Jonathan PowerToronto Star29 Aralık 2003Lagos'tan arabayla 12 saat uzaklıkta, Nijerya'nın içlerinde İdah köyünde, kucağımda dizüstü bilgisayarım, beni kavurucu güneşten koruyan ağacın koyu gölgesi altında oturuyorum. İnsanlığın çağlar boyunca kafa yorduğu cevapsız sorunun cevabını bulmaya kararlıyım: Mutluluğun kaynağı ne? Sorunun tam olmasa da, hiç olmazsa bir kısmının cevabını burada bulabileceğime inanıyorum. Çünkü bunun için akla yakın nedenlerim var. Dünya Değerler Araştırması'nın (The World Values Survey) geçenlerde yaptığı araştırmaya göre, Nijeryalılar dünyanın en mutlu insanları. Araştırma kapsanan 62 ülkeden 20'sinin sıralamasını veriyor. Kanada'nın kaçıncı olduğu verilmemiş ama sırası 16. olan ABD'nin üstünde. Britanya 24.sırada ve Ruslar dünyanın en mutsuz insanları. 1945'ten beri mutsuzluğu inceleyen araştırmaya göre, toplumlar daha zenginleştikleri halde, Avrupa ve Kuzey Amerika'da mutluluk artmamış. Araştırma materyal mallara duyulan isteğin "mutluluğu bastıran" bir etkisi olduğu sonucuna varıyor. Ama neden Nijerya?5 000 nüfuslu köyde her karşılaştığım insan, çoğu zaman yüzlerinde bir gülümseme ile bana merhaba diyor. Üstelik çoğunun kendine yetecek yiyeceği olmadığını biliyorum. Az önce yörenin teknik okulunun başöğretmeni Peter Ikani, bana 28 yaşındaki kızının, Ele'nin pişirdiği öğle yemeğimi getirdi. Yerelmalı keçi güveci. Peter öğretmenlerin çok düşük ücret aldığını söyleyip, beni bu "ağılda", bu köyün ölçüleriyle bile harap sayılan kulübede ağırladığı için özür diliyor. Ikani çok okumuş, düşünceli ve dindar. Kızı Ele'nin algılaması yüksek ve kendini çok iyi ifade edebiliyor. Ama üniversite eğitimini karşılayacak parayı bulamamış. Onun için başkentte, Sosyal Sigorta Fonu'nda düşük ücretli bir işte çalışıyor. İşi evine beş saat uzaklıkta.
İkisi de evet diyorlar açıkyüreklilikle, Nijeryalılar mutlu insanlar. İkani bunu tanrıya ve müziğe bağlıyor. "Çok mutekit insanlarız. İster bizim gibi Hıristiyan olsun, ister kuzeydeki gibi Müslüman, hepimizin tanrının bizi gözettiğine olan inancı tamdır. Herkes başkalarından adeta kardeşiymişçesine sorumlu olduğuna inanır."
Belki de Ele'nin anlama yeteneği daha da yüksek: "İnsanlar size gülümsüyor, çünkü yoksul hayatlarının korkunç stresiyle baş edebilmenin yolunu böyle bulmuşlar. Size köydeki aç, mutsuz insanları gösterebilirim. Yine de hayatlarında Allah var ve onlara bir teselli veriyor. Mutlu olmamızın bir nedeni de çok şey istemememiz. Tanrı yemek ihsan ederse, kolayca mutlu oluruz. Açgözlü değiliz" diyor.
Birkaç gün öncesi Abuja'daydım. Bir İbo kralının kızı, başarılı bir işkadını ve bir mühendisle birlikte açık havada, taze balık lokantasında yemek yiyordum. Hepsi de Nijeryalıların olağanüstü mutlu olduğuna inanıyorlar. Prenses Gloria "Mutluluklarını hareket ediş biçimlerinden bile görebilirsiniz. Bu hareket tarzı bizim içimizde ve toplumun içinde. Kendimizi müzik ve Tanrı sevgisiyle dopdolu hissediyoruz" diyor. Arkadaşı olan işkadını ekliyor, "Biz Nijeryalılar birbirimizi gözetiriz. Eğer aç veya hastaysanız ve ben de sizi tanıyorsam, size yardım etmek için çaba gösteririm." Mühendis şöyle diyor: "Bu bizim kabile geleneklerimizden ve bu geleneklere dayanarak gelişen dinden kaynaklanıyor. Hiç bu kadar dindar insanlar gördünüz mü? (İtiraf ediyorum görmedim.) Tabii bazen iş aşırıya kaçıyor ve çok kaderci oluyoruz."Sokaklarda yürüdüm. Gazete ve telefon kartları satan genç adamları durdurup sordum. Bir keresinde de konuşkan bir dilenci bana yanaştı. Hiçbiri mutluyum demedi. "Çok sıcak ve hiç paramız yok."Günde kaç telefon kartı sattıklarını sordum, üç veya dört dediler. Yaptığım hesaba göre günlük kazançları 3 dolardan az. Davetli konuşmacı olduğum Nijerya'daki gazete editörleri forumunda enformasyon özgürlüğünden yana olan benden önceki konuşmacı, "Araştırma hakkındaki haberleri okudum. Hem şaşırdım hem şaşırmadım. Eğer sorunlarımıza bakacak olursanız, bizim mutluyuz dememiz imkânsız. ama Nijeryalılar kabuklarını kalınlaştırmış, dayanmanın yollarını bulmuş gibi görünüyorlar.1970'lerin büyük şarkıcısı Fela'nın şarkısında dediği gibi 'Acı çekeriz ve gülümseriz" dedi.
Onbeş gün önce pazar günü Başkan Olusegun Obasanjo ile birlikte kiliseye gittim. Başkan şimdi ölmüş olan askeri diktatör Sani Abacha döneminde hapse girmiş ve orada Hıristiyanlığın önemini anlayarak vaiz olmuş. Baptist. Sert görünüşünün ardında çok merhametli bir insan var. Üç yıllık mahkumiyeti sırasında işkence görmüş ve suçlanmış insanların gayri resmi papazlığını yapmış. "Mutluyum" dedi haftalık vaazında, "ama hayatımda gerçekten büyük keyif duyduğum tek dönem, hapisteykendi. Sadece Tanrının, benim ve yardım etmek zorunda olduğum hapishane arkadaşlarımın var olduğunu hissettim."Bütün eğerleri ve bütün amaları anlıyorum, küçük itirazları da dinledim ama, sonuçta "evet" diyorum. Nijerya çoğumuzdan çok daha fazla tattı mutluluğu.Jonathan Power Britanya'da yaşayan bir dış politika yazarı. History of the United Nations adlı bir kitabı var.
Çeviren: İnci Ötügen