ANKARA - Danıştay 1. Dairesi’nin Mehmet Ağar’ın yargılanmasına karar verdiği suçlamalar şöyle: 1993-1996 yılları arasında, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek, gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı’nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek; yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’e silah taşıma izin belgesi vermek suretiyle görevi kötüye kullanmak; yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’e hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.Haberin devamı
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 30 Ocak 1997 günlü fezleke ile dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle soruşturma dosyasının TBMM’ye sunulduğu anımsatıldı.
Kararda, Ağar’ın üstüne atılan “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” suçuyla ilgili olarak, Susurluk davası kapsamında yargılanan diğer sanıklar hakkındaki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi ile İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararlarının incelendiği belirtildi.
SUSURLUK KAZASI’NDA EMNİYET SİLAHLARIKararlar ve diğer belgelerin incelendiği belirtilen kararda, 3 Kasım 1996’da Susurluk’ta meydana gelen trafik kazasında Sedat Edip Bucak’ın yaralandığı, otomobilin arka koltuğunda oturmakta olan Mehmet Özbay, Gonca Us ve otomobilin sürücüsü Hüseyin Kocadağ’ın öldüğü anımsatıldı. Kararda, Sedat Edip Bucak’ın Şanlıurfa Milletvekili, Hüseyin Kocadağ’ın eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı, Mehmet Özbay kimlikli kişinin de Abdullah Çatlı olduğunun Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada belirlendiği kaydedildi.
Kaza yapan araç içinde Emniyet Genel Müdürlüğü harekat daire başkanlığı kaynaklı silah ve mermilerin tespit edildiği ifade edilen kararda, bu silah ve mermilerin kaza yapan otomobil içerisinde ve orada bulunan kişiler elinde ne maksatla bulunduğu ve onlara nasıl intikal ettirildiğinin izah edilemediği belirtildi.
KANITLAR, ÖZEL KASITI GÖSTERİYORKararda, Susurluk kazası sonrası bilgilere geniş yer verilerek, “Türkiye’de katliam sanığı olarak gıyabi tutuklama kararıyla, yurt dışında uyuşturucu kaçakçılığı ve cezaevi firarisi olarak Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir silahlı eylemci olan Abdullah Çatlı ile bu kişiyi yakalamak veya bulunduğu yeri derhal güvenlik birimlerine bildirmekle görevli, yükümlü olan üst düzey bir emniyet mensubunun ve bir milletvekilinin bir arada bulunmamaları gerekirken, aynı ortamda birlikte bulunmaları ve bu birlikteliğin Abdullah Çatlı’nın gerçek kimliği bilinerek, uzun süreli yakın ilişkiler içerisindesürdürülmüş olması, özel kasıtla bir araya gelindiğini ve teşekkül oluşturulduğunu göstermiştir” denildi.
İstanbul DGM Başsavcılığınca yapılan hazırlık tahkikatı sonucunda, dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, Emniyet Genel Müdürü Danışmanı Korkut Eken ve polis memurları Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Abdülgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça, Yaşar Öz, Ali Fevzi Bir, Sami Hoştan, Haluk Kırcı gibi sanıklar hakkında kamu davası açıldığı anımsatıldı.
AĞAR HAKKINDA KAMU DAVASI AÇILDI,Bu davaların açıldığı dönemde Sedat Edip Bucak ve Mehmet Kemal Ağar’ın milletvekili olmaları ve yasama dokunulmazlıkları bulunması nedeniyle haklarında İstanbul DGM’ce birlikte işlendiği tespit edilen bu eylemlerden dolayı kamu davası açılamadığı, evrakların TBMM’ye gönderildiği anımsatılan kararda, Susurluk kazası sonrasında yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan fezleke ile Ağar’ın dokunulmazlığının kaldırıldığı ve şüpheli hakkında söz konusu suçlardan daha sonra kamu davası açıldığı belirtildi.
İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen görevsizlik kararının sanık Mehmet Kemal Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olması ve Memurin Muhakematı Hakkında Kanun-u Muvakkat hükümlerindeki usule tabi olarak hakkında soruşturma yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu belirtilen kararda, İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince bozma kararına uyularak kararla yargılama işlemlerinin durdurulduğu ifade edildi.
Dairenin kararında, Ağar’ın milletvekili seçilmesi ve yasama dokunulmazlığına sahip olması nedeniyle hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılması için dokunulmazlığının kalkmasının beklendiği ve birinci aşamada karar verilmek üzere dosyanın Danıştay’a gönderildiği kaydedildi.
Ağar dışındaki diğer emniyet görevlileri ve sivil şahıslar hakkında açılan kamu davalarının birleştirildiği belirtilen kararda, kimi sanıklar hakkında, “tevkif ve yakalama müzekkeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek” suçundan açılan davanın 4616 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ertelendiği, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak” ile suçlanan sanıklar hakkında ise ayrı ayrı ağır hapis cezaları verildiği, bu kararların Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nce de onandığı ifade edildi.
EKEN VE ŞAHİN’İ AĞAR ATADIDairenin kararında, Mehmet Ağar’a isnat edilen “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” suçuyla ilgili İstanbul DGM’de yargılanan diğer sanıklar İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Abdülgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Yaşar Öz, Ali Fevzi Bir, Haluk Kırcı ve Sami Hoştan ile Ağar arasında bazı bağlantılar tespit edildiği vurgulandı. Bu tespitlerin, İstanbul DGM’ce verilen kararda yer aldığı ifade edilen kararda, Susurluk davasının gerekçelerinden de konuya ilişkin alıntılar yapıldı.
İstanbul 6 Nolu DGM’nin kararında ayrıca, “sözü edilen emniyet görevlisi sanıklar İbrahim Şahin ve Mehmet Korkut Eken’in, bu görevlere dönemin Emniyet Genel Müdürü Ağar tarafından atandıkları, adı geçen kişilerin şüpheliye olan bu yakınlıkları nedeniyle geniş yetkilere sahip oldukları” gibi konuların da yer aldığı belirtildi.
SUÇU İŞLEDİĞİ YÖNÜNDE YETERLİ KANIT VARDairenin kararında, yerel mahkeme ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin onama kararının yanı sıra İçişleri Bakanlığı başmüfettişlerince 5 Mart 1999’da düzenlenen fezlekenin incelenmesinden, şüpheli Ağar’ın, üstüne atılı “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” suçunu işlediğini doğrulayacak ve hakkında kamu davasının açılmasını gerektirecek yeterli kanıt bulunduğu bildirildi.
Ağar hakkındaki diğer suçların ise 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “görevi kötüye kullanma” başlıklı 240 ve “cürüm işleyenleri saklamak” başlıklı 296. maddelerine ilişkin olduğu ve 1993-1996 yılları arasında işlendiğinin belirlendiği ifade edilen kararda, bu suçların 4616 sayılı Kanun kapsamına girdiği kaydedildi. Bu nedenle Ağar hakkında bu suçlardan karar verilmesinin ertelenmesine, “cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek” suçu yönünden ise yargılanmasına karar verdi.
Ağar’ın vali statüsünde bulunması nedeniyle yargılamasının Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde yapılmasına hükmeden Daire, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat’ın ilgili maddesi gereğince bu karara tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içerisinde Danıştay İdari İşler Kuruluna itiraz edilebileceğini, kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi halinde, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini kararlaştırdı.