2 Aralık 2012Milliyet Gazetesi
Karadeniz’in kıyısında ve Terkos Gölü’nün doğusunda yapılacak olan İstanbul’un 3’üncü havalimanı pek çok yönden tartışılıyor. Benim tartışmam ve uyarılarım biraz havalı olacak!
Sis, deniz kıyılarında ve özellikle soğuk su akıntılarının bulunduğu yerlerde yaygın olarak görülür. Bu nedenle İngiltere ve özellikle Londra sisleriyle tanınırlar. Karındeşen Jack, Ancient Mariner veya Sherlock Holmes sissiz ne yaparlardı!Dünyanın en yoğun ve en sorunlu sisleri Londra’da meydana gelir. Öyle ki insanlar evlerinin önündeyken bile evlerini bulamadığı zamanlar olur. Yahya Kemal Beyatlı’nın, “Siste Söyleniş” şiirindeki mısralarında belirttiği gibi İstanbul da sisten sık sık kaybolur: “Birden kapandı birbiri ardınca perdeler... Kandilli, Göksu, Kanlıca neredeler?” Sisi, yere değen bir bulut gibi düşünebilirsiniz. Çok küçük su damlacıkları yüzünden bu bulutun içerisinde ki görüş mesafesi, 1 km altına düştüğünde ve bu durum en az bir saat sürdüğünde resmen sisli bir gün yaşarız. Görüş mesafesi 300 metre altına düştüğünde “yoğun sis var” deriz.“Sisli bir gün” deyimi gün boyunca en azından bir saat süresince sis görülmesi anlamına gelmektedir.Havaalanları için sisin en az olduğu yerler tercih edilmelidirSisli yerler, çoğunlukla sahil bölgelerindedir. Örneğin, Newfoundland sahili yılda 150 gün ve 2 bin 400 saatlik yoğun sisiyle belki de dünyanın en sisli bölgesidir. Kaliforniya kıyısındaki Santa Catalina’da da yılın 158 günü yaklaşık 1.500 saat çok yoğun sis vardır. Bu nedenle sahile yakın havaalanları çok sisli bölgelerdir.Yani “Kurt sisli havayı sever” misali bir durum olmamalı ve havaalanları için sis ve mist’in en az olduğu yerler tercih edilmelidir.Havada, suda, su altında ve uzayda güvenli bir şekilde hareket edebilmek için yönümüzü doğru bir şekilde algılayabilmemiz gerekir. Uçak pilotları, dalgıçlar ve astronotlar ayakları dünyanın merkezine doğru yönelmediği zamanlarda yön duygularını kaybedebilir. Örneğin, pilotun görüşünün engellendiği sisli, bulutlu veya karanlık yerlerde pilotun yön duygusu zayıfladığı için uçak kazaları çok yaygın. Benzer bir şekilde, çok yoğun bir siste de yan tarafta duran ellerinizi bile görmeniz imkansız olabilir ve hatta bulunduğunuz yer bile belirsizleşebilir. Sis yüzünden, “Batmaz” Titanik çıktığı ilk seferinde buzdağı ile çarpışıp battı.
Günümüzde havacılık teknolojisindeki gelişmeler belli limitlerin üzerine çıksa bile havacılık faaliyetleri için gerekli olan meteorolojik bilgilerin önemini de gittikçe artmakta. Yani havacılıkta ekonomi, düzen, mal ve can emniyetinin sağlanabilmesi, hala modern havaalanlarının planlanma ve tasarımı ile seyrüseferin her aşamasında meteorolojik şartların ve yapılan hava tahminlerinin göz önünde bulundurulması ile mümkün. Buna rağmen ülkemizde birçok havalimanı ve havalimanlarındaki pistler için gerekli olan meteorolojik analizler yapılmadığı için problemler yaşanmaktayız.Özetle her türlü hava ulaşımı kalkış, atmosferin çeşitli seviyelerinde uçuş ve iniş işlemlerinden oluşur. Kalkış ve inişlerin uçaklar için en kritik, en riskli uçuş evreleri oldukları göz önünealınırsa, hava alanlarındaki hava koşullarının uçuş esnasında yukarı seviyelerdeki hava koşullarından çok daha önemli olduğu görülür.Bu nedenle havalimanında pistlerin yönlendirilmesi ve uçuş faaliyetlerinin güvenliği bakımından her havalimanının yer seçiminde havalimanının meteorolojik özellikleri ayrıntılı bir şekilde incelenmeli. Sonra “sabıkalı pist” filan diye ağlarız. Benden söylemesi!
Fotoğraf: Ozan Güzelce