıyor”, Afganistan’daki savaş ağalarının fazla para istemelerinden ABD yönetiminin artık sıkıldığı için böyle bir seçeneği düşündüğü de belirtiliyor... Afgan savaş ağalarının, Taliban’ın yasakladığı eroin üretimine yeniden büyük çapta geçtiği, yüksek kaliteli uyuşturucudan her hafta yüzlerce kilo imal edip özel kuryelerle Avrupa’ya postaladığı bildiriliyor...El Kaide’nin özel kuryesi olan “Ubeyde” kod adlı Mevlut Kar’ın Ankara’da Esenboğa’da bir operasyonla kıskıvrak yakalandığı bildiriliyor... Çek Cumhuriyeti’nde “limon” lâkaplı korkunç bir karakterin, ülkedeki yolsuzluk rezaletlerini ortaya çıkaran gazeteci hanımı, Sabina Slonkova’yı ve küçük oğlunu öldürüp, gazetecinin yüzünü baltayla doğramak üzere 8,000 dolar parayı eski yüksek bürokratlar birinin verdiği ortaya çıkıyor... İsrail’de bir askeri mahkeme, suçun şahsiliği ilkesini ilk kez bir kenara bırakan tarihi bir kararla Filistinli terorist zanlılarının ailelerini de sürgünle cezalandırma kararı alıyor...Filistin İstatistik Enstütüsü raporu açıklanıyor: (Yeniden) İşgal edilmiş ve olağanüstü hal yasağının uygulandığı topraklarda yaşayan Filistinlilerden anket sorusu sorulanların % 63.8’inin beslenme sorunu çektiği, çocçukların % 45.5’inin kronik kötü beslenmeden mustarip olduğu, hane halklarından en az üçte birinin sağlık hizmetlerine ulaşamadığı belirtiliyor... Büyük tecrit duvarının inşası sürüyor... Büyük Amerikan şirketi AOL’in iki yıl önce yapmış olduğu bir yığın anlaşmada yolsuzluk yapılmış olabileceği ve bu yüzden soruşturmanın genişletileceği belirtiliyor... Çin’de düzene muhalefet edenlerin “siyasi manyak” tanısıyla, “barış ve sağlık” merkezi (Ankang) adı verilen akıl hastanelerine sevk edildiği ve orada dayak yediği açığa çıkıyor... BNFL adlı ünlü Britanya Nükleer kuruluşu, siyah renkli çalışanlarına, yüksek radyasyon riskine tabi tutma da dahil olmak üzere ayrımcı muamele yaptığı gerekçesiyle dava ediliyor...Güney Afrika’nın ünlü ırkçı rejimi Apartheid zamanında çok uluslu dev şirketlerin ve bankaların bu apartheid işinden büyük kârlar sağladıkları gerçeği, uzun yıllar sonra günışığına çıkıyor... Doğal hayat alanlarının (yaban ekosistemlerin) tarıma ve başka kârlı insan faaliyet alanlarına açılmasının insanlığa maliyeti hesaplandı: Doğal çevrenin yokedilmesi insanlık için yılda 250 milyar dolara patlıyor. Yani, mali analist gözüyle bakıldığında bakıldığında, doğal hayatın korunması, dünyanın en cazip yatırımlarından biri...(Tabii, küresel ısınma ve kahverengi bulut öncesinde böyleydi de diyebilirsiniz. Bundan sonra, nereye isterseniz, oraya yatırım yapın...

Devamı yarın...