Sosyopat' demek istiyor. Artık 'sosyopat' kelimesi yeğleniyor, kendi kendini imha etmiş 'psikopat' kelimesi yerine.
Sizin için haftada 2 kez damıttığı düşüneyazmalarını, benim damacanayla almam mümkün oluyor. (50-60 yıllık arkadaşım zira.) Gittiği Ören Yerinde, (Ören Bayan'ın memleketi) Köpek Sahibi 1 Kadın'ın davranışlarından çıkarsamış teorisini. 'Aaa, babası, bak denize giriyor' filan diyormuş köpeği için Köpek Sahibi Kadın kocasına. Yani köpek sahibi olanların hem köpekle konuşmalarını mütemadiyen (ki, var böyle 1 temayül) ayrıksıyor; hem de 'babası'lamasını kadının kocasını. Zira, bir 'evlat' yerine konuluveriyor köpek çabucak. Doğrudur, bu da. 'Oysa kedi sahipleri öyle değildir'i yapıştırıyor. Zira hayatı boyunca on&off kedileri oldu hep. Galiba yarı-vahşi bırakıyor kedileri. Ortalıkta görünmüyorlar, ama o hep kedi sahibi oluyor. Köpeklerle konuşmaya başlıyorsun, ÇÜNKÜ köpeklerin yüz ifadeleri VAR. Gülümsüyorlar, dahası ağlıyorlar, sızlanıyorlar, sabırsızlanıyorlar;ama en mühimi GÖZ TEMASI yaratıkları köpekler. Gözlerini gözlerinize dikip uzun uzun ve harikulâde güzel, bakıyorlar. Fulya'nın kedileri de (özellikle sonuncusu) şehla gözlerini dikerek insana, uzunuzun bakıyor. Ama köpeklerdeki bakış, taşı deler. En taşkalpliye dahi, Bir Köpek Bakışı yeter. Bu bakışkanlıkları köpeklerin, bu 'illa da iletişim içinde olalım; kopmayalım, darılmayalım' tutumları hayata ve insanoğluna/insankızına karşı, çok çok kandırıcı. Kötü anlamda kandırıcı değil, asla! Onlarla konuşmak istiyorsunuz; köpekle geçirilen belli bir müddetten sonra, onlarla otomatikman konuşur halde buluyorsunuz kendinizi- o kadar. Kedileriyle konuşan Kedi İnsanları da mevcut, tabii ki. Ama bu bir tercihtir. Köpeklerle konuşmamak ise imkânsız. Mutlaka konuşuyorsunuz köpekle. Sizin dilinizi anlıyor, siz de onun dilini anlamaya başlıyorsunuz. Öykü Serter'in uğradığı pitbull saldırısı hemen 1 korku filmi tadına çevriliverdi. Ben de bu yazıyı yazmadan edemedim. (Esasında yazdığımdan çok daha sık Köpek Yazısı yazmak istiyorum. Yemin ederim; köpeklere bakarken ağzımın suyu akıyor mutluluktan.) Bi de şu geyik: "Kötü köpek yoktur, kötü sahip vardır." Hayır efendim! Var doğuştan KötüKöpek diye 1 şey. 'Baddog' diye çizgi filmi bile var, aynen Kötü Kedi Şerafettin gibi. Bir kere genleriyle oynanıyor, oynanıyor. Sonra pek çok köpeğin ilk 2-3 aylarını hangi (kötü) koşullarda geçirdiğini de bilemiyoruz. Kötü köpek vardır, olacaktır; sahibinin kötü köpeğe sürekli, sürekli sahip çıkması gerekiyor. Bir anlık boşlukta dahi kötü köpek 'kötülüğünü' yapacaktır. O, ne yaparsa; kendini ve sahibini korumak için yapıyor. İyi niyetle yapıyor yani. Azdırılmış bir korumacılık haliyle. 'Sınırlarının' ihlâl edildiği hissiyle. Ben 1 kötü köpek sahibiyim. Ne pitbull, ne bir şey. Bir gün olsun ceza yüzü görmeden büyütüldü. Ne gazeteyle poposuna vuruldu, ne de tuvalet terbiyesinde zorluk yaşandı. Duruma uyandığımızda da (onun devasız bir kötü köpek olduğuna yani) Ukraynalısı'ndan Amerikalısı'na nice eğitmenle çalışıldı. Nafileydi, nafile! Çünkü çok korkuyor. Hakikaten. İnsanlardan korktuğu için ve evin sakinleri dışındakilerle ciddi bir güven sorunu olduğu için saldırganlaşabiliyor, saldırıyor. HER AN tetikte yaşamak zorunda zorunda böyle köpeklerin sahipleri. Öykü Serter'e saldıran pitbull'un sahibi, "Yüzmüştü. Çıktı, havluyla kurularken Öykü hanımı gördü. Saldırdı" diyor. O da üzgün ve mahçup yani. Öyle güzel ve mutlu bir andan (yüzme anından) saldırı anına geçebiliyor kötü köpek. Burada anahtar kelime: korku. Zira 'kötü köpekler' şu ya da bu şekilde onlardan korkanlara, tedirgin olanlara saldırıyorlar. Korkmayan kişiler karşısında aniden sakinleşiveriyorlar. Kesinlikle. Daha önceki karşılaşmalarında filan, hep korkmuş Öykü Serter pitbull'dan. Sonunda da korktuğu başına gelmiş. Pitbull'lar genlerle aşırı oynamalarla yaratılmış bir cins. Ama öyle bir sürü cins var ve hiç ummayacağınız cins ve ebatlarda 'kötü köpekler.' Ben bizim kötü köpeğimizi acayip seviyorum. Onun yüzünden daima tedbirli ve tetikte yaşamak zorunda olduğumu, biliyorum. Ama onun bu hali; beni onu sevmekten, ya da onunla yaşamaktan alıkoyamaz. Evet, o kusurlu. Ama o bizim köpeğimiz. Ve 'kusurlu' olması hali, onun yok edilmesini gerektirmiyor. Yalnızca dikkatli olmamız gerekiyor. Sürekli. Kaldırımda yürürken Öykü Serter'e çarpıp kaçabilecek bir sürücü, bence çok daha tehlikeli, asap bozucu ve bağışlanamaz biridir. Köpek Korkusu Toprakları diyebileceğimiz bu topraklarda, bu saldırının bu denli Stephen King 'The Dog' haline şişirilmesi; e, biraz benim de köpeksevmeden edemeyen içimi, şişirdi. O televizyon görüntüleri filan, dövüş köpeklerinden alınan- Köpekler Âlemi'ne haksızlıktı. Gerçekçi olalım. Gerçeklerle kalalım. (Dr. Stephen Frasier-Seattle)