ABD Başkanı Barack Obama'nın konuşmasından sonra ülkemizde neler olup bittiğine şöyle bir göz atalım. Obama'nın yaptığı türden tarihi bir konuşmanın İsrail'i dalgalan-dırması ve tartışma yaratması gerekirdi. Ve işte olan şu: Bizim Barak'ımız, Savunma Bakanı Ehud, ki bir zamanlar en az Obama kadar parlak biri olarak görülürdü kendisi, dün Haaretz'de Etgar Keret'le yaptığı söyleşide şunu söylüyordu: "Filistin ulusu nerede yaşıyor? Kafeste mi? Zindanda mı? Yüzme havuzunda mı?" Ve Barak'ın kendi sorusuna verdiği cevap: "Filistin ulusu kendi ülkesinde yaşıyor."
Başbakanın baş diplomatik danışmanının iki devletin çocukça bir çözüm olduğu tespitinin ardından, bir devlet adamı daha çıkıyor ve hepimizin çocuk olduğunu tespit ediyor. Aptal çocuklar olduğumuzu da eklemek lazım: Bize her tür saçmalığı satabilirsiniz, tıpkı söz konusu söyleşideki bütün o saçmalıklar gibi.'Nano-devlet adamı' Peres
İsrail'in izni olmadan bir köyden bir köye seyahat edemeyen, hiçbir temel insan hakkı olmayan ve egemenliğe dair zerre işaret olmaksızın ezilen, aşağılanan ve hapsedilen Filistinliler, halihazırda kendi ülkelerinde özgür bir halk olarak yaşıyor. Savunma bakanı gerçekten böyle düşünüyorsa, vay halimize: Bay Güvenlik dengesini yitirmiş ve gerçekle bağını koparmış demektir. Böyle düşünmüyorsa, o zaman da bizle gırgır geçiyor demektir. Hangisi daha kötü?
Dünkü Haaretz'de Klil Zisapel'in Devlet Başkanı Şimon Peres'le yaptığı bir röportaj daha vardı. İsmine ve statüsüne hürmeten, Nekba'nın (Filistinlilerin 1948'de yaşadığı Büyük Felaket) üstünün örtülmesine dair söylemek zorunda kaldığı bütün saçmalıkları burada sıralamayacağız. Verdiği tek bir cevabı burada alıntılayacağız sadece: "Nanoteknoloji Musa zamanında vardı." Obama'nın konuşmasının gerçekten dalgalar yarattığı belli. Artık Peres de bir nano-devlet adamı. Bir başka küçük işadamı, İçişleri Bakanı Eli Yişai, kendisine İsrail'deki Arapların vatandaşlığını iptal etme imkânı verecek yasa değişikliği üzerinde çalışıyor. Ezilmiş sınıfların bir temsilcisi olarak, işgal altındaki topraklarda bulunan yerleşimlere milyonlarca şekel ayrılması gerektiğini de söylüyor; Yişai'ye göre yerleşimler yıllardır 'ayrımcılık'tan mustarip.Filistinli vuran yerleşimci özgür
Bakanlıklar Yasama Komitesi bir yasa önerdi: Nekba'yı ananlara üç yıl hapis cezası öngörülüyor. Celile'deki Segev Bloku'ndaki topluluklar, orada yaşamanın şartı olarak Siyonizm'e bağlılık yemini talep ediyor. Bu hastalıklı gidişatın bir sonraki durağı ne olacak?
Kameraların önünde Filistinlileri vuran Batı Şeria'daki bir Yahudi yerleşimci, Ze'ev Braude, yargılan-mayacak: Savcının gerekçelerini anlayan beri gelsin. Ulusal Birlik vekili David Rotem ve Evimiz İsrail vekili Uri Ariel (her ikisi de milliyetçi-ırkçı partilerin mensubu ve ABD'yle dünyanın yasadışı saydığı yerleşimlerde yaşıyorlar), yargıçları seçmekle görevli parlamento komitesinde.Livni butiklerden çıkmıyorFilistinlilerin at veya belki katır sırtında yaptığı bir saldırı girişimi, medyada önlenen bir mega-terör saldırısı; karmaşık ve ileri İran silahlarının tünellerden sokulmasının bir sonucu olarak sunuluyor. Medya gece gündüz korkuyu besliyor.
El Al (İsrail Ulusal Havayolu), çite 'ayırma duvarı' dediği için, sanki Dışişleri Bakanlığı'nın bir departmanıymış gibi, özür diliyor; başbakan yerleşimlerdeki doğal büyümeyi dondurma talebinin 'adil olmadığını' söylüyor, sanki yerleşimleri tartışırken adaletten bahsetmek mümkünmüş gibi. Muhalefet lideri, Kadima vekili Tzipi Livni, Tel Aviv'in Hamedina Meydanı'ndaki havalı butiklerde yaptığı ve sık sık dedikodu sütunlarına konu olan alışveriş turlarının arasında, yerleşimleri dondurup dondurmayacağını söylemekten kaçınıyor. Fiziki görünümünü düzelttiği aşikâr, fakat adeta sanki Lüksemburg muhalefetinin lideriymiş gibi davranıyor.
Sandalyesiz bakan Yossi Peled (evet o da bir bakan), dağa kükreyen fare gibi, İsrail'in ABD'ye yaptırım uygulamasını öneriyor; Ulusal Birlik vekili Michael Ben Ari, ki o da bariz bir Kahancı (Haham Meir Kahane'nin kurduğu aşırı dinci ve ırkçı siyasi hareket) ve kükreyen faredir, bazı önemsiz ileri karakolların boşaltılmasına dair acınası bir öneri sunuyor. Dudu Topaz (İsrailli ünlü aktör ve şovmen) Obama'dan daha ilginç. Topaz kent meydanında debelenirken, herkes bıçağı onun etine kimin daha derin sokacağı konusunda yarışıyor. (Topaz'ın, program önerilerini reddeden televizyon idarecilerine saldırılar düzenlediği iddiasıyla tutuklanması, İsrail gündemini uzun süre işgal etti.)Gösteri mi?
Yetmedi mi? Birisi kuluçkaya yatmış 60 kiloluk bir dişi kaplumbağayı, köpeğini rahatsız ettiği için öldürdü. Gösteriler mi? Şabat'ta bir otopark açılması konusunda yapılanlardan ibaret. Ciddi tartışma mı? Hıyarın katmadeğer vergisinden ibaret.
Hıyar mevsimi, Obama'nın meydan okumasına rağmen en hareketli günlerini yaşıyor. Ancak mutlu olmalısınız: Kalburüstü cemaat, Jacob Perry'nin düğününden, işadamı Roni Madeh'in oğlunun ergenlik törenine koşturup duruyor. Bu yüzden ABD başkanına dediler ki, vaktini boşa harcıyorsun. İsrail'de konuşulacak kimse yok. Konuşmakla halledilecek iş değil bu. Ve oldu olacak, kapımıza asalım: "Meşgulüz, lütfen rahatsız etmeyin."
